Ülkemizin her köşesi birbirinden güzel; göz alıcı doğa harikalarıyla örülü, tarihi ve kültürel değerleri yaşanmaya değer. Yapıtaşı insan olan şehirlerimizin doğal yapısının insan eliyle korunması ve ‘taş’ kentlere dönüştürülmemesi hepimizin görevidir. Estetik kentler sakinleri için bir huzur yuvasıdır. Biraz çam havası, biraz yeşil ve mavi; odun ateşi çıtırdayan bir semaverde demlenmiş çay, en çok da huzur…
Ekim ayının son günleri… Önümüze ağır bir perde gibi çöken sis içinde şehre yaklaşıyoruz. Sis incelip uzaklaşınca sonbaharın doyumsuz renklerine bürünen Düzce canlı bir tanıdık, bir dost gibi bizleri selamlıyor. Arkadaş grubumuzla Doğrudan Mutfak Sanatları Merkezi’nin bulunduğu tepeye çıkıyoruz. Olağanüstü güzelliği, doğal zenginlikleri, ormanları, akarsuları olan bu şanslı şehrin panoramasına bakıp hayran kalıyoruz.
Büyük depremler görmüş ve yeniden görmesi muhtemel olan bu şehri; ülkesi için bir vizyon tasarımında işleyen, memleket sevdalısı, bir aklın tüm birikimiyle yönettiğini vurgulamak isterim. Bu akıl, uzun yıllar bürokrat sıfatıyla Savunma Sanayi’ye mühendis ve yönetici olarak hizmet vermiş, sonra bakanlık yapmış örnek insan; doğduğu, doyduğu ve mensubu olmaktan şeref duyduğu ülkesi, milleti ve şehrine karşı minnetini sunmak için Düzce Belediye Başkanlığı’nı görevi ikinci dönemdir yürüten Dr. Faruk Özlü.
Bürokrasiden siyasete, bakanlıktan başkanlığa gözlem, uygulama ve tecrübe ile geleceği sentezleyen bir birikim. Ülkemizin turizm politikasında belediyelerin oynayacakları rol ve yapacakları hizmetlerin önemini çok iyi idrak etmiş bir beyin. Korunması gereken değerlerin bulunması ve yok edilmemesi için enerjisini harcıyor. Şehir ve kasabalara turisti ve vatandaşları çeken şeyin olağanüstü bir doğa ve hava güzelliği ile eski ve önemli sanat abideleri olduğunun farkında bir yönetici.
İlkeli, dürüst, çözüm odaklı ve iyi niyetle “Her şey bir Türkiye mucizesi için” diye yola çıkmış. Şehrin problemlerini tahlil etmek ve çözüme ulaştırmanın titiz bir zevk, ciddiyet ve gayreti içinde belediyecilik görevini ifa etmektedir. Gelir artırıcı ve verimli projelere ağırlık vererek Düzce’nin birçok sorununun büyük bölümünü bu anlayış ve çaba sayesinde daha şimdiden çözüme kavuşturmuş bulunmaktadır.
Belediye kültürü öncelikle şehrin ekonomisini etkiler. Bu kültür hayatı günlük pratiklerimizi, belediye yönetimini hatta şehrin iş dünyasındaki tercihlerini etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Şehir sakinleri, bugün sadece çöp toplayan, yol temizleyen ve su getiren belediyecilik anlayışının gerilerde kaldığının farkındadır. Sanayinin, üretimin, tabiatın, eğitimin, bilimin, teknolojinin, sağlığın, ulaşımın, tarımın, sanatın ve kültürün gelişmesi belediyeler için bugün son derece önemlidir.
Başkan, yoğun günlük işleri arasında; yeni ve kalıcı belediyecilik anlayışı ve kültürü oluşturabilme gayretiyle, Düzce Pratiğinden Örneklerle “Belediyeciliğin Esasları” adlı bir eser yazmıştır. Yarınların yöneticilerine ışık tutacağına ve yeni bakış açıları kazandıracağına inandığı bu kitapta; Düzce örneğinden yola çıkarak şehirlerimize en az 50 yıllık bir projeksiyonla yaklaşılması gerektiğini özellikle vurgulamaktadır. Ayrıca bilimde, sanatta, kültürde, entelektüel hayatta ve sporda yetiştirdiği değerleri ülkemize ve dünyaya açan bir Türkiye hayalini gerçekleştirmek için yoğun bir çaba içindedir.
Sıra dışı ve büyüleyici bir kent olan Düzce’yi bir ‘kültür ve sanat’ şehri yapmak için önce düşlerini güce ve oradan çalışmayla gerçeğe dönüştürmüş. Bunlardan birkaçını sıralayalım: Konuralp Antik Kenti, Mutfak Sanatları Merkezi, Kültür ve Sanat Sokağı, Düzce Yemekleri Kitabı, Kırım Anıtı ve Parkı, Erol Güngör Kültür Merkezi, Devlet Tiyatroları Düzce Sahnesi, Dünya Düzce Günleri, Modern Kütüphaneler. Çevre ve ulaşım hususlarındaki kaliteli ve teknoloji ürünü eserler.
Kentin ilk yerleşim yeri Konuralp Antik Kenti’ni gün yüzüne çıkarmak için civardaki evler istimlak yapılmış, kalıntılar meydana çıkarılmıştır. ”Prusias ad Hypum” adıyla bilinen Konuralp yerleşiminin 2.500 yıllık geçmişi var. Şehrin günümüze kadar gelen en önemli eseri antik tiyatrosu ile Roma Köprüsü ve Batı Sur Duvarları kısmen de olsa ayakta. Almanlar da gönüllü olarak kazıya katılmışlar. Konuralp’i güzelleştirecek ve hayatı canlı kılacak adımlar hızla atılmaktadır.
Yapılan en büyük ve önemli projelerden bir diğeri de “içme suyu projesi” dir. Üç ayrı kaynaktan su getirilecek ve şehrin 35 yıl boyunca içme suyu ihtiyacı karşılanacaktır. Halk’tan aldığı güç ve köklü geçmiş ile şehrin sıcak yürekli güzel insanlarına hizmet etmek Başkan’ın en büyük amacı olmuş. Düzce, doğası muhteşem, topraklarında ve suyunda şifa gücü olan bir şehir.
İnsanların farklı yemek alışkanlıkları coğrafya, ekoloji, nüfus ve tarıma uygunluk gibi birçok etkenle açıklanabilir. Şehir gezilerinde yöresel yemekler, onların kendine özgü tatları insanı etkiler. “Uyum, birleşme ve ahenk” mutfak sanatlarının en üst gayesidir. Kadim bir mutfak geçmişi olan şehirlerde yöresel ürünlerle muhteşem yemekler yapılmaktadır. Gelenek ve göreneklerin uzun yıllar yaşaması adına unutulmaya yüz tutmuş yemekler konuklara sunulmaktadır.
Güler yüzlü görevli arkadaşların rehberliğinde Düzce Beltur A.Ş. bünyesinde başta konumu ve manzarası büyüleyici olan Mutfak Sanatları Merkezi ve birçok sosyal tesisleri dolaştık. Buralarda şehrin sakinleri ile birlikte tadına doyulamayan nefis ve leziz yöresel bir kahvaltı yaptık. Düzce Beltur Akçakoca Otel denize sıfır konumda konuklarına hizmet veriyor. Gelenekten geleceğe büyüyen düzce mutfağının ürünü 366 yemek türü var. Yöreye özgü, doğal, sağlıklı Melengücceği tatlısını yedik. Düzce acıkası, beyaz mıhlama, kaldırık otu, turşusu, ev yapımı reçeller ile fındık reçeli, biberli süt loru kavurması, çizleme, pişi, Düzce kestane kabağı, balı ve fındığının tadına doyamadık.
Bir şehre güzelliği ve geleneksel yemeklerini denemek isteğiyle gidilir. Sadece yemek yemek değil, kibar, rahat bir ortamda, özenli bir hizmetin keyfini sürmek için şehrin bildik, huzur veren mekânları ailelere cazip gelir. Yönetim insan ve doğanın uyumuna önem verirse şehrin sakinleri çalışkan, mutlu ve huzurlu olur. Mutfağın kalbindeki ince teknikler, beceriler, tarifler; zamanla şehri ileri ve kültürel açıdan zengin bir yer haline getirip cazip kılar.
Ziyaretçileri hayran bırakan Aydın Pınar Şelalesi’ni ve Dome Konaklama Tesisleri’ni, Samandere Şelalesi’ni ve Efteli Gölü’nü gezip esrarlı Sarıkaya Mağarası’na indik. Ormanlardan geçtik, diplerinde mantarlar oluşan dev ağaçları, ırmakları izledik, sisler içinde gizlenmiş yaylalara baktık; yaprakları hafif kararmış fındık tarlalarını seyrettik, sanki cennetten bir köşedeydik.
Fırsat buldukça kendini ‘başka’ yerler keşfetmeyi yaşam tarzı haline getiren grubumuz; Düzce yolculuğunun tadını doyasıya çıkardı, hareket etmenin zihinsel faydalarına erişti, doğada tüm duyguların alabildiğine özgürleştiği bir iklimde iki gün geçirdi. Canlandık ve yaşayan dünya ile aramızdaki bağı güçlendirdik. Sayın Başkan ve ekibinden güler yüzlü yetkililere teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Düzce ve Karadeniz’e kıyısı olan nadide Akçakoca ilçesinden huzurla dönüyoruz. Masmavi gökyüzü ve yeşilin hafif kızıla çalan bin bir tonuyla şehir bizi uğurlarken, yeni konukları sizlere hoş geldiniz, sefalar getirdiniz demek istiyor.
Ali Akça
aliakca2009@hotmail.com