Tusk, zirvenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, Rusya-Ukrayna savaşına işaret ederek, savaşın Baltık bölgesinde ve tüm Avrupa'daki gerçeklik algısının değişmesine neden olduğunu belirtti.

Özellikle güvenlik ve savunma alanlarında Polonya'nın en yakın ortaklarının Baltık ve İskandinav ülkeleri olduğuna dikkati çeken Tusk, "Tehditlere karşı koymak için yeni araçlara ve iddialı yöntemlere ihtiyacımız var." diyerek Baltık Denizi'nde bir denetim misyonu oluşturulmasını teklif etti.

Tusk, meslektaşlarının bu fikre sıcak bakmasından duyduğu memnuniyeti ifade ederek, detaylar üzerinde çalışmalarını sürdüreceklerini kaydetti.

Donald Tusk, Avrupa ülkelerinin Ukrayna'ya olan desteğinin sadece Ukrayna'nın bağımsızlığı veya özgürlüğü için olmadığını, Avrupa'nın kendi çıkarlarını da gözettiğini belirterek, Avrupa ülkelerini "çok egoist, rasyonel ve çıkarcı" davranmakla itham etti.

Ukraynalıların Rusya'ya karşı direnerek, diğer ülkeleri bekleyen felaket senaryosunun gerçekleşme ihtimalini düşürdüğünü ifade eden Tusk, "Bağımsız Ukrayna, daha güvenli bir Polonya, İsveç, Norveç, Avrupa ve daha güvenli bir Batı demektir." diye konuştu.

Tusk, Rusya'nın ateşkes koşullarını kabul etmenin tüm bölgedeki durumu istikrara kavuşturacağı ve 3. Dünya Savaşı tehdidinden koruyacağı "yanılsamasına" karşı da uyarıda bulundu.

Kiev'e desteklerini sürdürmeye devam edeceklerini bildiren İsveç Başbakanı Kristersson ise Rus ekonomisinin savaş harcamalarını arttırmak ve ülkenin geri kalanını açlığa mahkum etmek arasında sürdürülemeyecek bir dengesizliğin içine battığını ifade etti.

Kristersson, Rusya'nın ekonomik rezervlerinin sonsuza kadar dayanamayacağını belirterek, "Bugün Avrupa-Atlantik güvenliği için üzerimize düşen sorumluluğu üstlenme kararlılığımızı bir kez daha teyit ettik." ifadesini kullandı.

Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen de Rusya, Kuzey Kore, İran ve Çin arasında giderek daha yakın ilişkiler kurulduğuna dikkati çekerek, daha güçlü bir Avrupa'ya duyulan ihtiyacı vurguladı.