Sesli Dinle
Selam üzerinize olsun. Hz. Peygamber (sav)'in, Mekke'den Medine'ye hicretinde Medine’de yaşayan nüfus, tahminen 10.000 kişidir. Bunların Evs ve Hazrec kabilelerine mensup 6.000 kişisi Arap’tır. Yahudi kabileleri Benî Kaynuka, Benî Nadîr ve Benî Kurayza ise 4.000 kişi civarındaydı. 1.500 kişi Müslüman ve 50 kişi civarında Hristiyan var idi. Medine’de yaşayan dinî, siyasî ve etnik grupların katılımıyla hicretten sonra ve Bedir gazvesinden önce 622 yılında Hz. Peygamber’in önderliğinde kırk yedi maddeden oluşan antlaşma yapılmıştır. İlk yirmi üç maddesi Müslümanlarla, geriye kalan maddelerse Yahudilerle ilgilidir. Peygamberimiz (sav) ve inanan Mekkeliler doğdukları yaşadıkları yurtlarından göçe zorlanmışlar, Medine’ye hicret etmişlerdir. Hicretle on üç yıllık Mekke dönemi sona ermiş, on yıllık Medine dönemi başlamıştır. Allah Resulü bir muhacirle bir Ensarlar ailesini kardeş yapmıştır. Ensarlar evlerini ve mallarını muhacirlerle paylaşmışlar, fazla arazilerini Peygamber’e bağışlayarak onun muhacirler arasında taksim etmesini istemişlerdir. Kardeşlik sayesinde kabile, kavim, ırk, kölelik-hürlük, zenginlik-fakirlik gibi sınıf esasları ortadan kaldırılmıştır. Antlaşma, hicret sonrasında sıkıntı yaşayan Müslümanlar için bir çözüm olmuş ve düşmanlara karşı Medine’nin savunulması için destek sağlanmıştır. Bu antlaşma ile şehir devleti kurulmuş, antlaşmaya katılanların hak ve sorumlulukları, belirlenmiştir. Antlaşmaya göre Medine’de yaşayan herkesin can ve mal güvenliği ortaklaşa sağlanacaktır. Müslümanlar, Yahudiler, Hristiyanlar ve müşriklerden oluşan farklı dini topluluklar bir arada yaşayabileceklerdir. Her grup kendi inançları ve geleneklerine göre yaşayabilecek, kendi sorunlarını aralarında çözeceklerdir. Dışarıdan gelecek saldırılara karşı Medine’yi birlikte savunacaklardır. Müslümanlar tüm ilişkilerini barış içinde sürdürmüşler, hiçbir zaman barışı bozan taraf olmamışlardır. Medine sözleşmesi dünya tarihinde ilk insan hakları sözleşmesi ve yazılı anayasa olarak kabul edilir. İnsan Hakları Sözleşmesi bu sözleşmeden on üç asır sonra kabul edilmiştir. İslam dünyasında birlikte yaşama kültürüne ve gayrimüslimlerle olan ilişkilere temel oluşturan önemli bir sözleşmedir. Bu sayede farklı inanç ve ırktan insanların barış içerisinde bir arada yaşaması sağlanmıştır. Bugün de tüm farklılıklarla insanların bir arada barış ve huzur içinde yaşayabileceğinin bizim medeniyetimizde çok örnekleri vardır. Barış, huzur ve esenlik dileğiyle... Kaynaklar. TDV İslâm Ansiklopedisi. İslam Peygamberi. Prof. Dr. Muhammed Hamidullah Tarihi ve Hukuki Yönüyle Medine Sözleşmesi/Vesikası Prof. Dr. Ahmet Yaman
Selam üzerinize olsun.
Hz. Peygamber (sav)'in, Mekke'den Medine'ye hicretinde Medine’de yaşayan nüfus, tahminen 10.000 kişidir. Bunların Evs ve Hazrec kabilelerine mensup 6.000 kişisi Arap’tır. Yahudi kabileleri Benî Kaynuka, Benî Nadîr ve Benî Kurayza ise 4.000 kişi civarındaydı. 1.500 kişi Müslüman ve 50 kişi civarında Hristiyan var idi. Medine’de yaşayan dinî, siyasî ve etnik grupların katılımıyla hicretten sonra ve Bedir gazvesinden önce 622 yılında Hz. Peygamber’in önderliğinde kırk yedi maddeden oluşan antlaşma yapılmıştır. İlk yirmi üç maddesi Müslümanlarla, geriye kalan maddelerse Yahudilerle ilgilidir.
Peygamberimiz (sav) ve inanan Mekkeliler doğdukları yaşadıkları yurtlarından göçe zorlanmışlar, Medine’ye hicret etmişlerdir. Hicretle on üç yıllık Mekke dönemi sona ermiş, on yıllık Medine dönemi başlamıştır. Allah Resulü bir muhacirle bir Ensarlar ailesini kardeş yapmıştır. Ensarlar evlerini ve mallarını muhacirlerle paylaşmışlar, fazla arazilerini Peygamber’e bağışlayarak onun muhacirler arasında taksim etmesini istemişlerdir. Kardeşlik sayesinde kabile, kavim, ırk, kölelik-hürlük, zenginlik-fakirlik gibi sınıf esasları ortadan kaldırılmıştır. Antlaşma, hicret sonrasında sıkıntı yaşayan Müslümanlar için bir çözüm olmuş ve düşmanlara karşı Medine’nin savunulması için destek sağlanmıştır.
Bu antlaşma ile şehir devleti kurulmuş, antlaşmaya katılanların hak ve sorumlulukları, belirlenmiştir. Antlaşmaya göre Medine’de yaşayan herkesin can ve mal güvenliği ortaklaşa sağlanacaktır. Müslümanlar, Yahudiler, Hristiyanlar ve müşriklerden oluşan farklı dini topluluklar bir arada yaşayabileceklerdir. Her grup kendi inançları ve geleneklerine göre yaşayabilecek, kendi sorunlarını aralarında çözeceklerdir. Dışarıdan gelecek saldırılara karşı Medine’yi birlikte savunacaklardır. Müslümanlar tüm ilişkilerini barış içinde sürdürmüşler, hiçbir zaman barışı bozan taraf olmamışlardır.
Medine sözleşmesi dünya tarihinde ilk insan hakları sözleşmesi ve yazılı anayasa olarak kabul edilir. İnsan Hakları Sözleşmesi bu sözleşmeden on üç asır sonra kabul edilmiştir. İslam dünyasında birlikte yaşama kültürüne ve gayrimüslimlerle olan ilişkilere temel oluşturan önemli bir sözleşmedir. Bu sayede farklı inanç ve ırktan insanların barış içerisinde bir arada yaşaması sağlanmıştır. Bugün de tüm farklılıklarla insanların bir arada barış ve huzur içinde yaşayabileceğinin bizim medeniyetimizde çok örnekleri vardır.
Barış, huzur ve esenlik dileğiyle...
Kaynaklar.
TDV İslâm Ansiklopedisi.
İslam Peygamberi. Prof. Dr. Muhammed Hamidullah
Tarihi ve Hukuki Yönüyle Medine Sözleşmesi/Vesikası Prof. Dr. Ahmet Yaman