Selam üzerinize olsun.
10 Ağustos 2025’te, Gazze’de Şifa Hastanesi yakınındaki basın çadırına, gözü dönmüş katil İsrail sürülerinin saldırısında, Al Jazeera muhabiri Enes el-Şerif, beş meslektaşıyla birlikte şehit düştü. Şehadete yürüyüşünden dört ay önce kaleme aldığı vasiyet, yalnızca ailesine değil, tüm insanlığa hitap eden, yürekleri titreten bir emanet niteliği taşıyor. Önemli gördüğüm için tam metnini yayınlıyorum:
“Bu, vasiyetim ve son mesajımdır.
Eğer bu sözlerim size ulaştıysa, bilin ki İsrail beni öldürmeyi ve sesimi susturmayı başardı.
Öncelikle hepinize selâmünaleyküm ve rahmetullahi ve berekâtuhu…
Allah şahittir ki gözlerimi açtığım günden bu yana, Cibali ya Mülteci Kampı'nın dar sokaklarında, halkımın yanında bir destek ve sesi olmak için sahip olduğum bütün güç ve gayreti sarf ettim. Dileğim, Allah'ın ömrüme bereket verip ailemle, sevdiklerimle birlikte, işgal altındaki asıl yurdumuz As Kalan’a (el-Mecdil) dönebilmekti. Acının her çeşidini yaşadım, defalarca kayıplar tattım. Yine de gerçeği, hiçbir zaman tahrif etmeden, değiştirmeden aktarmaktan geri durmadım. Allah şahidim olsun ki; susanlar, bizim öldürülmemize rıza gösterenler, nefesimizi boğanlar, çocuklarımızın ve kadınlarımızın parçalanmış bedenleri bile kalplerinde en ufak bir etki bırakmayanlar, halkımıza bir buçuk yılı aşkın süredir uygulanan bu katliamı durdurmayanlara karşı gerçeği dile getirmeye çalıştım.…
Size Filistin'i vasiyet ediyorum; Müslümanların tacındaki inciyi, her özgür insanın yüreğinin atışını. Size halkını emanet ediyorum; yaşama ve huzura doyamadan, hayal kurmaya bile vakti olmayan mazlum çocuklarını… İsrail bombalarıyla paramparça edilen, duvarlara saçılan o masum bedenleri…Size vasiyetim şudur: Zincirler sizi susturmasın, sınırlar sizi durdurmasın. Vatanı ve halkı özgürlüğe kavuşturacak köprüler olun; ta ki onurumuzun ve özgürlüğümüzün güneşi bu çalınmış topraklarımıza yeniden doğana dek.
Ailemi size emanet ediyorum. Gözümün nuru, sevgili kızım Şam'ı… Onu büyürken görebilmeyi, hayallerimdeki gibi yanında olabilmeyi isterdim. Sevgili oğlum Salah'ı… Omuz omuza, yol arkadaşı olarak büyütmeyi, dertlerimi devralmasını ve mesajımı tamamlamasını arzulardım. Canım annemi… Duasıyla bana güç veren, duaları siperim, ışığım olan o kadını… Allah kalbine sabır versin, onu en güzel şekilde mükâfatlandırsın. Ve hayat arkadaşımı, Salah'ın annesi Beyan'ı… Savaş bizi uzun aylar, yıllar ayırdı ama o sözünde durdu; kökü toprağa sıkı sıkıya bağlı bir zeytin ağacı gibi dimdik kaldı. Sabırla, imanla, bütün gücüyle emaneti taşıdı. Allah’tan sonra, onlara sahip çıkmanızı vasiyet ediyorum.
Eğer ölürsem, bilin ki prensiplerimden taviz vermeden, Allah'ın takdirine rıza göstererek, O'na kavuşmayı umut ederek ve O'nun katında olanın en hayırlı ve kalıcı olduğuna inanarak öleceğim.
Allah'ım, beni şehitler arasına kat, geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla, kanımı halkımın özgürlük yolunu aydınlatan bir nur kıl.
Bana darılmayın, hakkınızı helal edin. Rahmetle anın; çünkü ben ahdimi bozmadım, yolumu değiştirmedim. Gazze’yi unutmayın…Ve beni de hayır dualarınızdan eksik etmeyin. Enes Cemal eş-Şerif /06.04.2025 “
Barış, huzur ve esenlik dileğiyle...