Anadolu Eğitim, Kültür ve Bilim Vakfı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Toplantısı 20 Eylül 2025 Cumartesi günü Vakıf Genel Merkezinde yapıldı.

Toplantının açış konuşmasını yapan YİK Başkan Yardımcısı Avukat Mahmut ÖZBAY; ‘’Terörsüz Türkiye ve TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmalarının Türkiye ve Bölge Ülkeleri bakımından gereği ve hayati önemine işaret ettikten sonra, Malatya milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu Üyesi Profesör Doktor Abdurrahman BABACAN'ı ‘’Terörsüz Türkiye Çalışmasının Yol Haritası ve Çözüm Önerileri Ne Olmalıdır’’ konulu sunumunu yapmak üzere kürsüye davet etti.

BABACAN konuşmasında; ’Terör nedeniyle 48.000 civarında can kaybı, 4 trilyon dolar ekonomik zarar yaşandığı ama yarım asırlık bu sürecin sonuna gelindiğini söyledi. Bundan önce TBMM çatısı altında bu konuya yönelik 13 girişim yapıldığını, şu anda mecliste grubu olan - olmayan partilerin Türkiye'nin %96'sını temsil ettiğini, komisyonun adı oluştururken meclisteki tüm partilerin önerilerinin alındığını ifade etti.

Prof. Dr. Abdurrahman BABACAN konuşmasına devamla şu hususlara değindi:
* ”Yarım yamalak, günü kurtaran mantıkla bir yere varılamaz. Türkiye'deki iç yaralar tamir edilmedikçe, Türkiye Yüzyılı Vizyonu inşa edilemez.”
* ”Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin dağılmasından sonra oluşan iklimde, çatışma çözümleri bağlamında dünyada İRA vb. örgütlere yönelik sorunların bu dönemde çözüldüğü gibi Türkiye de bu dönemde bu meseleyi çözebilirdi.”
* ”Türkiye’de 1990'lı yıllar heba edildi. Turgut Özal, Adnan Kahveci, Eşref Bitlis ve Uğur Mumcu’nun öldürülmesi; Madımak Olayları, İstanbul Gazi Olayları, Başbağlar Katliamı, Bingöl'de 33 şehit askerimizin şehit edilmesi ve köy yakma olaylarının hepsi 1993 yılında oldu.”
* ”2007-2012 arasında inanılmaz çok reformlar yapıldı. 2012'den itibaren bir türbülans oldu. MİT krizi, Gezi Olayları,17-25 Aralık girişimleri, 15 Temmuz’dan 18 ay önceki dönem içerisinde çok sayıda terör olayı bombalı saldırılar gerçekleşti.15 Temmuz Hain Darbe Girişimi kişi ve kurumlarda travma yarattı. Suriye'nin enfekte ettiği ortamda bunlar oldu. FETÖ olmasaydı, 15 Temmuz öncesi bu meseleler çözülebilirdi.”
* ”9 yıldır sorunun çözümü kapsamında olumsuz bir iklim oldu. Şu anda yepyeni bir sıçrama yapılmaya çalışılıyor. Sorunun çözümüne yönelik çalışmalara toplumsal destek, şu anda %70-77 arasındadır.”

BABACAN, Suriye denkleminde şu konuların altını çizdi:
* “Suriye’de şu anda en ciddi mesele SDG denen yapının çözülmesidir. SDG’nin ana çekirdeğini PYD/YPG oluşturuyor. 45.000'e yakın bir yapı içinde PYD'nin 4.000 militanı var. Diğerleri Arap Aşiretlerinden katılanlar.”
* “Karşımızda Amerika, İsrail ve SDG'den oluşan bir yapı var.”
* “SDG içindeki grupları birbirinden ayırmak gerekiyor. SDG'nin çözülmesi Arap Aşiretlerinden başlamalı. Arap ve Kürt gruplara Türkiye garantör olmalıdır.”
* “Şara, Suriye’ye yönelik tehditler kapsamında Türkiye'yi davet etti. Hukuki bir zemin yani garantörlük var. Şara ve SDG yani PYD/YPG arasında bir güvenlik kaygısı var yani birbirine güvenmiyorlar. 10 Mart 2025 mutabakatı harika bir mutabakat ama uygulanmıyor. İsrail'in alttan kışkırtma ve taahhütleri var.”
* “Abdullah Öcalan'ın Avukatı DEM Parti Milletvekili Cengiz ÇİÇEK, Komisyonun ilk toplantısında TBMM Başkanına hitaben ‘’Sayın Başkan acele etmeliyiz’’ dedi. Yani, Suriye'deki SDG - İsrail ilişkilerine işaret etti.”
* “Abdullah Öcalan, İsrail'e çok karşıdır. YPG'nin İsrail ile bir angajmana girmesini istemiyor.”
* “SDG'ye iki öneri yapılmalıdır: 1. Çözülme için diploması, 2. Sopa - havuç taktiği (Yani güç burada bak görüyorsun, vururum ama bak vurmuyorum.)”
* “Kürtlere, Suriye Anayasasında vatandaşlık tanınması ve reel bir garantörlük istiyorlar.”
* “İmralı, uyarılmasını müteakip SDG'ye mektup yazdı ve net bir şekilde silah bırakması talimatını verdi. İmralı, sosyolojik ve örgüt açısından gerçekten güçlü pozisyonda görülüyor. “
* “SDG'yi ayrıştırırsak, İsrail'den ayırırsak, ondan sonra Suriye ile oturup anayasa sürecini tamamlamak lazımdır.”

Prof. Dr. Abdurrahman BABACAN, Komisyonun çalışmalarına ilişkin şu ifadelere yer verdi:
* “Süreç pazarlıkla, al ver olarak başlamış değildir. Sen şunları yaparsan ben bunları yaparım diye bir şey yoktur.”
* “Meclisteki çalışmalarla birlikte sahaya da inip atmosferi, ortamı görmek çok önemlidir. Bölgede herkes rahat, çok güzel ortam atmosfer var. Herkeste bir yorulmuşluk var.“
* “Örgütün, bu ortamda silahla bir neticeye varacağı bir durum yoktur. “Devrimci Şiddet” görüşü olmayacağını onlar da biliyor. Örgütün özerklik, resmi dil talepleri şunda şu anda yoktur. Anadilde eğitim istiyorlar. Vatandaşlık tanımının daha kapsayıcı tanımlanmasını istiyorlar.”
* “Vatandaşlarımıza iniyoruz. Müslüman Türk Halkı, Şehit Gazi Aileleri bunlara da iniyor dinliyoruz. Orada da şunu gördük. En net kırmızıçizgileri “cezasızlık”. Bu olmaz, olmayacak. Bu süreç, her bakımdan akıl, hak ve hukuk doğrultusunda ilerleyecektir. Şehit Aileleri, hiçbir suça bulaşmamış örgüt üyelerinin rehabilite edilip topluma entegre edilmesinde bir beis görmüyorlar. Suça bulaşmışlar zaten Türkiye'de sokakta dolaşamaz. Başka bir ülkede yaşamaları söz konusu olabilir.”
* “Örgütün şu anda eylem yapma kapasitesi yok sayılacak seviyede. Suça bulaşmışlar, hukuki süreçten geçecektir. Hukuki Düzenleme konusu, hapistekiler dahil herkesi dinledikten sonra ortaya konacak. Geçiş Yasaları vesaire şu an çok erken. Hukuki sürecin tamamlanması gerekir. En doğru, aklıselimin birleştiği bir teklif meclise gelecektir. Öncesinde her parti kendi tabanının görüşlerine de başvuracaktır.”

Yoğun ilgi ile takip edilen toplantıda, katılımcıların soruları konuşmacı tarafından cevaplandırıldı. Katkı sunmak isteyenler de görüşlerini ifade ettiler.


Toplantı sonunda Vakfımız Yönetim Kurulu Başkanı Abidin MEMİLİ, Prof. Dr. Abdurrahman BABACAN’a teşekkür ederek Fidan Bağışı Sertifikası ve Ayizi Dergisi sunarak program tamamladı.