‘Çok güzelsin…’
Bir arama motoru bulsaydım her şey farklı olabilirdi. Ne ki henüz icat edilmemişti. Şartlar fena halde aleyhimdeydi. Her şey bu aşkın filizlenmesine karşı bir devir daimle ilerliyordu.
Şöyle: Elimde 50NC midibüsün gaz çubuğuna bağlı bir ip var. Peder bey ‘Çek’ deyince çekiyor, ‘Bırak’ deyince bırakıyorum. ‘Ara gaz’ komutu bile veriyor. O zaman kısa kısa iki üç kez çekip bırakıyorum ipi.
Boynumdaki ipinse kimse farkında değil.
Adı Maria. Çok güzel lan! Öyle böyle değil oğlum. Deli manyak güzel… Televizyonda çıkan kovboy filmlerindeki kızlar kadar güzel lan!
‘Ara gaz’ diyor peder bey. ‘Önüne bak oğlum. 10 kilometre kaldı otele. Sonra sanayiye gider hallederiz’ diyor.
Gitmem ben sanayiye falan. Maria nereye giderse oraya giderim. Net. O ipimi nereye çekerse oraya. İtirazsız. Kesin bir itaatle. Hani bıçağı taşta bileyip beni kıbleye doğru yatırsa gıkımı çıkarmam. Adım İsmail lan benim.
Gerçi içinde taş geçen başka bir hikâye öğrendim sonradan. Kahramanın adı Maria idi. Maria Magdelana. İsa Efendimiz ‘İlk taşı günahsız olanınız atsın’ demişti de kurtarmıştı kadıncağızı.
İlk taşı bana sen atabilirsin Maria. Senin günah işlemiş olmana imkân ihtimal yok çünkü.