Son bir ayda üç yazı, hepsinde onlarca düzeltme, siz deyin beceriksizlik, ben diyeyim kafa karışıklığı bir başkası desin mükemmeliyetçilik vs. Dert edinip üstünde durmak istediğim o kadar çok konu varken, plan program yapmayı az çok biliyorken, gittiğim yazarlık kursları vs varken neden yazamıyorum? Birçok sebep var biliyorum, bu konuda önce kendime sonra size dürüst olabilecek miyim bilmiyorum. Zihnimde beliren nedenleri hızlıca sıralayayım istiyorum, geçirdiğim hastalıktan dolayı uzun bir süredir kitap okuyamıyorum, yazdığım bu cümle nasıl anlaşılır, yok şuraya ne derler derken en son yazdığım bana ait olmaktan uzaklaşıyor rahatsız oluyorum. Uzun ve düşük cümleler kurmak istiyorum kurallara uymaz diyorum bırakıyorum, yüksek lisans yapıyorum yazılarımı bilimsel makale gibi yazmaya çalışıyorum ruh dilimden uzaklaşıyorum, bunca değerli yazar var, sana ne oluyor diyor, destur diyerek geri adım atıyorum. Sonuca gelecek olursam, hepsi tek başına ya da birlikte sebep olabilir. Fakat hepsinin arkasında ki gerçek ‘bahane arıyorum’. Niyetimi dosdoğru edip, hedefe odaklansaydım bahaneler üretemezdim. Oysa hastalık, sağlık, dert, tasa hepimizin gerçeği hele son yıllarda yaşadığımız covid19 salgınıyla birlikte çoğumuzun fiziksel ve ruhsal sağlığı alt üst, fakat bunlar hayatında bir gerçeği değil mi? Uzun süre önce kendimle ilgili şunu keşfettim düştüğümde kalkmam zaman alıyor, birileri biraz yardım etsin istiyorum sonra gerçeklerle yüzleşiyorum. Diyorum ki kendime önce Allaha dayan, sonra kendi elinden tut ve kalk ayağa beklentilerini koy bir kenara, önceliklerini belirle hayır ve güzellikler için bismillah diyerek çık yola. Bu arada çuvaldızı kendime batırdım, kızım sana söylüyorum gelinim sen anla;).
Hayat Allah’ın bize biçtiği ömür nispetinde bir yolculuk bu yolculuğun uzunluğu kısalığı elbette önemli ancak, daha önemli olanı yaşadığımız süreye sığdırdıklarımız. Yıllar önce Ali Şeraiti’nin bir kitabını okurken “beşeriz insan olmaya çalışıyoruz” sözü beynimi ve kalbimi o günden bu güne meşgul ediyor. Beşer nedir, İnsan olmanın gerçek anlamı nedir, geldiğim noktada insan olabildim mi, artı ve eksilerimle ne kadar yüzleşebiliyorum, yüzleştiğim davranışlarımı değiştire biliyor muyum, kim ve ne için yaşıyorum? Bir yazı yazarken bile önce Allah ne der sorusunu değil de el alem ne der sorusunu soruyorsam kendime vay halime. Anlaşılacağı üzere kafamda cevapsız yüzlerce soru var. Hadi bakalım zihnimi kurcalayan yeni bir soru daha, peki o zaman o yazılar olmadı da bu oldu mu? El cevap, bilmiyorum. Tek bildiğim, içime dönerek kendimle ve sizinle yaptığım bu sohbet beni rahatlattı. Birçok konuda farkındalığımı tazeleyerek, sadece yazılı olanı okumakla, söylenmiş olanı dinlemekle bilge ve bilinçli insan olunmadığı. Tefekkür edip kainatı, insanı, rengarenk bir böceği, kayada açan narin çiçeği, yol bulup akmaya çalışan küçük dereciği okumaya başladığımızda. Kalbimizde sevgiyi, saygıyı, merhameti, davranışlarımızda tevazu, hoşgörü ve yardım severliği arttırıp düşüncelerimizden önyargıları, zihin okumaları, negatif algıları çıkardığımızda insan olmaya başladığımız. Şimdi tekrar diyorum ki tıkandığımız konu ne olursa olsun, bismillah diyerek yeniden başlamak lazım, hedeflerimizi belirleyip bir plan dahilinde pes etmeden, azimle çalışarak “İki günü birbirine eş olan ziyandadır” düsturuyla, son nefese kadar gelişerek ve değişerek yol almalıyız hayatta...