Bilmem kaçıncı tomurcuğa duruşum, bilmem kaçıncı yaprağımı döküşüm şu fani hayatta. Ey içimdeki beni arayan sen kaybolma derbeder dolandığın sırlı yollarda. Bunca yıldır açtığın kaçıncı kapı bu, ahlarla başını vurduğun kaçıncı taş. Beden zamana yenik düşüp yaşlanıyor da ruh hala o çocuksu sularda, şimdi oyalandığın o sulardan al bir avuçta serp şu ıssızlaşmış bağrına, her son bir başlangıcı büyütür aslında. Şimdi huzura durmadan bismillah diyerek başla arınmaya. Ey ellerim ne kadar harama uzanışın varsa temizlen sıyrıl kirlerinden, haktan hakikatten gayrısını tutma. Parmakların kalemle hemhal olduğunda af dileyerek yaptığı hataları karalasın; silsin sonra. Güzeli yazsın, hakka uzansın. Ey ağzım kötü sözden, gıybetten, boş konuşmadan ne hayır geldi sana, karanlık bir kalp ve vicdan azabı bıraktı ardında. Şimdi yıka ağzını pakla, kulak ver o kainat sultanının ağzından dökülen nur damlalarına “ya hayır konuş, ya sus” düsturuyla tekrar çık yola. Ey burnum nede basite almışım seni bin bir yiyeceğin doğadaki her çiçeğin, mislerin, misklerin kokusuna meyledesin. Burnunun direği sızlamasın pişmanlıklarla, acıyla. Ey yüzüm, gözlerim, yaratılanlara bakıp tevekkül edesin.
Okuduğun ayetler gibi yeryüzü ayetlerini de hal dilinle okuyasın. Aman ha! Boş dünya. Harama bakmayasın. Başım, ensem, kulaklarım dert tasa ne gam. Allah var unutma! Sil kulaklarının pasını hak ve hakikat nidalarıyla. Bedenimin bütün ağırlığını çeken ayaklarım yükün yetmez mi? Sakın ha çıkmaz sokaklarda dolaşma. Yağmurun bereketlendirdiği, karın bembeyaz serilip arındırdığı yollarda belirsin ayak izlerin. Hakka giden yollarda koşar adım yürüyesin. Gözlerin, bütün yaratılmışlara baksın, görsün, dokunsun, koklasın. Bu sırlı yolculukta önce rabbine dayanasın, sonrada arınan bütün uzuvlarınla durasın huzura. Ümitsiz olma; Yunus gibi, Numan gibi, Veysel gibi inançla çık yola her yolun sonunda yeni kapılar var unutma. 365 günü yolculukta yaşamak bazen sendeleyip düşmek bazen de durup, dinlenip tekrar yola çıkmak var! Tomurcuklara, dökülen yapraklara dem vurarak başlamıştım oysa içimdeki akışın nasibi buralardaymış, madem yaprak döküldü tomurcuğa durdu, artık meyve vermek zamanı. Geldi en güzel ay, dönsek içimize yönelsek en güzele ve milat yapsak bu anı. Ramazanla birlikte tövbeye, vermeye, hakka dönmeye, yeniden yenilenerek kalan ömrü bereketlendirmeye, ramazan hürmetine , hikmetine ezcümle hadi bismillah…