Geçtiğimiz sene sürücüler şampiyonluğu mücadelesi son ana kadar tırmanan ve genç Hollandalı Max Verstappen’in -kariyerinde ilk kez- yedi kez dünya şampiyonu Lewis Hamilton’ın önünde bitirdiği tartışmalı sezonun ardından Formula 1, yeni dönem araçlarıyla birlikte Bahreyn pistinde boy gösterdi.
Özellikle başarılı Netflix yapımı ‘‘Drive to Survive’’ sayesinde ve bu sene Formula 2’de yarışmaya başlayan ilk Türk sporcu ünvanını taşıyan Cem Bölükbaşı ile birlikte bu motor sporuna olan merak ülkemizde de giderek arttığından, ilk yarış heyecanla beklendi.
Dolayısıyla bu yazımızda ilk yarışı takımlar bazında genel hatlarıyla değerlendirip sezonun geri kalanı hakkında yeni başlayanlar için de birkaç fikir vermiş olacağız.
Köklü ve başarılarla dolu bir tarihin ardından son dünya şampiyonluğunu 2007’de kazanan ve 45 yarışlık galibiyet hasreti yaşayan İtalyan ekibi, bu sezona oldukça iddialı bir giriş yaptı. Monakolu genç sürücüsü Charles Leclerc ile hem sıralama turlarında pol pozisyonunu alarak hem de yarış sonunda galibiyeti elde ederek hayranlarına ‘‘Ferrari geri döndü!’’ dedirtmeyi başardı. Geçen sezondan beri süre gelen takım içi uyum ve fabrika kısmındaki gelişmeler ile birlikte bu sene ciddi bir şampiyonluk adayı olduğu mesajını verdi. Üstelik yarışı ikinci sırada tamamlayan takımın diğer pilotu İspanyol isim Carlos Sainz Jr. henüz kullandıkları araçtan tam anlamıyla verim alamadıklarını söyledi. Bir diğer söylentiye göre de Ferrari, sezonun ilk yarışında maksimum puanı elde etmeyi başarırken, dayanıklılığı test etmek amacıyla daha sadece düşük güç moduyla yarıştı. Tüm bunların ışığında F1-75 isimli yeni aracıyla birlikte Şahlanan At Ferrari, şimdiden diğer takım patronlarının uykularını kaçırmaya başladı.
Geçen yılla birlikte üst üste sekizinci kez Üreticiler Şampiyonu olan ve Pilotlar Şampiyonluğu’nu da son yarışta kaçıran Gümüş Ok, yeni sezona beklentilerin çok altında bir başlangıç yaptı. Kötü bir hazırlık dönemi geçiren ve Bahreyn sıralama turlarında ön sıralarda yer edinemeyen takım, şanslarının da yaver gidişiyle birlikte yarış gününü üç ve dördüncü olarak bitirmeyi başardı. Yarış sonrasında takım patronu Toto Wolff’un ‘‘Bu sonuç şu anki durumumuza bakılırsa rüya gibi.’’ yorumu da bu hafta sonunu özetler nitelikteydi. Hamilton’ın ‘‘Ben tam gaz ve DRS ile gidiyorken önümdeki Red Bull aracı DRS olmadan benimle aynı hızda gidiyordu.’’ açıklaması ve takımın yeni yüzü George Russell’ın aracın porpoising (yaylanma) sorunları hakkındaki serzenişleri de bu sezonun Mercedes için oldukça baş ağrıtıcı geçeceğini gösteriyor. Yine de söz konusu Mercedes ise her türlü sıçramaya hazırlıklı olmak gerekir.
Asıl kabus Verstappen ile Pilotlar Şampiyonluğu’nun tadını çıkaran ve Honda motorunun da gücünü kanıtlayan Red Bull garajında yaşandı. Sıralamada ikinci ve dördüncü olan ekip, yarışın son turlarına kadar da bu şekilde ilerlerken yakıt pompasında yaşanan bir problemden ötürü iki aracın da yolda kalmasıyla birlikte puan alamadan haftayı kapattı. Özellikle Leclerc ile kıyasıya bir rekabete giren Verstappen, direksiyon kutusunda da bir problem yaşadığını yarış boyunca defalarca dile getirdi. Aynı şekilde diğer pilot Sergio Perez de aracın devre dışı kalmasıyla birlikte spin atarak günü tamamladı. Tüm bunlara rağmen Red Bull’da yaşanan durum Mercedes’teki kadar karamsar değil ve halen şampiyonluğun önemli bir adayı.
Son iki senedir eski ihtişamlı günlerine yavaş yavaş geri dönen ve geçtiğimiz sene tecrübeli isim Ricciardo’yu da takıma dahil eden Mclaren, hem sıralama turlarında hem de Pazar günkü yarışta adeta nal topladı. Yeni dönemde üretilen yeni araçlar konusunda dersine iyi çalışmadığı açıkça gözüken ekibin bu sorunları gelecek güncellemeler ile birlikte çözmesi her ne kadar mümkün olsa da rekabetçi bir hale gelmesi sezonun yarısı, hatta daha da büyük bir kısmı kadar sürebilir. Takımın genç pilotu ve sporun güler yüzü Lando Norris’in ‘‘Bahreyn yarışının tek iyi yanı, bitmesiydi.’’ sözleri de İngiltere’de işlerin yolunda gitmeğini gösteriyor.
Grid’in arka sıra takımları olan ve maddi anlamda da zorluklarla mücadele eden bu iki takım, Ferrari motoru kullanıyor olmanın kaymağını sonunda bu sene yiyecekler. Sıfır puan ile geçtiğimiz sezonu kapatan ve Rusya-Ukrayna savaşı yüzünden hem Rus ana sponsorunu hem de Rus sürücüsünü kaybeden Haas için rüya gibi bir hafta sonu geride kaldı. Sezonun başlamasına birkaç gün kala takıma katılan, geçtiğimiz sezon koltuğu olmayan ve yeni nesil araçları ilk kez süren Kevin Magnussen’in sıralamayı yedinci, yarışı ise beşinci olarak tamamlaması manşetleri süsledi. Takımdaki bir diğer pilot olan, efsane isim Michael Schumacher’in oğlu Mick Schumacher de puanı kıl payıyla kaçırdı. Diğer tarafta ise Mercedes’ten Alfa Romeo’ya geçen Fin sürücü Valtteri Bottas’ın altıncılığına ve çaylak sezonunun ilk yarışında puan almayı başaran Zhou’nun harika performansına tanıklık ettik. Bu iki ekip bu sene bizleri oldukça heyecanlandıracak ve bolca sempati toplayacak gibi duruyor.
Takımlar sıralamasında son yıllarda Mercedes, Red Bull, Ferrari ve Mclaren’in ardından beşincilik için yarışan bu iki ekibi birlikte ele almak gerekir. Bahreyn’den takım puanı anlamında –sırasıyla- beşincilik ve altıncılıkla dönmeyi başardılar. Her ne kadar Mclaren’den boşalacak koltukla birlikte yeni hedefleri dördüncü sıraya yükselmek olabilir gibi gözükse de, Haas ve Alfa Romeo’nun performansı da orta sıralarda işleri kızıştıracak gibi duruyor. Fakat elbette süreklilik anlamında Alpine ile Alpha Tauri isimleri daha güvenilir bir hava yaratıyor. Bu iki takım adına haftanın dikkat çekici olayı Alpha Tauri’den Pierre Gasly’nin seyir halinde alev alan aracı ve eve puansız dönmek zorunda kalmasıydı. Bu tatsız hadise Fransız sürücü için kamçılayıcı bir etken olabilir. Çünkü kendisi aynı zamanda önümüzdeki sezon Perez’den boşalması muhtemel olan Red Bull koltuğuna da göz dikmiş durumda.
Bir tarafta çiçeği burnunda olan ve kadrosunda dört kez dünya şampiyonu Vettel’i barındıran Aston Martin, diğer tarafta da eski zamanların efsane takımı Williams. Ne yazık ki bu iki takım için de işler iyi gitmiyor. Öncelikle iki takımın da geçen sene el değiştirdiğini hatırlatalım. Yine de bu iki takım hala puan toplamakta güçlük çekmekteler. Aston Martin, Vettel’in rahatsızlığı sebebiyle son dakika bilgilendirilen Hülkenberg ile Bahreyn’de yarıştı. Sosyal medyada onu tekrar pistte görecek olmak taraftarları sevindirse de Hülkenberg -doğal olarak- takım arkadaşı Lance Stroll gibi başarısız bir hafta sonu geçirdi. Uzun yıllardır olağanüstü koşullar olmadığı sürece her daim pilotlarıyla son iki sırayı paylaşan Williams ise Latifi’nin yanına eski Red Bull pilotu Albon’u da ekleyerek bir nebze de olsa orta sıralara tırmanmaya çalışıyor.
İşte tüm bu yaşananlarla, takımların arasındaki makası kapatmayı hedefleyen FIA’yla, rekabetçi bir şampiyona sergilemek isteyen markalarıyla, daha sıkı denetlenen kurallarıyla, şimdiden ortaya atılan onlarca senaryosuyla ve yeni dönem araçları sayesinde katlanan heyecanıyla Formula 1’de 2022 sezonu başladı! Sıradaki durak 27 Mart’ta: Suudi Arabistan.