Güney Afrika tarafından İsrail’in mahkeme edilme talebi ve devam eden süreç belki bir yaptırım çıkmayacak olmakla birlikte önemli sembolik bir anlama sahiptir. Henüz müslüman ülkelerin yapamadığını Güney Afrika’nın yapmış olması ayrıca takdir edilmesi gereken bir davranış.
Yazılarımda İsrail ile Yahudi kavramlarını birbirinden ayrı tutmaya özen gösteriyorum. Bunun iki önemli sebebi var. Birincisi, insanların bir dine aidiyetlerinin onların özgürlük alanları olması. İkincisi, İsrail’in tüm yaptıklarının dünyadaki tüm Yahudilerce benimsenmediği varsayımından hareketle, İsrail ve Yahudi kavramlarını farklılaştırıyorum. Hatta Yahudilerden İsrail’in yaptıklarını asla tasvip etmeyen insanların epey yekün teşkil ettiğini düşünmekteyim.
Burada esasen bir araya getirilmesi gereken iki kavram varsa, onlar İsrail ve Siyonizmdir. Hatta bunlara emperyalizm kavramını da bir üçüncüsü olarak eklemek isabetli olacaktır. Roger Garaudy, Siyonizm Dosyası isimli kitabında Yahudilik ile siyonizmi birbirinden ayırmakta, siyonizmi dünya ölçeğinde işleyen bir siyaset olarak düşünmektedir. İsrail siyonizmin merkezinde yer almaktadır ancak, Siyonizm yahudiliği ve İsrail’i de aşan bir boyut kazanmıştır.
Tam da bu noktada Dinler Tarihçilerinin de açıkladığı üzere bir Hıristiyan siyonizminin devreye girdiğini görmekteyiz. Siyonizmin bu şekilde yayılan bir dünya siyaseti haline gelmesi hiç kuşkusuz emperyalizmi gündeme getirmektedir ki, doğrusu batılı ülkelerin İsrail’e olan koşulsuz destekleri de emperyalizmin boyutlarını göstermesi bağlamında okunabilir.