İnsanlığın geleceğini bilmek, imkansızdır. İnsanlığın geleceğini bilmek mümkün olmamasına rağmen, insanlığın geleceğine dair öngörülerde bulunmak mümkündür, gereklidir ve yapıcı bir çalışmadır. Geleceğe dair her öngörü veya tahmin, aslında geleceği inşadan öte geleceği icat etme veya kurgulama anlamı taşımaktadır. İnsanlığın geleceğinde dinin ne olacağı ve gelecekteki dinin ne olacağı büyük bir gizem, soru ve meydan okuma olarak karşımızda durmaktadır. Dinin geleceğinden veya gelecekteki dinin nasıl olacağına dair öngörülerde bulunmak aslında dinin gelecekte nasıl olacağını kurgulamak veya icat etmek anlamına gelmektedir.Geçmişte dinin nasıl olduğuna ve dinin geçmişine dair önemli bilgilere sahip olmamıza rağmen, gelecekte dinin ne olacağına ne olacağına dair elimizde kesin bilgilerin olduğunu söyleyemeyiz.
İnsanlığın dini tecrübesi ışığında insanların ve toplumların inançlarıyla kurduğu ilişkinin sürekli olarak değiştiğini görüyoruz. Dinler tarihinde değişmeyen hiçbir şey yoktur. Dinlerle ilişkilendirilen kurumlar, kaynaklar, kişiler, konteksler, semboller, ritüeller sürekli bir değişim içindedirler. Dinlerde bütün insani kurumlar ve tecrübeler gibi, doğmakta, gelişmekte ve ölmektedirler. Dinler tarihi, tarihte doğmuş, gelişmiş ve ölmüş birçok dinin hikayesinden oluşan bir dinler mezarlığıdır. Değişmeyen şeyin tek değişim olduğu ilkesi insanlığın dini tecrübesi alanında da geçerlidir. Bir suda iki defa yıkanılmayacağı gibi, aynı inancın iki defa aynı şekilde tecrübe edilmesi de mümkün değildir. Dinin geleceğini kesin olarak bilmememize rağmen gelecekteki dinin hiçbir şekilde geçmiştekinin aynısı olmayacağını söyleyebiliriz. Gelecekte dini alanda hiçbir şey, eskisi gibi olmayacaktır. Dinler, geçmişte dayandıkları hikayelerini gelecekte de aynen olduğu gibi söyleyemeyeceklerdir. Dinlerin, gelecekte yollarına devam edebilmeleri için yeni hikayelerle kaynaklarını, kurumlarını, kişiliklerini ve kalıblarını şekillendirmeleri ve muhtevalandırmaları gerekmektedir.