KUR’AN HZ. İSA’NIN DOĞUMU VE ÖLÜMÜNE DAİR NE DİYOR?
MAKALE
Paylaş
29.12.2024 21:49
1.502 okunma
Prof. Dr. Celal Kırca

Doğum zamanı ve ölümü ile ilgili olarak  Hz. İsa kadar tartışılan bir başka peygamber  var mıdır? Sorusunu sormak, sanırım yanlış olmayacaktır. Zira Hz. İsa’nın doğumu ile ilgili olarak Hristiyanlık aleminde; Noel kutlaması ve onun ölüp ölmediği konularında ise  ülkemizde yapılan tartışmalar, bunun bir göstergesidir. Nitekim Noel’i, Protestan ve Katoliklerin 25 Aralık’ta, Ortodoksların ise 6 Ocak’ta kutladıkları biliniyor. Ülkemizde ise yılbaşı münasebetiyle Noel, bir şekilde gündeme geliyor ve Müslümanların yılbaşını kutlamaları,  farklı açılardan ele alınarak bu  kutlamaların doğru olup olmadığı  tartışma konusu yapılıyor.

Bilindiği gibi insanların elde ettikleri bilgilerin iki ana kaynağı bulunmaktadır. Bunlardan biri, beşerî, diğeri de ilâhî kaynaklardır. Yahudiler için Tevrat, Hristiyanlar için İncil ve Müslümanlar için de Kur’an, ilâhî bilgilerin ana kaynağıdır.  İman objesi oldukları  için de her ilâhî bilgi, mutlak doğruyu; buna karşılık  her beşerî bilgide de izafî doğruyu ifade eder, en azından bu inanca sahip insanlar için bu  böyledir.  Nitekim her Müslüman, Kur’an’ın temel misyonu gereği, Tevrat ve İncil’de yer alan bilgilerin doğru olanlarını tasdik, yanlış olanlarını da tekzip veya tashih ettiğine, dolayısıyla da Hz. İsa ile ilgili İncil’de ve Hristiyanlık düşüncesinde yer alan bilgileri  de tekzip veya tashih ettiğine inanır.

Buna göre  Kur’an’da Hz. İsa’nın doğumu ile ilgili bazı bilgiler yer alsa da, doğum  tarihi ve zamanı ile ilgili, delaleti kat’î  bir bilginin bulunmadığı görülmektedir. Bununla birlikte doğum zamanına işaret ettiğini/edebileceğini düşündüğümüz bir bilginin  de  Kur’an’da yer aldığı da bilinmektedir. Bu bilgi de “Şimdi  hurma ağacını  kendine doğru silkele,  üstüne taze hurma dökülsün.[1] ayeti ile ilgilidir. Bu  ayet, öncesi ve sonrasındaki  ayetler ile birlikte  ele alındığında Hz. Meryem’in, doğum sancısı başlayınca bir hurma  ağacının dibine gittiğini ve orada “keşke ölseydim de unutulsaydım”,  diyerek pişmanlığını ifade ettiğini, bunun üzerine bir sesin,  ona üzülmemesini, hurma ağacını  silkelemesini ve  düşen hurmalardan yemesini öğütlediğini anlatır. [2]

Kısaca bu konuda Kur’an ne diyor? Sorunun cevabı, budur. Ancak verilen bu  bilgiden Hz. İsa’nın, doğum  zamanını, gün olarak  tahmin etmek imkansız  olsa da, mevsim  veya dönem olarak tahmin etmek de zor değildir.  Şöyle ki, Hz. İsa, Kudüs’te dünya geldiğine göre, Hz. Meryem’in silkeleyip yediği hurmaların da Kudüs civarında yetişen hurma ağaçlarına ait olması gerekiyor. Buradan hareketle sallandığında hurma ağacı, ne zaman meyvesini döküyorsa, bundan da Hz. İsa’nın dünyaya geldiği zamanı tahmin etmek, mümkün gözüküyor. Dolayısıyla Kudüs ve civarında yetişen hurmaların olgunlaşma zamanına dair elde edeceğimiz  bir bilgi, bize Hz. İsa’nın, yaklaşık doğum zamanını  da göstermiş oluyor.

İnternet sitelerinde yer alan bilgiye göre Kudüs hurmasının hasat zamanı geleneksel olarak Ağustos ve Eylül aylarına denk gelmektedir. Bu dönemde Kudüs hurmaları yetişip olgunlaşmaya başlar ve toplanmaya hazır hale gelir ve bu dönemde taze ve en lezzetli hallerini almış olurlar.” [3] Bu bilgiye göre Hz. İsa’nın doğum zamanını gün olarak değil de ay olarak bir tahminde bulunmak, en azından  bu konuda  bazı tefsirlerde yer alan yorumlar kadar, spekülatif olmayacaktır.  Çünkü bu konuda yapılan yorumlar, bir zandan ibarettir ve Kur’an’ın ifadesiyle  zanlar, hakikati yansıtmamaktadır. [4] Kur’an, ayrıca  bizden  bilmediğimiz şeylerin ardına düşmememizi  de istemektedir. [5] Bu nedenle tefsirlerde yer alan şu yorumların zandan öte bir anlam ifade etmediği de  anlaşılacaktır:

“Denilir ki: Bu hurma ağacının  dalları yoktu, kurumuş bir kütük halindeydi ve zaman kış mevsimiydi.  İsa’nın kerameti ve annesine gösterdiği mucize  kabilinden kütük,  bu haldeyken dallanıp budaklandı, meyveye durdu ve meyve olgunlaştı.” [6]  Benzer yorumu, Kadî Beydavî’nin de ruviye/ rivayet edildi, kaydıyla  naklettiği görülmektedir. [7] Bir başka tefsirde ise, “Meryem, karnındaki çocuk büyüyüp gebeliği belirlemeye başlayınca  durumu ailesinden gizlemek için uzak bir yere gider, onlara görünmemeye çalışır. Doğum sancısı tutunca  bir ağacın altına  gelir. Başına gelenlere üzülen Meryem, üzülmemesini, Rabbinin,  alt tarafında yani hemen yanı başında içecek bir su akıttığını, kuru ağacı silkelemekle de üzerine  taze hurma döküleceğini, yiyip içmesini ve sevinmesini, insanlardan  birini görünce Rahman için susma orucu adadığını, kimseyle konuşmayacağını söylemesini bildiren bir  ses duyar.” [8]

Bu yorumlardaki ana sorun, Hz. İsa’nın doğumunun  kış mevsimi ve hurma ağacının  da kuru olduğunu doğrulayacak bir ayetin veya isnadı sahihin  bir hadisin olmayışıdır. Dolayısıyla bu yorumlar, müfessirlerin  kişisel ve kurgusal yorumlarından ibarettir ve ispatı da yoktur. Bu nedenle Hz. İsa’nın doğum zamanın kış değil, ondan daha önce olduğu anlaşılmaktadır.

Tartışma konusu yapılan Hz. İsa’nın ölümü ile ilgili ayetler ise şunlardır ve   bize bir fikir verecek kadar da açık ve nettir:

Bir de, inkâr etmeleri ve Meryem’e büyük bir iftira atmaları ve “Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa’yı öldürdük” demeleri yüzünden onları lânetledik. Halbuki onu ne öldürdüler ne de astılar; fakat sadece onlara öyle olmuş gibi göründü. Onun hakkında ihtilâfa düşenler, bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler, bilakis Allah onu kendi katına yükseltti. Allah Güçlü’dür, Hakim’dir.” [9]      

“Allah buyurmuştu ki: Ey İsa! Seni vefat ettireceğim, seni nezdime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kâfirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.” [10]      

“Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, «Beni ve anamı, Allah’tan başka iki tanrı bilin» diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o, «Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin.”

“Ben onlara, ‘Benim de sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk ediniz’ diye bana emrettiğinden başka bir şey söylemedim. Ben onların içinde olduğum sürece onları gözledim. Fakat ne zaman ki, beni vefat ettirdin, artık onu gözetleyen yalnız Sen’din. Çünkü Sen her şeyi görüp gözetensin/her şeyin şahidisin.” [11]

Şu ayet ise Peygamberimize hitap etmekte ve şöyle demektedir: “Biz, senden önce de hiçbir beşere ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen, onlar ebedî mi kalacaklar? Her can ölümü tadacaktır.” [12]   

Şu ayet de genel  bir ilkeyi  ifade eder:Biz peygamberi, yemek yemeyen birer ceset  olarak   da yaratmadık. Onlar ölümsüz de değildir. [13]

Bu ayetlerde geçen “tevveffa” fiili vefat ettirmek, demektir, eceliyle ölenler için kullanılmaktadır. Vefa kökünden geldiği için ayrıca “yerine getirmek” anlamına da sahiptir ve emanet olarak kabul edilen canın iade edilmesi kastedilmektedir.

Tek bir ayete bağlı kalmadan, Kur’an bütünlüğü içinde zikredilen bu ayetler birlikte ele alındığında, Hz. İsa’nın öldüğü mü yoksa  ölmediği mi veya Allah Teâlâ’nın, Hz. Peygamber’e hitaben söylediği, “Biz, senden önce de hiçbir beşere ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen, onlar ebedî mi kalacaklar? Her can ölümü tadacaktır” sözünden, yine Hz. İsa’nın öldüğü mü yoksa ölmediği mi anlaşılmaktadır? Ayetin zahirî anlamı, Hz. İsa’nın Peygamberimizden önce öldüğüne mi, yoksa ölmediğine mi işaret etmektedir?

Diğer  ayette  ise Hz. İsa’nın ahirette, Allah Teâlâ’ya, “Ben onların içinde olduğum sürece onları gözledim. Fakat ne zaman ki, beni vefat ettirdin, artık onu gözetleyen yalnız Sen’din” diye cevap vermesi, Hz. İsa’nın öldüğünü mü, yoksa ölmediğini mi  ifade ediyor? Şayet Hz. İsa yaşıyorsa, onun hem Kur’an’ın nüzul döneminde, hem  de daha sonraki dönemlerde  Hristiyanları gözetlemeye devam ettiği ve  onun teslis akidesini de onayladığı anlamı ortaya çıkmıyor mu? Bu durumda Kur’an’ın tekzip etme misyonu ile tevhid akidesi devre dışı kalmış olmuyor mu? Bu da gösteriyor ki söz konusu  bu ayetlerin lafzî delaletleri, Hz. İsa’nın yaşadığına değil, öldüğüne  işaret ediyor.

Nitekim Hz. İsa’nın doğum zamanı ve ölümü ile ilgi olarak yapılan bu yorumlar, sorgulanmadan elde edilen aktarmacı bilgilerin ve kültürün oluşturduğu bir zihniyetten kaynaklandığı ve bu konunun Kur’an bütünlüğünden uzak ayet merkezli  bir anlama yöntemi ile anlaşıldığı, dolayısıyla da  burada bir anlama sorununun bulunduğu ve bu sorunun da kitap, sünnet, icmâ ve kıyas şeklinde formüle edilen bilgi hiyerarşine  dikkat edilmemesinden kaynaklandığı görülüyor. Ayrıca böyle bir anlama yönteminin, Hz. Peygamber’in Muâz b. Cebel’i Yemen’e gönderirken ona “Ne ile hükmedeceksin?” diye sorduğunda, onun “Allah’ın kitabıyla” diye  cevap  verdiği; daha sonra da sünnet ve içtihadı zikrettiği ve  bundan da  Hz. Peygamberin ziyadesiyle  memnun olduğu konusundaki rivayet  ile  de uyum içinde olmadığı  biliniyor. [14]

 


[1] Meryem,19/25. Bu ayete “Hurma kütüğünü kendine doğru çek! Taze turfanda olmak üzere senin üzerine  (kucağına) düşsün!” şeklinde  bir anlam da  verilmektedir.  Mahmut Özdemir, Kur’an’ı Kerim ve Türkçe Meâli,  Ankara 2022,s.305.

[2] Meryem,19/22-26.

[3] www.hurma.com kudus-hurma 8 Mart 2024.

[4] Yunus ,11/36.

[5] İsra,17/ 36.

[6] Abükkâdir Geylânî, Geylânî Tefsiri, Ter. Osman Nuri Küçük, İstanbul 2013, 3/243.

[7] Kâdî Beyzâvî, Envâru’t Tenzîl, Mısır 1968, 2/ 32.

[8] Süleyman Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, İstanbul 1990, 5/376.

[9] Nisa,4/156-158.

[10] Al-i İmran,3/55.

[11] Maide,5/116-117.

[12] Enbiya 21/ 34-35.

[13] Enbiya 21/ 8

[14] İbn Kesir, Tefsir, Kahire tarihsiz,7/345.

 

Yorum Ekle
Adınız :
Başlık :
Yorumunuz :

Dikkat! Suç teşkiledecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

sanalbasin.com üyesidir

ANA HABER GAZETE
www.anahaberyorum.com
İşin Doğrusu Burada...
İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ
BAĞLANTILAR
KISAYOLLAR
anahaberyorum@hotmail.com
0312 230 56 17
0312 230 56 18
Strazburg Caddesi No:44/10 Sıhhiye/Çankaya/ANKARA
Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı
Anadolu Ay Yayınları
Ayizi Dergisi
Aliya İzzetbegoviç'i
Tanıma ve Tanıtma Etkinlikleri
Ana Sayfa
Yazarlarımız
İletişim
Künye
Web TV
Fotoğraf Galerisi
© 2022    www.anahaberyorum.com          Tasarım ve Programlama: Dr.Murat Kaya