Mahmut Bıyıklı kardeşimiz günümüzdeki bazı tarikatlarda cereyan eden ve kendileri bir yana İslâm’a zarar veren olayları anlatıp kendince çareler teklif ettiği değerli yazısını şöyle bitiriyor:
“Siyaset ve ticaretten uzak, Anadolu’yu mayalayan Horasan Erenlerinin izini süren tarikatların başımızın, gönlümüzün üstünde yeri var. Ama yanlış yola sapanlar konusunda devlet gerekeni yapmalıdır. Allah samimi Müslümanların yardımcısı olsun!”
Tevafuk olacak ben de iki hafta önceki yazımda, tasavvuf büyüklerinin, sahih tasavvuf, irşad ve şeyhler ile bunların sahteleri hakkında söylediklerini içeren bir yazı yazmış, ileride bir yorum eklerim demiştim.
Nerede para, nüfuz, itibar, sorgusuz sualsiz itaat… varsa orada taht (baş olma, başa geçme, menfaati yönetme) kavgası vardır, var olagelmiştir.
Dünya menfaatinden ve menfaat kavgasından en uzak olması gereken şahıslar şeyhler, kurumlar veya kuruluşlar da tarikatlar olmalıdır; lakin günümüzde bazı tarikatlar para, ticaret, devlete sızma, mülk edinme, siyaseti etkileyecek -çoğu gizli- güç toplama bakımından hem kendileri hem de ülke için tehlikeli hale gelmişlerdir. Yangın büyüdükçe söndürülmesi zor, bazen imkânsız hâle gelir.
İster laik ister şeriat devleti olsun tarikatları ortadan kaldırmak hiçbirinin elinde değildir; tarikatlar yok edilemez, ama ıslah edilebilir, tehlikeleri engellenebilir.
Önce tarikat ihtiyacına bakalım, insanlar niçin bir tarikata giriyorlar?
Elbette bunun tam, ilmî ve doyurucu cevabı uzunca bir makale, hatta kitaba konu olur.
Burada bir özet denemesi yapacağım.