Türkiye siyasetini son elli yıldır takip edenler bilirler ki Demirel, Ecevit, Özal, Erbakan, Türkeş’in izlerini taşıyan iktidarların programlarını gerçekleştiremeyiş sebeplerini, Anayasal Sistemin yetersizliğine, tıkanmışlığına, sürekli koalisyonlar üretmesine bağlayarak seçimlerde Anayasa’yı değiştirecek desteği halktan isteyip durmuşlardır. O yıllar sağıyla soluyla sürekli düzen değişikliğinden söz edilerek geçirilmiştir. Bu süreç 12 Eylül 1980 tarihine kadar ihtilalin alt yapısı anarşi ile tamamlansın diye daha beter hale gelmiştir.
12 Eylül darbesinin üzerinden 3 yıl geçtikten sonra 03 Kasım 1983’de yapılan genel seçimlerle ülkemiz demokratik sisteme yeniden geçiş yaptı. Yeni demokratik dönemin üzerinden iki Genel Seçim geçmeden eski dönemde dile getirilen Anayasanın dar gelişi, sistem tıkanıklığı, koalisyonlar, istikrarsızlık gibi söylemler siyasetteki yerini tekrar almaya başladı. Ülke yönetiminde yaşanan hükümet kurma krizleri, koalisyonlar ve halkın yaşadığı sosyal, ekonomik ve moral sorunlar gündeme yeniden girmekle kalmadı aynı zamanda her geçen gün sorunlar yumağı büyümeye başladı. 1997 yılında 28 Şubat Post modern darbesi yaşanarak sonuçlarının da bin yıl süreceği deklere edildi.
Ülke yönetiminde ve halkın hayatında yaşanan bu buhranlar ve gerilimlerin oluşturduğu gaz sıkışması 2002’de Ak Parti iktidarını doğurdu. “Hep beraber” sloganları ile kapısı açılan Ak Parti iktidarı, büyük umutlar vaat ederek ve halkı büyük beklentiler içine sokarak iş başı yaptı.
Çok badireler atlatmasına rağmen girdiği seçimlerde gücünü sürekli artıran Ak Parti İktidarı, Fetö’nün 15 Temmuz kanlı işgal kalkışmasını, halk ile omuz omuza vererek etkisiz kıldı ve bu hain kalkışma sonrası iktidar OHAL yetkileri ile donanmış olarak ülkeyi yönetmeye devam etti. Fetö operasyonlarının yoğun yaşandığı bu dönemin en belirgin ve kalıcı icraatı da, Referandum ile Anayasa ve Sistem değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesi oldu.
Anayasa ve Sistem değişikliği Referandumu Kampanyasında;
“Yönetimde İstikrar Temsilde Adalet,
Koalisyon Dönemlerinin Kapanması,
Kararların Hızlı Alınabilmesi,
Bürokrasinin Azaltılması,
Seçimlerde (sık yapılmasından doğan) İsrafın Önlenmesi,
Seçimlerin Disipline Kavuşturulması,
Yeni sistemde beş yılda bir yapılacak seçimlerin; kesintisiz icraatlarla, yatırımlarla ve üretimle milletin madden ve manen daha fazla kalkınmasının, ülkemizin gelişmesinin sağlam zeminini sağlayacağı vaatleri ile tarihi ve büyük sözler verilerek Referandumda milletten EVET oyu talep edildi.
Millet, iktidarların bundan sonra da sığınacakları bahaneleri kalmasın diye Anayasa ve Sistem Değişikliği teklifine EVET diyerek yürürlüğe koydu. Böylece yeni dönem başladı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ilk testini yapmak ve ilk dönemini, vaat edilen parlak icraatlarla doldurduğuna şahit olmak üzere öncelikle teklif sahibini (Cumhur İttifakını) güçlü bir şekilde 2018 seçimlerinde iktidar yaptı.
Artık bu sistemde ülkemizin içerde ve dışarda maruz kalacağı sorunların türü-çapı ne olursa olsun bu sorunlar, iktidarların başarısızlıklarının bahaneleri olamayacaktır. Hele sorunları ve sıkıntıları başarısızlığının gerekçeleri olarak öne süren, yeni sistemin teklif sahibi Cumhur İttifakının İktidarı olursa halk bunu hiç mazur görmeyecektir.
Muhalefet belki erken seçim tartışmalarını başlatıp bununla yatıp kalkarak halk yığınlarının ekonomik ve ahlaki sorunlarını gündemde tutup iktidarı uyarma görevini yapmaktadır.
Ancak iktidarın bir erken seçim kararı vermesi; 2023’e kadar olan sürenin verimli ve başarılı değerlendirilemeyeceği, başarı grafiğinin daha fazla aşağı doğru eğileceği, milletin verdiği desteğin çekileceği, geride kalan iki buçuk yılı başarılı bir yönetimle doldurmaya takat, ümit, enerji ve performansının yetmeyeceği endişe ve korkusunun kendilerini kaplamış olduğu anlamına gelir. Korkunun tezahürü olarak ta Milli İradenin Demokratik Denetiminden erkene doğru KAÇMAK demek olur. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin de yanlış olduğunun zımnen itirafı sayılır.
Millet yeni sistemde ilk iktidarın, 2023’e kadar verdiği krediyi kullanmasını ve toplumu rahatlatacak icraatları yaparak başarılı olmasını, bunun için tüyü bitmedik yetimin hakkı olan hazineden aldıkları yüksek ücretlerini helalinden hak ettiklerini görmeyi beklemektedir.
Bu nedenle hem yeni Sistem hem Cumhur İttifakı, ilk sınavda başarılı olmaya ve milleti refaha kavuşturmaya, ülkenin kalkınmasını ve gelişmesini sağlamaya mecbur ve mahkümdur. Bu başarıyı sağlayan iktidarı da millet terk etmez. Millet ümidini hala muhafaza etmektedir. Bu böyle bilinmelidir.
Vaktinden evvel yapılacak seçim seçenekleri, hangi gerekçeye dayalı olursa olsun 2023 Haziran’ına kadar olan sürenin boşa heder edilmesi ve milletin zamanının çalınması demek olur, faturasını da halk keser.
‘Hafıza i Beşer Nisyan ile Malüldür’ mucibince yanlış yapılmasın.
Millet de imhal eder ama asla ihmal etmez.
H.A. 28.01.2021