İnsan kendi hayatını, inancına ve idrakine göre belli bir düzen içinde kurar ve yaşar. İnsanın önce bireysel manada kendi için kurduğu bu düzen; yaptığı tercihler, seçimler ve kabuller neticesinde oluşur. Bu düzen; iyinin, doğrunun, güzelin, hakkın, hayrın, adaletin, verimin, faydanın, başarının, egemen olmasını sağlama merkezli ise muteberdir makbuldür. Değilse o hayat kayıp bir hayattır. Çok karmaşık ve girift özellikler barındıran insan hayatı için aslolan, bu hayatı sadeleştirip arındırmak ve arı-duru bir hale getirmektir. Bunun için hayatın akışı içinde iradesini ve inisiyatifini kullanarak önüne çıkan ve birbirine tamamen zıt olan seçeneklerden seçimler yapar, uygular ve hayatının akışı devam eder.
İnsan fıtratı zıtlıklar içinden tercihler yaparak anlam kazanır. İyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış, aydınlık-karanlık, siyah-beyaz vs. gibi zıtlıklardan yaratılış gayesine uygun olanı seçmeye eğilimlidir. İyiyi, güzeli, doğruyu, aydınlık olanı önceler. Bunlara meyilli olarak yaratılmıştır. Fıtratın bu baskın özelliğine rağmen insan, aceleciliğinden(1) dolayı çoğu zaman sonu pişmanlıklarla dolu yanlış tercihler yapar ve maddi-manevi kayıplara uğrar ve hayatında 'keşke'ler ağır gelir.
Evet insan çok acelecidir. Bu özelliği nedeniyle çoğu zaman isabetli, doğru ve hayırlı olanı tercih edememekte ve fıtrat çizgisinden uzaklara savrulabilmektedir. Bundan dolayı yaşadığı pişmanlıklar, hayatını ‘keşke’lerin doldurmasına sebep olur. İradesini ve inisiyatifini düşünerek, ölçerek, tartarak ve hesabını doğru yaparak kullandığında ise başarılı ve mutlu sonuçlara ulaşır ve ‘iyi ki’ betimlemeleri hayatının baskın özelliği olur ve olumluluklarla dolar. Kişinin hayatında ‘İyi ki’lerin ana unsur olması; her an, anbean, bütün bir zaman şuurlu olmaya, akledip düşünmeye ve ölçülü olup doğru değerlendirmeler yapmaya, bu anlayışı da hayatının baskın özelliği yapmasına bağlıdır.
Hiç şüphe yok ki özelde ve genelde, her zaman ve her yerde, hayatın her alanında Müslümanın bir yol haritası vardır. Hayatının rotası vardır. Kur’an ve Sünnet hükümleri / Vahiy-Risalet esasları yol haritasının baş ölçüleridir. Bu esaslara inanarak tafsilatını öğrenip hayatında tatbik etmek, bunun verdiği huzur ve mutluluğu tattıktan sonra bütün insanlığın huzur ve mutluluktan nasiplenmesi için bu yüce mesajı tebliğ edip paylaşma azim ve gayreti, Hakk’ın rızasını kazanmanın da temel esasıdır. Yapılacak iş kolaydır. Aklederek ve düşünerek bu değerleri özümsemek, sarsılmaz bir iradeyle hayata hakim kılmak ve bu çizgide kararlı olup sebat etmek. İşte o zaman pişmanlıktan uzak olan ve daima kazanan kul olur insan. Hakk’ın kulu olur. Hakk’a ram olur. İşte o zaman huzur bulan mutlu olan ve kazanan bir kul olarak herkes için örnek gösterilen şahsiyet olur.
Bugün bu örnek şahsiyetlere ne kadar çok muhtacız.
Hüseyin AYAZ
(1) İnsan hayra dua eder gibi şerre dua eder. İnsan çok acelecidir. İsra 11