Kahramanmaraş 'tan Pazarören Ilkögretmen Okulundan çok değerli insan ve büyük dava adamı din dersi hocam Ankara İlahiyat mezunu Sayın Fazıl Tiyekli ve kadim dostum K.Maraş Final Okulları Müdürü Sayın İbrahim Göksu ile telefonla konuştum. Sıhhatte olduklarını ve iyi haberlerini aldım. Çok sevindim.
Bu iki kadim dostumdan 2023 Büyük Depremi gerçeğiyle de çok önemli dersler alınıp gereği mutlaka yerine getirilmesi gerekenlere de uĺaştım.
Bu iki dostum bana aynen şunları söylediler: "Bizim dağ yamacında oturduğumuz apartmanlarımızda depremden hiç hasar olmadı. Avuç içi kadar bile sıva düşmedi. Ama gelin görün ki, yapılalı daha 10 yılı geçmeyen ovalık tarım arazilerine yapılan bütün fabrikalar, devlet binaları ve sosyal konutlar yerle bir oldular. Böylece neredeyse şehrin yarısı coğrafyadan silindi. Üzüntümüzden çıldırır hale geldik.
Siz büyük yazarsınız, belki sözünüzü tutarlar, n'olur yazılarınızda bunu yüksek sesle yerine getirin. Depremin büyük yıkımlarını önlemek için başta bizim ilimiz olmak üzere, hiçbir ilde ovalarımız tarım arazilerine, işte yaşadığımız bu son olup bitenlerden sonra asla ve kat'a her çeşitten binalar yapılmasına budan böyle hükümetimiz izin vermesin."
Evet! İki dostumuz gerçekleri bizzat yaşayarak görmüşler ve dile getirmişlerdir.
Aslında bütün tv kanallarında deprem konusunda uzmanlar olan üniversite öğretim üyelerimiz ve ilgili mühendis odası başkanlarımız, "N'olur ovalarımız ve tarım arazilerimiz üzerine binalar yapmayınız" diye başta hükümetimiz olmak üzere herkesi uyarmak için basbas bağırmadılar mı?
Ama gelin görün ki Sayın Cumhurbaşkanımız depremden zarar gören insanlarımızın bir kısmının canlı bir kısmının ölü cesetleri hala göçük altlarında kurtarılmayı beklerken ,şimdiki canlı olup bitenlerden bile dersler alınmaksızın "Yıkılan binaların yerine 4 ay içinde TOKI'ye yenilerini yaptırıp evi yıkılanlara teslim edeceğiz" demesi bence pek iyi olmamıştır.
Bunu şöyle tahlil edebiliriz:
Bir kere işin esasında kendisine büyük değer verdiğimiz ve sevdiğimiz Sayın
Başkanımızın kısa süreli için verdiği çözüm mesajı çok doğru ve haklıdır. Ama en büyük çıkmazı, yeni binaların inşaat alanı olarak eskisi gibi yine yıkılan binaların eskiden tarım arazileri olan arsalarını işaret etmesi olmuş, bu haliyle yeni yıkımlara depremle yeni davetiye çıkarabilmek yönünden de çok yanlış olmuştur.
Eğer Sayın Erdoğan'ın bu söylemleriyle herkes tarafından yanlış yolda olduğu görülüyorsa, onu en etkili olarak büyük ortağı Sayın Başkan BAHÇELI ve küçük ortağı Sayın DESTECI onu uyarabilir. Hatta bu uyarıyı , eğer kendilerinde biraz akıl ve feraset varsa siyasi partiler muhalif parti liderleri de yapabilirler.
Sayın Erdoğan işin doğrusunu söylemesi gerekirse bence süremli gezdiği deprem bölgelerinde şunları söylemesi gerekirdi:
"Aziz milletim, arkadaşlar sizler de benim gibi yaşayarak görüyorsunuz. Yıkılan binaların neredeyse hepsi ovalarımız ve tarım arazileri üzerinde. Demek ki buralara vaktiyle yanlış bina yapma izni verilmiş. Hiç olmazsa biz bugün ayını yanlışlığı sürdürme hatasına düşmeyelim. Artık bundan böyle iktidardan düşmeyi bile göze alarak, ovalarımıza ve tarım tarlalarımıza her çeşitten binayı bugünden itibaren yatırmayacağız. 10 ilimizde yıkılan önceden tarım arazisi olan arsalarına da asıllarına döndürmek için (kolunu kaldırıp işaretle) bakınız buraya tatlı bir kayalık üzerinde tarım yapılamaz boş alanlar var . Evleri yıkılanların evlerini TOKI ye en kısa zamanda yaptırarak buradan vereceğiz. Yıkılan buraların arsaları böylece tarıma yeniden kazandırılacaktır. Ev sahipleri de kayalık güvenli bir zeminde sağlam evlere sahip olacaklarından Japonya’daki gibi 9 şiddetinde deprem olsa bile zararlarından kurtulacaklardır.
Size hitap ettiğim depremin yıktığı bu alandan , oldukça hayırlı yeni bir planlamadan bahsedeceğim: " Tarımsala Dönüşüm Yasası" çıkaracağız. Depremle yıkılma hali çok yüksek binaları deprem yıkmadan biz yıkıp, arsalarını yeniden tarıma biz açacağız. Toprağın korunması önemini daha da artırıyor. Bir zamanlar gelecek dünyanın nüfusu çok çok artacak. Besleme ve gıda ihtiyacı daha da kendisini gösterecek. Toprak ve suyun değeri petrol ve petrol gazlarından daha fazla olacak. Gelecekte ülkelerin liderleri, bundan böyle artık "bir damla kan bir damla petrol" (bunu 1 inci Dünya Harbi yıllarında İngiliz ünlü başbakanı W. Churchill söylemiştir) yerine "bir damla su bir damla kan" ve "bir gram toprak bir gram kan" demeye başlayacaklardır.
Topraklarımızı korumak yönünden ayrıca, yetti artık bu böyle yürümez yabancılara toprak ve ev satışlarını da yasaklayacağız. Kanada bunları Kasım 2022' de bütünüyle yasakladı. Bizim ondan nemiz eksik?
Aziz milletime bu meydandan bir müjde daha vereyim, şehirlerimizin de birer İngiliz şehirlerine bürünmekten kurtaracağız. Bütün işyerlerinde Türkçe karşılıkları ola ola dilimizden olmayan kelimeler var. Bu kabul edilemez. 1920’ lerde İstiklal Harbimizi, Türkiye böylece içten kendi elimizle İngilizleştirilsin diye mi verdik? Yasa çıkarıp bütün yabancı isimleri bir ay içinde temizleyeceğiz. Alnına “en medeni ülke “yaftası yapıştırılan Fransa böyle bir yasasını Ocak 2022' de çıkardı. Biz niye çıkarmayalım; bizim ondan nemiz eksik?"
Seçimler yakın, Sayın Erdoğan kendisinden gelebilecek bu vaatlerini samimi olarak yerine getirmede bana iyice güven versin, başkanlık oy sandığında oyumu ona vereceğim. Ben vermekle kalmayıp, çevremdeki binlerce kişiyi de ona oy vermeye ikna edeceğim.
Bugünlük dersimiz bu kadar; üçüncü dersimde buluşmak üzere iyi günler dilerim.