Türkiyemizde işe alımların "referansla (adamla) yapıldığı, eğitime ve yeteneğe önem verilmediği" iddialarına katılmıyorum.
Her konuda olduğu gibi bu konuda da istisnai hatalar vardır ve her zaman da olmuştur. Ancak, bunları "normal" kabul etmesek de hayatın "çaresiz" bir gerçeği olarak kabullenmek zorundayız.
Zira "Asr-ı saadet" döneminde yaşamıyoruz. Maalesef çağımız insanının "iman ve vicdan" kalitesi budur. Bu nedenle kendimizi hayatın bu gerçeklerine göre hazırlamak zorundayız.
Hayat değirmeninde öğütülen buğdaylar arasında bile, az da olsa "sap, saman, çer-çöp" karışımı da vardır. Ancak bunlar yüzünden buğday çuvalı çöpe atılmıyor. Araya bunlar da katılıyor.
Tarihten günümüze "referans /torpil" ne zaman ve nerede yoktur ki? Geçelim bunları!
Bu şikayetler, yeteneği yetersiz olan yeteneksizlerin ağzıdır. Bunlar, kendilerini "teselli" için acziyetlerine bahane uyduranlardır. "Güneş balçıkla sıvanamaz" denilmiştir. Yetenek de torpil ile yenilmez, ancak denk rekabet durumlarında torpil, tercih yetkisi olur.
Bu hayat gerçeğini kabul ederek buna göre hazırlanmalıyız.
Bunun için eğitim sürecinde bilgimiz yanında yeteneğimizi de geliştirmek ve kendimizi göstermek zorundayız.
"Evden-okula, okuldan-eve" gidip gelerek eğitim sürecini bitiren; böylece çekirdekten "çekingen" yetişen; yeteneği ile kendisini kimseye tanıtmayan bir öğrenciyi, mezun olduktan sonra da kimse tanımaz. Şu bir hayat kanunudur :
"Kendini göstermeyeni kimse görmez".
Eğitim, "diploma almak" demek değildir. Yetenek kazanmadan bir okuldan mezun olmak, hayatı kazanmak için yetmez.
Bu bağlamda, "memleketimizin her ilinde bir üniversite açılmasını" tenkit eden ukalalığı da kınıyorum. "Mezunlara iş olmadıktan sonra, üniversite ne işe yarayacak" diyorlar.
Her şeyden önce üniversite eğitimi iş bulmak için değil, düşünce ve yetenek olarak kendimizi geliştirmek için gereklidir.
Üniversite ise, mezunlarına bu imkanı kazandıran bir eğitim kurumudur. Bu kurumda eğitim sürecini "gençlik sorumsuzluğu" ile geçirip sonunda eline kağıttan bir diploma alarak devlet kapısına iş için, ekmek adına gelenler, ekmeğini değil havasını alırlar.
Zira o kapıda elinde diploması ile ondan daha yetenekli olan binlercesi bulunacaktır.
Bu bakımdan hayat yolunda eğitim adına yürümek yetmez; çünkü herkes yürüyor, koşmak gerekir. Daha da ilerisi bir derece kazanmak isteyen, rakiplerini geçmek zorundadır !