Yüce Allah'ın varlığına iman ve inkar bakımından insanlar, İslami değerlendirmede üç (3) grupta toplanmıştır :
1- İNANANLAR: İslami değerlendirmede her işin başı imana bağlı olduğu için bu gruba giren insanlara Yüce Allah Kur'an-ı Keriminde, "müminun" (inananlar), imanın gereği olarak Allah'ın emir ve yasaklarına kayıtsız ve şartsız teslim oldukları için "müslimun /müslümanlar" adını vermiştir.
2- İNKAR EDENLER: Akıllarını kullanarak Yüce Allah'ın varlığını anlayıp kabul etmek için kainatta (evrende) ibretli sayısız deliller varken bunların üzerini örtüp inkar edenlere de "örtenler" anlamında KAFİRUN (örtüp inkar edenler) deniştir.
3- MÜNAFIKLAR: Gerçekte inanmadıkları halde görünüşte inanmış gibi davrananlardır..
Bunlar içlerindeki gerçek "duygu ve düşüncelerini" bir takım maddi ve manevi çıkar hesapları ve düşüncelerinden dolayı gizleyenler; "inananlar ve inkar edenler arasında gidip gelen" (Nisa, 143) gruplardır.
Bu grupta yer alan münafıkların gerçek tarafları "inkar" olduğu için müslümanlara yaklaşımları asla ve hiçbir zaman "içten ve samimi" (Bakara, 14) değildir.
Bu nedenlerle hayat rehberimiz olan Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'in (Bakara, 2) birçok yerinde ve pekçok ayetlerinde bunlara karşı müslümanlar uyarılmıştır. Hatta Kur'an-ı Kerim'in "sure" (bölüm) adı verilen 114 suresinden birine bunların adı (Münafikun / Münafıklar) verilerek bu surede bunlar çeşitli yönleriyle tanıtılmıştır.
Peygamber efendimiz de hadis-i şeriflerinde bu münafıkların "ayırıcı özellikleri" demek olan çeşit çesit alametlerinden bahsederek bunları tanıtmaya çalışmıştır.
İşte böylesi hadis-i şeriflerinden birinde bu tehlikeli grubu tanımada bize alamet ve işaret olarak çok net ve çok kısa "üç (3) özelliklerini şöyle belirtmiştir :
1- Konuştuğu zaman yalan söyler.
2- Söz verirse sözünden döner.
3- Emanet edilirse (güvenilirse) ihanet eder" (Buhari, 33, Müslim, 59) buyurmuştur.
Hadis-i şerifte münafıkları tanımlayan bu özelliklerin, insanların içlerinde gizli olanı dışa yansıtan "sözlerine, tutum ve davranışlarına" bağlı olduğunun belirtilmesi ayrıca dikkatimizi çekmelidir.
Bir hastalığın teşhisinde hastanın kan tahlili yapılırken, hastalığının tespit ve teşhisi için, hastalık belirtisi (alameti) olan bulgu ve mikropların bütün vücudunu sarmış olması nasıl şart değilse; bir insanın "münafık" olduğunu anlamak için de bu üç özelliğin bütün "konuşmalarında, tavır ve davranışlarında" görülmesi şart değildir. Bunlardan kişiliğini etkileyen (hasta eden) miktarda bulunması yeterlidir.
Bu teşhise göre bir insanın konuşmalarında yalan, vaatlerinde döneklik bulunuyorsa, bu insana güvenmek, hele de bütün varlığımız adına devletimizi emanet etmek doğru değildir.
Bu anlamda bizim adımıza devletimizi yöneten başkanı ve kanunlarımızı yapacak olan vekilleri seçerken bu ölçülere itibar etmeden, irademizi böyle hastalıklı olanlara "emanet edersek", hiç şüphemiz olmasın böyle olanlar "İHANET" edecektir. Öyle lise tercihimizi ona göre yapmalıyız !
UNUTMAYALIM, bu tercih için kullanacağımız mühürde yazılı olan "EVET", yanlışlık yaparsak evimize "ET" değil, "DERT" getirecektir.
Atalarımız, "Kendi düşen ağlamaz" demişlerdir. Düştükten sonra ağlarsak göz yaşımızı silen olmayacaktır.
Tedbir bizden, takdir Yüce Allah'tandır.
09.05 2023
Kemal CENGİZ
Emekli Müftü