“slm, nhbr, tşk, aeo”

Nedir bunlar?

Anlayan beri gelsin.

Hz. Adem’den beri süre gelen iletişim aracı dildir. Dil, toplulukların birbirleri ile kaynaşmasını, belirli değerler etrafında birleşmesini sağlayan bir unsur, insana Allah tarafından bahşedilmiş bir yetenek, insanların kültürünü geliştiren ve şekillendiren iletişim aracıdır.

Dil, birlikte yaşayan insanların toplum olabilmesi için sistematik bir şekilde birlikte hareket edebilmelerini sağlar.

Toplumların temelinde ortaklık en belirleyici tarzdır. Toplumdaki ortak hareket ve davranışların, dil aracılığı ile pekiştirildiği,  duygu ve düşüncenin yayılmasında en etkili unsur olduğu bilinen bir gerçekliktir.

Toplumların inanç,  tarih, kültür, gelenek gibi temel taşları, dil vasıtası ile yaygınlaşır ve hayat bulur. Dilin en belirgin işlevi kültür taşıyıcılığına aracılık yapmasıdır.

Dolayısı ile dil, toplumun birbirleri ile iletişim kurmalarını sağlayan ortak bir aracıdır.

Dildeki her türlü değişim toplumu etkilemektedir. Dil birlikteliğini korumak toplumlar için vazgeçilmez hayat prensibidir. Dildeki zayıflama insanların birbirlerini anlayamamasına, aralarındaki iletişimlerinin kopmasına sonuçta da toplumların çökmesine sebep olur.

Maalesef günümüz Türkiye’sinde dede ile torun, okumuşla vatandaş dildeki yüzünden birbirini anlayamaz hale gelmiştir. Bu manzara üzüntü verici bir durum…

Dildeki yozlaşmaya son yıllarda herkesin şikayet ettiği ve sosyal medya dili diye uydurulan “slm, nhbr, tşk, aeo” gibi hiçbir anlamı olmayan sadece hızlı hareket etmek bahanesi ile uydurulan kelimelerden dil türetilme çabaları öne çıkmaktadır.

Konuşma alanında kendine yer bulamayan, ancak yazı dilinde yer edinmiş,  harflerle üretilmiş acayip bir anlaşma şekli türetilmiştir. Şimdiye kadar dil hiç bu kadar yozlaşmamıştı. Zamanla dili arındırma düşüncesiyle toplumda kullanılan bazı kelimelerin yerine kelimeler türetilmisti. Ama bu kadar sorumsuzluk örnekleri hiç görülmemişti. Dünyada dilleri yok ederek tek tip insan üretme çabaları sonucu, dil yerine emoji diye adlandırılan çeşitli resimlerle insanları konuşturma ve anlaştırma çabaları öne çıkmaktadır. Bu uluslar arası emperyal güçlerin dünya insanı adı altında insanları tek tipleştirici çalışmalarının başında gelen bir projedir.

Dil sadece konuşma ve anlaşma aracı değil, kültür aktarımında, bilinç uyandırmada bir vasıtadır.

İLAHİ MESAJ TOPLUMUN DİLİ İLE GELMİŞTİR.

İlahi mesaj da toplumlara dil vasıtası ile ulaşmıştır. Allah uyarıcı olarak gönderdiği peygamberlerine ulaştırdığı ilahi mesajı içerisinde yaşadıkları toplumun dili ile göndermiştir. Peygamberleri de yaşadıkları toplumun içerisinden seçmiştir ki, mesaj o toplumun dili ile aktarılsın.

"Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah’ın emirlerini) iyice açıklasın." İbrahim /4 

İlahi mesajın son kitabı olan Kur’an’ın bizzat indirildiği toplumun diliyle gönderildiğini görmekteyiz.

Şayet biz onu yabancı dilde okunan bir kitap olarak indirseydik mutlaka şöyle diyeceklerdi: "Âyetlerinin açık seçik anlaşılır olması gerekmez miydi? Bir Arab'a yabancı dilden bir kitap, öyle mi!" Fussilet/44

"Anlayabilesiniz diye biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik."  Yusuf/2

Bu ayetler gösteriyor ki her toplumun dili, Allah’ın mesajını anlayarak hidayete ulaşmak için, hem de sosyal hayatta anlaşabilmek için önemlidir.

Düşünün Arap toplumuna başka bir dil ile mesaj iletilseydi, insanlar ne kadar anlar ve ilgi gösterirlerdi.

ETNİK DİL SAFSATASI

Etnik dil ayırımcılığa tabi tutulamaz.

Bir toplumun etnik kökeninden ve dilinden rahatsız olmamak gerekir. Yaratıcının insanların iyi anlaşmaları için farklı yarattığı insanların dilleri tu kaka edilmemelidir. Her toplumun diline saygı göstermek zorunluluktur. Farklı diller insanların ilişkilerini bozan, ayırımcılık değil, çeşitlilik kazandıran iletişim aracıdır. Diller arasında üstünlük yoktur.

Ülkemizde de maalesef uzun yıllar Kürt dili jakoben ve statükocu yönetimler tarafından yasaklanmıştır. Annesi ile Türkçe konuşup anlaşamayan çocuklar var olduğu bilinen bir durumdur. Askerden çocuğunun gönderdiği mektubu Türkçe okuma yazma bilmediği için okuyamayan, okuyacak birisini bulmak için koynunda saklayan, anaların var olduğunu ben biliyorum. Günümüzde bu ayıba son verilmiş Kürt dili korkusuzca konuşulur hale gelmiştir. Hatta üniversitelerde Kürtçe öğrenim yapılmaya başlanmıştır. Bu sevindirici bir durumdur.

EMPERYAL DİLLERİN SÖMÜRÜYE KATKISI!

Bir de egemen güçlerin dünya hakimiyetlerini daha hızlı gerçekleştirmek için kendi dillerini zorla dikte etmelerini burada zikretmeden geçmeyelim.  Afrika’ya ve Orta Asya’ya yaptığım seyahatlerde karşılaştığım manzaradan bahsedeyim. Afrika uzun yıllar batılı devletlerin, orta Asya ise Sovyetlerin sömürüsü altında kaldığı için bu işgalciler özellikle yerli toplumların dillerine müdahale etmiş, Orta Asya’da Rusça, Afrika’da da İngilizce, Fransızca, İspanyolca konuşmayı mecburi kılmış, hatta yerli halkı daha hızlı dil değişimine uğratmak için resmi yazışmalar işgalcilerin dilleri ile yapılmıştır.

Orta Asya ve Afrika'da niye bunlar Kazakça, Kırgızca, Özbekçe, Tacikçe,  swahili, Afrikaanca, Ndebele, Sotho, Tsonga, Venda, Zuluca konuşmuyorlar diye sorduğumu hatırlıyorum. Aldığım cevap okullarda yerel dillerle değil, işgalcilerin dilleri ile eğitim yapıldığı için kendi dillerini konuşamıyorlar.

Hatta dilin getirdiği kültürel erozyon toplumun kahır ekseriyetinde aşağılık kompleksine sebep olduğu için, vatandaş ta kendi dillerinden önce işgalcilerin dillerini çocuklarına öğretiyorlar, diye söylenmişti. Dolayısı ile bugün bile Afrika’da batı dillerinin, Orta Asya’da Rusçanın her alanda egemen olduğunu görmekteyiz.

DIL TOPLUMLARIN SES DÜNYASIDIR!

Tarihe baktığınız zaman dilsiz yaşamış millet, ırk, topluluk olmadığını görürsünüz. Dünya sahnesinde var olabilmenin ve özgürce yaşayabilmenin, farklı bir toplum olmanın yolu özgün bir dile sahip olmaktan geçer. Dil, toplumların diğer topluluklardan farklı konuşmalarıdır. Her topluluk inançlarını, kültürlerini, değerlerini, duygularını, düşüncelerini, sahip olduğu dile göre seslendirir.

Dil toplumların ses dünyasıdır. Taleplerini, duygularını sahibi olduğu sesle iletir.

Dil ile değerler arasında bulunan güçlü bir bağ vardır, bu bağ toplumların özgürlük sembolüdür.

Aynı zamanda kişileri de birbirine bağlayan, iletişimlerini sağlayan bir araçtır.

Dil insanların kendilerini ifade etmede kaynaştırıcı bir role sahiptir. Toplumların ürettiği her türlü değer kendi dili ile ortaya konmalıdır.

SONUÇ!

Her toplumun dili yaratıcının o topluma verdiği var oluş müjdesidir.

Dillerin birbirlerine karşı bir üstünlükleri yoktur ve olamaz.

Her ulus kendi dilini kullanma özgürlüğüne sahiptir.

Devletlerin ve toplumların kendi dillerini koruma ve yaşatma zorunluluğu vardır.

Çünkü dil var oluş simgesidir.

Değerlerin, kültürün yeni nesillere aktarılmasında toplumların kullandıkları dilin önemi oldukça büyüktür.

Toplumların emperyalist sömürgecilerin dillerinin yaygınlaşmasına destek vermemesi bir zorunluluktur.

Konuşulan tüm dillerin yaşaması ve dile düşmanlık yapılmaması ilke olarak benimsenmelidir.

Kendi dilini yaşatmak için çırpınan tüm gönüllerin çabası kutlu olsun.

Ulusları yok etmek, kimliksizleştirmek için emperyal güçlerin bizlere dikte ettirmeye çalıştığı dillerine ve emojilerine karşı duruş sergilemeyi unutmayalım.

Dil özgürlüğün anahtarıdır.

İyi korunmalıdır.