Buralar Görevini Yaptı
MAKALE
Paylaş
19.12.2024 16:27
1.642 okunma
Vahap Yaman

Şimdi Sıra SİZDE!

Kazakistan Asya kıtasının ortasında yer alan, Türkiye’nin dört katı büyüklüğünde, nüfusu bugün yirmi milyon civarında. Dünya coğrafyasında orta Asya diye bilinen, Türklere ana yurtluk yapmış geniş bir toprak parçasına sahip bir ülke. Ülkede başta Kazaklar olmak üzere Uygur, Kırgız, Tacik, Özbek, Tatar, Moğol, Ahıska Türkleri, Ruslar ve Almanlar yaşamaktadır. Ülke nüfusunun şu an %70’ini Kazaklar oluşturmakta, Ruslar daha ziyade Kazakistan’ın kuzey bölgelerinde daha yoğun olarak yaşamaktadırlar. SSCB’ den ayrıldıktan sonra Nazarbayev yönetiminin, Rus nüfusunun hem sayısal hem de yıllardır süren askeri, siyasal, bürokratik egemenliğini dengeleme çalışmaları yapmış ve bunda da başarılı sonuçlar almıştır. Ancak hâlâ polis devleti görüntüsü devam etmektedir.

Ata Yurduna Gidiş

Kazakistan uzun süredir davet aldığım yerlerden biriydi. Almaata’da yıllardır çalışma yapan Hayreddin Hoca 1980’de İstanbul’da tanıştığım, çeşitli vesilelerle dini ve fikri meseleleri müzakere ettiğim ailesi yıllar önce Kazakistan’dan Türkiye’ye göç etmiş bir öğrencimdi. 1991 Kazakistan’ın bağımsızlığına kavuştuktan sonra ata yurduna gidip dini ve kültürel çalışmalar yapmak istediğini belirttiği kişilerden birisiydim. Ailesi ve çocukları ile Kazakistan’a hicret etti. Uzun süredir ailesiyle birlikte o zamanki başkent Almaata’da kazak kardeşlerine İslam’ı anlattığını biliyorum. Kazakistan’da yetiştirdiği talebeleri üniversite ve master programları için Türkiye’ye gönderdiklerini biliyordum.           

                                                                    Almaata’da Bayram Namaz

Hayrettin hoca ile karşılaşmamız Kazakistan’daki çalışmalarımın işaret fişeği gibiydi. Hoca ile beraber Almaata merkez camiinde bayram namazı kılacaktık. Merkez camii başkentte bulunan beş altı camiden  biri idi. Fazla cami yoktu. Merkez camiine bayram namazı için yola çıktığımız zaman cadde ve sokaklarda, namaz seccadelerini koltuklarının altına almış Müslümanları kadın, erkek, çoluk çocuk camiye giderken görünce kendimi, çocuklarımla beraber Sultanahmet’e, Fatih’e, Süleymaniye’ye bayram namazına gider gibi hissettim. Caminin içi, dışı, avlusu, yollar, kaldırımlar saf tutmuş Rabb’lerine niyaz eden Müslümanlarla doluydu. Yıllar önce buralara hicret etmiş insanların çalışmalarının karşılığını görüyorduk. Türkiye’de öğrendikleri ilmi ve İslami anlayış ve yaşayış şekillerini ata yurdundaki kardeşlerine aktarmak için yola çıkıp, hicret kervanına katılan insanların yaktığı çıraların ışıkları güneşin doğuşundan önce Almaata semalarını aydınlatıyordu adeta. Yetmiş yıllık komünizm döneminde hafızaları silinmiş, kimliksizleştirilmiş ve kişilik zaafına uğratılmış, sadece adları Müslüman kalmış insanlara ayetler adeta yeniden nazil oluyor, insanlar bu ayetleri öğrenmeye, kavramaya ve yaşamaya çalışıyordu. İnsanlar yeniden Müslümanlaşıyordu. Almaata merkez camiindeki coşkuyu görmenin ve yaşamanın tadını uzun yıllar unutacağımı sanmıyorum.

Bayramlar Her Yerde Bayram Gibi Geçiyor

Orta yaşa ulaşmış Kazaklarda, İslam’ın pek fazla anlam ifade etmediğini, Müslümanlıktan haberdar olmadıklarına şahit olduk. Yaşlı insanların ise çocukluklarında öğrendikleri ve komünizm döneminde gizli, saklı yerine getirebildikleri günlük ibadetlerini (Burada Türkistan şehrinde görüştüğümüz bir Kazak Müslüman kardeşimizden bir hatırayı aktarayım. Ramazan ayı gelince oruçlarımızı tutabilelim diye karşımızda duran dağı göstererek babam bizi çoluk çocuk hepimizi bu dağa çıkartırdı ve kırk derece sıcaklıkta oruçlarını gizli saklı tutardık dedi.) eksik gedik yaptıklarını, genç nesillerde ise Türkiye’den ve dünyanın dört bir tarafından gelen İslam tebliğcilerinin çalışmaları sonunda İslam’ı öğrenme, kavrama, yaşamanın yaygınlaştığını gördük. Gördüğümüz bu çalışmalar bizim Kazakistan’da ikinci bayramımızdı.

Bayram her yerde bayramdı. Okullarda ve medreselerdeki genç yavrularla beraber olmuştuk. Türkiye’den geldiğimiz duyan kimileri elimizi öpüyor, kimileri kemiklerimizi kırarcasına sımsıkı kucaklıyorlardı. Onlarda adeta babasına sarılmak, bizlerde kendi yavrularını koklamanın doğallığı oluşmuştu. Kendi çocuklarımı öpüp kokluyordum adeta. “Ancak inananlar kardeştir” ayetinin manası herhalde bu olmalıydı. Onların ve bizim tattığımız zevki tarif etmek imkânsızdı. Ancak o anı yaşamak gerekir.

Buralar Görevini Yaptı, Şimdi Sıra Sizde!

Kazakistan’da yaptığımız ziyaretlerde bizleri göreve davet eden pek çok sürpriz tekliflerle karşılaşıyorduk. Işığa, aydınlığa ve kurtuluşa kavuşmak isteyen bu insanların talepleri içerisinde beni hayli etkileyen Kazak birisinin ifadesi etkileyici idi. 751 tarihindeki Talas savaşını hatırlatarak; Buralar görevini yaptı. Şimdi sıra sizde! demesiydi. Bu sözlerle bizleri görev yapmaya davet ediyordu. Demek istiyordu ki; buradaki sizin de atalarınız olan insanlar Talas’a kadar gelen Müslüman Arapların teklif ettikleri yeni dini kabul ettiler, Müslümanlaştılar, sonraları atalarımız ata yurttan çıkarak batıya hareket ettiler ana yurda ulaştılar, sizlerin Müslüman olmanızı sağladılar.

Yani atalarımız nasıl ki görevlerini yaparak sizin Müslüman olmanıza katkıda bulunmuşlarsa, sizler de ata yurduna gelin, buraların Müslümanlaşmasında üzerinize düşeni yapın. Misyonerler çok çalışıyor, iş işten geçmeden buraları Müslümanlaştırın, talimatını veriyordu.

Şimdi ben aldığım bu görev emrini hem kendime hem de sizlere aktarıyorum. Hicret ve tebliğ kültürünü hayatımızın parçaları olmaktan çıkarmayalım.   

                                                          Ayetler Yeni İnzal Oluyor

Ancak oralara din yeni iniyor. 1400 sene önce cahili Arap toplumunun davranış ve yaşayış şekilleri buralarda mevcut. Karşımızda hafızası silinmiş, kimlik ve kişilik erozyonuna uğratılmış, yetmiş yıl tüm dünyaya gözleri kapatılmış bir halk var. Arkadaşların buradaki çalışmalarda karşılaştıkları zorlukları görünce, Kur’an’da anlatılan peygamberlerin çalışmalarını, siyer kitaplarında aktarılan Hz. Peygamber’in mücadelesini daha iyi kavrıyorsunuz. Mücadelesi ve tebliğindeki kuşatıcı ve kucaklayıcı kuralları ve kimseyi dışlamadan Allah’ın dinine yaptığı çağrının kıymetini daha iyi anlıyorsunuz. Dini yaymadaki karşılaştıkları zorluklara karşı verdikleri mücadeleleri daha iyi kavrıyorsunuz. Dolayısı ile İslam’ın tedriciliğini ve toplumu yirmi üç senede sindire sindire eğiterek değiştirdiğini ve mükemmel bir hayat tarzını inşa etmesindeki kurallar dikkate alınarak bu bölgelerde çalışmalar yapılmalıdır.

Kur’an ayetlerinin hiçbirinin nesh edilemeyeceğini, nesh tartışmalarının nasıl anlamsız olduğunu, bu tartışmalardan mutlaka uzak durulması gerektiğini buraları gezip gördüğünüzde anlıyorsunuz. İslamlaşmış toplumlarda tedrici olarak indirilen ayetler toplumun ayetlere gösterdiği uyum dikkate alınarak nesh edilmiştir. Ancak yeni İslam olacak insan ve toplumlarda nesh edilen ayetlerden başlayarak İslam’ı anlatmak gerekir.  Orta Asya’da insanlar kendilerini Müslüman  görüyor. Bildikleri sadece kendilerine Müslüman denilmesi, adlarının Müslüman oluşu o kadar. Bazı yasaklar ve haramlar bilmeden, farkında olunmadan sevinç işareti olarak yapıldığını dinliyorsunuz.

İslam’ın toplumsal olarak yaşandığı, kurumsallaştığı ülkelerde oturup, dünyanın her tarafını kendi bulunduğu yer gibi düşünen ve dolayısı ile nesh tartışmalarını açanlar, buraları dikkate alarak Kur’an ayetlerinin periyodik bir şekilde, sıfırdan yepyeni bir hayat tarzı önererek toplumları nasıl değiştirdiğini dikkate almak zorundadırlar. Dolayısıyla bölgedeki tebliğciler burada ayetlerin nüzulündeki tedriciliği asla unutmamalıdırlar. Kademe kademe inen her ayetin bir kademesinin dünyanın bir bölgesinde illaki uygulanma alanı bulacağı gerçeğini görmelidirler. İçki ayetinin nasıl kademeli indirildiğini, hanımların örtünme emrinin nasıl Medine dönemine kadar bekletildiğini ve Medine’de uygulamaya sokulduğunu hiç akıldan çıkarmamalıdırlar.

Buna karşılık Mekke dönemi ayetlerinin inanç ve itikat değiştirici özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır. Mekke döneminde öncelikli hedefin Allah’tan başka kimseye kulluk edilmemesi gerektiğine vurgu yapılırken, toplumların eski ilah anlayışlarının yıkılması esasına dayandığını görmekteyiz. Eski inançlarını terk etmeyen veya edemeyen topluluklarda yeni bir hayat tarzı inşa etmek hayli zordur.

İnsanı ve toplumu değiştirip, dönüştürmenin kuralları kitabımızda belirlenmiştir. Onun önerdiği modelde çalışılmalıdır. Öncelikle insanlara imanın zevki tattırılmalı, iman inşa edilmeli, İslam’ın yeni bir hayat tarzı öneren ilahi bir model olduğu hafızalara güzel bir örneklikle kazınmalıdır. Kalpleri dönüşüme hazır olan ve İslam’a yeni yeni ısınan bu insanların önüne, öncelikli olarak yasakçı kurallar konulmamalıdır.

Kur’an’da belirtilen uyarıcılar ve peygamberlerin içerisinde yaşadıkları kendi toplumlarından seçildiği dikkate alınarak; yerli halktan tebliğciler yetiştirilmelidir. Yerli insan kazanımına ağırlık ve öncelik verilmelidir. Topluma örnek ve önderlik edecek yerli unsurların oluşması temel alınmalıdır. Bölgelerinde Müslümanlaşan önder kişilikli insanların dinde derinleşmelerini sağlamak üzere dini eğitim ve öğretimin daha iyi yapıldığı Türkiye gibi bölgelere getirilmesi önem taşımaktadır.

Ata yurdumuz bizleri bekliyor. Bizlerden kendilerinin bizlere yaptıklarını yapmamızı bekliyorlar. Kendilerinin Müslümanlaştırılmasını istiyorlar. Bilgimizle tebliğe, bedenimizle hicrete çağırıyorlar. Bilgilerimiz kendimizde, hicret anlayışımız Kur’an’da ve siyer kitaplarında kalmasın. Oturan değil, koşan ve çalışan hedefe varır. Hesabın verileceği gün, hesap sorucu olarak kendimizin yeteceği bilgisini alan bizlere: görev alanları bizleri bekliyor.

Ya koşalım ya da koşanları destekleyelim.

Ya ses verelim. Sesimize koşsunlar. Ya da ses verenlerin sesine kulak verelim. Yanlarına koşalım.

Haydi! Parayla, bilgiyle, gayretle, hicretle görev sahasına dönmeye, ensar olmaya! 

Vahap Yaman

vahap3442@gmail.com

 

Yorum Ekle
Adınız :
Başlık :
Yorumunuz :

Dikkat! Suç teşkiledecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

sanalbasin.com üyesidir

ANA HABER GAZETE
www.anahaberyorum.com
İşin Doğrusu Burada...
İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ
BAĞLANTILAR
KISAYOLLAR
anahaberyorum@hotmail.com
0312 230 56 17
0312 230 56 18
Strazburg Caddesi No:44/10 Sıhhiye/Çankaya/ANKARA
Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı
Anadolu Ay Yayınları
Ayizi Dergisi
Aliya İzzetbegoviç'i
Tanıma ve Tanıtma Etkinlikleri
Ana Sayfa
Yazarlarımız
İletişim
Künye
Web TV
Fotoğraf Galerisi
© 2022    www.anahaberyorum.com          Tasarım ve Programlama: Dr.Murat Kaya