Belli dönemlere tartışma konusu olan ve 31 Mart mahalli seçimler sonrası tekrar gündeme gelen bu sorun nihai anlamda çözüm bekliyor. Bu yazımızda bu konuyu ele alarak çözüm önerileri sunmaya çalışacağız.
Bilindiği üzere 2008 yılında sosyal güvenlik alanında sigorta hak ve yükümlülüklerinin eşitlendiği mali açıdan sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi yanında nüfusun tamamını sağlık şemsiyesi altına alacak çok önemli bir reform gerçekleştirildi. 5510 sayılı reform yasası ile getirilen yasal düzenleme yanında bugüne kadar çok sayıda idari düzenlemeler yapıldı.
Ancak bugün geldiğimiz noktada 2023 yılı sonu itibariyle 1.497 milyar TL prim gelirleri varken 1.961 milyar TL Emekli aylığı ve sağlık ödemeleri mevcut. Mevcut durumda topladığımız tüm prim gelirleri emekli aylıkları ve sağlık harcamalarını karşılamıyor.
Yine sosyal güvenlik sistemimiz açısından,aktif/ pasif oranı dediğimiz oranın değerlendirilmesi son derece önemli. Gelişmiş ve sosyal güvenlik sistemi oturmuş ülkelerde bu oran 3 ve 4 arasında aktif çalışanın 1 pasif’e bakmak zorunda olduğu bir sistem olarak karşımıza çıkarken ülkemizde bu oran 2023 Aralık ayı sonu itibariyle 1.66 olarak gerçekleşmiştir.Bu oran sistemin sürdürülebilirliği açısından çok düşük bir orandır.
Vergi Ve SGK Primleri Arasında Çok Önemli Farklar Var.
Anayasa 73.maddesine göre; Herkes,kamu giderlerini karşılamak üzere,mali gücüne göre,vergi ödemekle yükümlüdür.
Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.
Vergi,resim,harç ve benzeri mali yükümlülükler,kanunla konulur,değiştirilir veya kaldırılır.
Anayasanın 73.maddesindeki bu düzenlemeden çıkarabileceğimiz temel ilkeler: Genellik ve eşitlik ilkesi,mali güce göre vergileme ilkesi ve de yasallık ilkesidir.
Vergi ile sosyal güvenlik primleri arasındaki en önemli fark yukarıda ifade edildiği gibi vergi yasal bir zorunluluk ve devletin cebri gücüne dayanarak tek taraflı aldığı bir kamu geliridir.Ve karşılığı yoktur.Sosyal güvenlik primleri ise sosyal devlet ilkesinin gereği olarak kişilerden alınan ve daha sonra kendilerine ödenen bir gelir çeşididir. Dolayısıyla toplanan primlerin belki de daha fazla bir şekilde geri ödenecek olması üzerinde daha dikkatli olmamız gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Vergi ödeme gücü olandan alınan, kamu hizmetlerinin finansmanı için kullanılan bir gelir kaynağıdır. Vergi ile finanse edilen kamu hizmetlerinden faydalanmada ise; mutlaka vergi ödemiş olma şartı yoktur. Vergi ödemeyenler de kamu hizmetlerinden faydalanabilir. Hâlbuki sosyal sigortalarda, ödenen primle sağlanan fayda arasındaki ilişki zayıf olmakla birlikte, sağlanan hizmetlerden faydalanmak için mutlaka prim ödemiş olmak gerekir. Prim, hangi amaçla tahsil edilmişse, yalnızca o amaçla kullanılır. Sosyal güvenlik primleri, sosyal güvenliğin finansmanı dışında kullanılamaz.
Bu anlamda çok ciddi boyutlara ulaşan ve sosyal güvenlik açıklarını her geçen gün önemli ölçüde artıran belediye prim borçları çözülmesi gereken önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Belediye Borçları Tasfiye Edilmelidir
Bugün geldiğimiz noktada özellikle siyasi gerçeklerle verilen tavizler nedeniyle birçok belediye açısından belediye borçları ödenemez duruma gelmiştir. Belediye çalışanlarına emekli olduklarında ödenecek emekleri maaşları karşılığı alınması gereken primler alınmamış ve alınmamaya da devam edilmektedir. Bugün itibariyle alınmayan devasa borç tutarları birikmiş ve her geçen gün bu borç miktarı artmaya devam etmektedir. Sorunun nihai çözümü çok büyük önem arz etmektedir. Konuyla ilgili Sayıştay tarafından yapılan her yıl yapılan denetimlerde son denetimlerde 2 “ Söz konusu tutarın giderek artıyor olması nedeniyle Kurumun mali açıdan sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi tesis etmeye yönelik temel amacını sekteye uğratacak boyutlara gelmiştir” notu düşülmektedir.
Bu konuda bugün soruna müdahale edilmemesi durumunda çok yakın gelecekte çok daha büyük sorunlarla karşılaşmamız kaçınılmaz görülmektedir.
Sorunun Nihai Çözümü
Bu sorunun nihai çözümü aşağıda açıklandığı gibi olabilir.
·Belediyelerin birikmiş borçlarının belirli bir oranda İller Bankası paylarından kesilmesi;
Belediyelerin İller Bankasından her ay aldıkları istihkak tutarının %20’si veya %30’unu geçmemek üzere kaynaktan kesilerek ödenmesi.
·Yeni borç birikiminin önüne geçilebilmesi için cari ay sigorta primlerinin İller Bankası paylarından kesileceğine ilişkin yasal düzenleme yapılması;
Genel bütçe vergi gelirlerinden belediyelere aktarılan tutardan her ay öncelikle cari ay primlerinin kaynakta kesintisinin sağlanarak borç birikiminin engellenmesi sağlanabilecektir.
·Belediyelerin İller Bankası’ndan alınacak kredi ile borçlarının ödenmesi;
Belediyelerin Kurumumuza olan borçlarının peşin olarak defaten ödenmesi halinde söz konusu borçlara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammının %50’si veya tamamı terkin edilebilir.
·Belediyelere ait gayrimenkullerin açık ihale yöntemi ile satılarak bir taraftan birikmiş prim borçları ödenirken diğer taraftan söz konusu gayrimenkullerin imar planlarına uygun kullanımı sağlanarak ekonomiye kazandırılabilir..
Sayıştay Raporlarına Göre En Fazla Borcu Olan Belediyeler:
Sayıştay raporlarındaki verilere göre SGK’ya borcu en yüksek olan belediye 670 milyon 252 bin TL ile Bursa Büyükşehir Belediyesi oldu. İkinci sırada 503 milyon lira ile Adana Büyükşehir Belediyesi, üçüncü sırada 171 milyon lira ile Sakarya Büyükşehir Belediyesi, dördüncü sırada 161 milyon lira ile Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve beşinci sırada ise 137 milyon lira ile Ordu Büyükşehir Belediyesi yer alıyor.