Herkesin hayalleri, umutları ve beklentileri vardır. Bu hayallerin çoğu gelecekle ilgilidir. Evet, gelecek mutlaka bir gün gelecek. Peki, gelecek nedir? Gelecek, bugünden attığımız temellerdir. Çocuklarımıza hitap ederken genellikle “Yarınlarımızın teminatı olun” deriz. Çünkü geleceğin iyi, güzel ve her açıdan gelişmiş olmasını istiyorsak çocuklarımız ve gençlerimizle birlikte yürümemiz gerekmektedir. Beraber yürümekten kastımız, hayat yolunda onlara rehberlik ederek ve geleceğe atacağı adımlarını beraber atarak geleceğe hazırlanmalarında yanlarında olmaktır.
Bugün en büyük endişemiz gelecektir. Gelecekte bizi ne bekliyor? Çocuklarımızın geleceği nasıl şekillenecek? Onlara nasıl bir yarın bırakacağız? İşte bu sorular, hem bireysel hem de toplumsal olarak en büyük kaygılarımızın başında geliyor.
Günümüzde, modern hayatın karmaşası içinde kaygı, endişe, üzüntü, keder ağlarının içine düşmüşüz. Huzurlu ve mutlu bir hayat arayışında çırpındıkça, bu ağ bizi çepeçevre kuşatıyor. Böylece bizi maddi ve manevi olarak yıpratıyor, hareketsiz bırakıyor. Ancak bu sıkışmışlıktan kurtulmanın yolu, geleceğe çocuklarımızın yanında olarak mutlu ve kötü günlerinde birlikte yürümekten geçiyor. Gelecekte huzurlu, mutlu bir yaşam istiyorsak, bunun temellerini bugünden atmalıyız.
Peki, bu temeller nasıl atılacak? Gelecek dediğimiz şey, aslında çocuklarımızdır. Çünkü, bu yaşta aldıkları eğitim, kazandıkları beceriler, elde ettiği tecrübeler ve kazandığı kabiliyetlerle gelecekte iş ve sosyal hayatta yaşayarak geleceğimiz şekillenir. Çocuklarımızı daha mutlu ve huzurlu bir yarına hazırlamak için onlarla birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Atalarımızın dediği gibi, “Birlikten kuvvet doğar.” Çocuklarımıza okul eğitiminin yanında ahlaki ve dini eğitimlerini de beraber yaşayarak öğretmemiz gerekmektedir.
Çocuklarımızın manevi dünyasını güçlendirmek, onları sadece dünya hayatına değil, ahiret hayatına da hazırlamaktır.
Bugün yaptığımız en büyük hata, çocuklarımızın geleceğini sadece maddiyat üzerinden düşünmek. Onların iyi bir meslek sahibi olmasını, kariyer yapmasını ve büyük itibar kazanmasını istiyoruz. Bunun için her türlü imkânı sunuyor, özel derslere ve kurslara gönderiyoruz. Ancak, onların ahiret geleceği için aynı çabayı göstermiyoruz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Hiçbir baba, çocuğuna güzel ahlâktan daha hayırlı bir miras bırakmamıştır” (Tirmizî, Birr, 33) buyuruyor.
Çocuklarımız için mal biriktiriyor, onlar rahat etsin diye fedakârlık yapıyoruz. Ancak, onların ahiretlerini hiç düşünmüyoruz
Oysa ahlâk, ibadetle gelişir. Çocuklarımıza güzel ahlâkı öğretmek için, önce ibadet alışkanlığını kazandırmalıyız. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
“Çocuklarınıza yedi yaşındayken namaz kılmalarını söyleyiniz. On yaşına bastıkları hâlde kılmazlarsa kendilerini cezalandırınız.” (Ebû Dâvûd, Salât 26)
Bir çocuğun eğitimi, önce Allah’ı tanımakla başlar. Peygamberimiz, “Çocuklarınıza ilk söz olarak «لَآ إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ: Lâ ilâhe illâllah» demeyi öğretiniz!” (Beyhakî, Şuabu’l-Îmân, VI, 398) buyurarak bu konunun önemini vurgulamıştır.
Eğitimciler ve psikologlar da bir çocuğa bir şey öğretmek için önce örnek olmamız gerektiğini söylemektedirler. Bu söz üzerine çocuğa bir şey öğretmek için önce kendimiz örnek olmamız gerekir. Çocuklarımıza bir şeyler öğretmek ve bilhassa ahlaki değerler ve ibadet alışkanlığını kazandırmak istiyorsak onlara tavsiyeden ziyade ilk önce kendimiz uygulayacağız, kendimiz ahlaki değerlere sahip olup ibadetlerimizi yapacağız ki onlar bizleri örnek olsunlar.
Çocuklarımız geleceğimizdir. Onlarla birlikte öğrenmeli, onlarla birlikte hayat yolunda adımlarımızı atmalı ve öğrendiklerimizi hayatımıza geçirmeliyiz. Onlarla birlikte yürümek, sadece geleceği inşa etmek değil, bugünden onlarla birlikte güven ve huzur içinde yaşamaktır. Ancak böylece geleceğe sağlam adımlarla yürüyebiliriz.
Mesut AKDAĞ