Tahsil hayatımda lise (İmam-Hatıp) ve üniversite (Yüksek İslam) yıllarımda Müzik ve Dini Musiki Derslerimize” gelen hocalarımızın hemen hepsi müzik için *ruhun gıdasıdır derlerdi.
Bu sözlerini, o yıllarda pek önemsemediğimiz derslerinin önemini belirtmek için söylediklerini düşünerek abartılı bulurdum. Kültür hayatımda zamanla kendime geldikçe hocalarımın bu sözlerinde bir hakikat payı olduğunu şöyle anladım :
Ruh ve beden olarak iki farklı yapının birleşimi olan insanın vücut yapısı, beslendiği gıdalara göre geliştiği gibi; ruh yapısının da hoşlandığı nağmelere göre şekillendiğini gördüm.
Bu gerçek,*Kıraat ehlince bilindiği için Kur’an-ı Kerim makâm ile okunmakta;
Tasavvuf Musikimizde ise zikirler musiki nağmeleri ile terennüm edilmektedir.
Bu hakikat sırrını ben de böyle kavradıktan sonra tasavvufa girmek için bazı girişimlerde bulundum. Ancak, Mevlana ve Şems-i Tebrizi buluşmasında oluğu gibi; ruhumu tatmin eden bir tasavvuf usulüne rastlayamadım. Bu nedenle tasavvufa girmek nasip olmadı. Ancak, dini musikinin en yakın kolu olan *Türk Sanat Musikisine” kulak vermekten hoşlanır oldum.
Bu müziğinin,Güz Gülleri başlığı ile besteli nağmelerinin nakaratında,
Ya sevmeyi bilmedim; Ya sevince geç kaldım şeklinde tekrar edilen sözleri, hayat hikayemde beni anlatıyor gibi gelir de ruhumu okşar ve çok hoşlanırım.
İlçe müftüsü olarak dini, milli ve ictimai (toplumla ilgili) konularda “yazma yeteneğim* olduğu halde; aktif görevlde iken önümdeki bürokratik ve hiyerarşik engellerden, bir de o zamanlar uygun olmayan siyasi konjektör ile mevzuât koşullarından dolayı fırsat bulamadığım için yazılarımı paylaşarak kendimi gösterme şansı bulamadım.
Emekli olduktan sonra (2016) sözünü ettiğim engeller önümden kalkmış olduğundan; şimdilerde hemen her konuda düşüncelerimi rahatça yazıp paylaşma imkanı buluyorum.
Artık gerekirse her gün (sık sık) paylaştığım yazılarıma sosyal medyada rastlayıp takibi ile ilgilerini çektiğim Diyanetimizden ÜST DÜZEY birçok hocalarım, yazılarımı takdir ile beni emekliliğimden önce anlayamadıklarını İTİRAF ederek yazmaya ve paylaşımlarıma devam etmem konusunda tavsiye ve teşvikte bulunuyorlar.
Bu hocalarımın onurlandığım geç kalmış teveccühlerine çok teşekkür ediyor; her birini saygı ile selamlıyorum.
01.04.2025
Kemal CENGİZ
Emekli Müftü