İsmail Aydın
Anadolu’nun Türklerle dolduğu bir zamanda, meşhûr kumandan R. Diogenes Bizans tahtına çıkarak Türkleri Anadolu’dan tamamıyla atmak üzere büyük bir ordu hazırlamıştı. Bu ordu, Bizans tarihinin en büyük ordusuydu. Bu ordu içinde Balkan ve Anadolu halklarından başka Slav (Rus), Bulgar, Alman (Got), Frank, Gürcü, Hazar, Peçenek, Uz (Oğuz), Kıpçak (Kuman) gibi Şâmâni Türk ücretli askerleri de bulunuyordu. Bu ordunun mevcudu, silahlı askerleriyle, mancınıkçısıyla, çarkçısıyla, lağımcısıyla, kazmacısıyla, arabacısıyla ve başka teknik mürettebatıyla 200.000 ile 600.000 kişi arasında bir yekûna baliğ oluyordu. Bu ordunun kudret ve azametinden mağrur olan imparator, zaferden emin bulunarak, yalnız Anadolu’yu Türklerden kurtarmayı düşünmüyor, Selçuklu imparatorluğunu yıkacağını söylüyor, Sultan Alp Arslan’ın nerede teslim olacağını soruyor; İran, Horasan, Irak ve Suriye gibi ülkeleri de alacağını, bizzat Bağdad ve Rey payitahtlarını da işgal edeceğini hesap ediyor; hatta bu eyaletlerin valiliklerini de kumandanlarına vadediyor; bütün camileri kilise haline getireceğini dahi söylüyordu. Söylesin, bu onun hesabıydı!
Görüldüğü gibi Diogenes’in hedefi yalnız Türklük değil, Türklükle beraber İslâm’ı da yok etmekti. Ancak Diogenes’in iyi hesabedemediği bir şey vardı. Ordusu, ortak ideallerden yoksun, hemen her biri değişik hesap ve menfaatle hareket eden, Yüce Allah’ın nitelemesiyle “derme çatma, bozuk bir ordu” idi. (Sâd, 38/11)
Değerli arkadaşlar! Az önce, kısa olmak kaydıyla sözü Selçuklulara getirmek istiyorum, demiştim. Gene öyle olsun! Aslında Malazgirt başlı başına bir konu. Kısmet olursa onu başka bir toplantıda ele alırız. Gönül ister ki, Malazgirt zaferimizi gençlerimiz hazırlasınlar, şu durduğum yerde bunun sunumunu onlar yapsınlar, ben de, dinleyiciler arasında onları dinlerken, heyecandan yüreğim hop insin, hop kalksın, öylece dinleyeyim.
Alp Arslan, büyük bir ordu ile üzerine geldiğini öğrendiği R. Diogenes’e barış teklifinde bulunur ancak reddedilir. Nihayet iki ordu, 26 Ağustos 1071 Cuma günü Malazgirt ovasında karşılaşır. Az bir kuvvetle, Hak yolunda, adalet uğrunda, arı duru inancı doğrultusunda çarpışan Türk-İslâm ordusu, askerin cesareti, komutanların taktiği ve Alp Arslan’ın üstün stratejisi sonunda, mağrur imparatorun ordusunu bozguna uğratarak büyük bir zafere ulaşır. Ömer Öztürkmen’in şu dörtlüğü ile analım o günü.
Bir Cuma sabahı semaya karşı
Malazgirt’te elli dört bin er
Bestelediler en güzel marşı
Allahü Ekber, Allahü Ekber!
SURİYE’DE HAÇLI İTTİFAKI
Değerli arkadaşlar! Eğer Malazgirt’te Bizans ordusu galip gelse ve o gün Türkler orada yok edilseydiler, belki de Hıristiyan Avrupa’nın “Şark Meselesi” diye bir meselesi olmayacak, belki de bugün Suriye’de Haçlı ittifakıyla karşı karşıya gelmeyecektik. Bugün hâlâ o günün intikamını almaya çalışıyorlar. Ne bitmez tükenmez bir kin, ne lanet bir nefret! Bunları söylerken maksadımız asla düşmanlık yapmak değildir, tarihin akışı içinde olayları olduğu gibi anlamaya çalışmaktır.
Değerli arkadaşlar! Malazgirt’in yakın tarihimizdeki kardeşi Sakarya’dır, Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Büyük Taarruz’dur.
Yahya Kemal, Büyük Taarruz öncesi şu dörtlüğü ile dua ediyordu:
Şu kopan fırtına Türk ordusudur Ya Rabbi!
Senin uğrunda ölen ordu budur Ya Rabbi!
Tâ ki ezanlarla yükselsin müeyyed namın,
Galip et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın.
Değerli arkadaşlar! Yeri geldi, söz açıldı, hani sözün kazası olmaz demişler ya, şimdi öyle bir şey yapalım. İzninizle, Ocak 2018 ortalarında başlayan, “İnşallah 18 Mart Çanakkale zafer gününe kadar zafere ulaşır” diye dua ettiğim “Zeytin Dalı Harekatı” günlerinde, az önce okuduğum şiirden mülhem bir şiiri burada sizlerle paylaşmak istiyorum:
Bid’at nedir bilmeyiz diyen Alp Arslan’ın ordusu budur Ya Rabbi
Tâ Malazgirt’ten beridir, Haçlıların hedef ordusu budur Ya Rabbi!
Düşmanı sevindirme! Muzaffer kıl, meleklerinle teyid et,
Afrin’de İslâm’ın sana secde eden ordusu budur Ya Rabbi!
Evet, Malazgirt’i bu şekilde özetlemeye çalıştıktan sonra Niğbolu’ya geliyoruz.
(Gelecek hafta, İflah Olmaz Fransız Kininin Tarihi Sebepleri)