Fransa’nın çapsız lideri Macron yine ayarı kaçırdı. Avrupa içindeki müttefikleriyle, hatta kendi halkıyla kavgalı olan; NATO’yu hedef alan, ABD ile sürekli didişen Macron bir kere daha çizmeyi aştı. Türkiye’nin Afrika’daki görünürlüğüne, Libya’da meşru hükümete desteğine ve en önemlisi Doğu Akdeniz’deki varlığına tahammül edemeyen küçük adam bu sefer de şaşırtmadı. Aklı sıra iki iddia ile Türkiye’yi yeniden hedef aldı. İslam’ın her tarafta bir kriz içinde olduğu tezini ileri süren Macron, eski Osmanlı coğrafyasında Türkiye’nin dört yüz yıllık tarihi paydaşı olan Tunus’u gösterip zımnen Türkiye’yi suçladı. Fransa’nın elinde oyuncak olan otuz yıl önceki eski Tunus’a duyduğu özlemi söylerken, zihninde bugünkü Türkiye-Tunus yakınlığını referans aldığı belliydi.
Bununla yetinmeyen Macron, Azerbaycan’a, Azerbaycan toprağından saldıran Ermenistan’ın yanında dururken, milletlere bir zoka olarak yutturdukları Fransız İhtilali ilkelerini de unutup Türkiye’yi bir kere daha hedef gösterdi. Azerbaycan’ın otuz yıldır işgal altındaki topraklarını kurtarmak için yaptığı hazıklıklarını, yerinden yurdundan edilen bir milyon insanın yaşama hakkını yok sayan ve Ermenistan’a karşı alınan başarı karşısında çılgına dönen Macron Türkiye’ye yüklendi.
Macron, bir Fransız geleneği olarak yıllarca terör örgütü PKK’ya verdiği desteği unutup, Suriye’den “İslamcı” paralı askerleri Azerbaycan’a taşıdığı iddiasıyla, Türkiye’yi aklınca uluslararası kamuoyu nezdinde sıkıştırmayı hedefledi. Böylece, uluslararası kamuoyunun ilk defa yalnız bıraktığı Ermenistan’a destek sunarken; Türkiye’yi de Fransa’nın yaptığı gibi “sağa sola terörist taşıyan” kriminal bir ülke olarak ilan etmeye niyetlendi.