Eski çağlarda gerçek hayatta olmakla, rüya hali arasındaki farkı tartışırlardı.
Bazı insanlar öylesine güçlü rüya görürler ki, uyandıklarında gerçek hayatın rüya olduğunu sanırlar. O nedenle tekrar uyurlar ve gerçek hayata döndüklerini zannederler.
Bunlara “rüya aleminde yaşayan insan” denir. Gerçeklikten kopmuşlardır.
Meşhur Inception (başlangıç) filminde bu durum çok güzel anlatılır.
“Bir insana kırk gün deli dersen, deli olur” atasözü, bir anlamda insanı gerçeklikten koparma yöntemini tarif eder aslında.
Beyin yıkamak böyle bir şeydir. Bir insana “kırk gün” deli değil de “akıllı” desen, “zeki” desen, o insan sonunda buna inanır mı?
Buna inanan insanlar var, evet…
GERÇEKLİKTEN KOPARTAN DANIŞMANLAR
2003 yılında TBMM’de danışman olduğumda, o dönem Pendik Belediye Başkanı olan Erol Kaya, hiç unutmayacağım bir öğüt vermişti bana. “Danışman olarak Başkan’a doğruyu değil de, hep onun hoşuna gidecek şeyler söylediğinde, Başkan bir süre sonra gerçeği göremez. Danışmanlar her gün gerçek olmayan güzel şeyler söyleyerek insanı körleştirir. Sakın böyle yapma”.
Siyasetçiler, sanatçılar, iş adamları, bürokratlar… yani danışman kullanan herkes, duydukları sözler yüzünden gerçeklikten kopabilirler. Böyle bir tehlike herkes için vardır.