Rahmetli babam, Balıkesir yöremize ait “İki keklik bir kayada ötüyor” türküsünü o kadar içselleştirmişti ki; memleketimiz Silifke’ye ait olduğunu sanır ve radyoda, televizyonda her çalındığında bu kanaatini çevresinde bulunanlara mutlaka iletirdi.
Onun bu kanıya varmasında kekliğin, Orta Torosların eteğindeki Silifke kültüründe çok önemli bir yeri olmasının payı mutlaka büyüktü. Nitekim birçok türkümüzde kekliğin veya yavrusu palazın adları sık sık geçerdi.
“Kekliği düz ovada avlayalım
Kanadını çam dalına bağlayalım”
…..
Keklik olsam yuva yapsam
Ben de bağlere bağlere…
Ben yarimi alsam çıksam
Yüce dağlere dağlere…
…
“Yayla yollarında göç kater kater
Eşinden ayrılmış bir palaz öter
Ötme palaz ötme seni tutarlar
Tutarlar da dar kafese kaparlar”
türküleri bunlardan en tanınmış olanlarıydı. Keklik o kadar boldu ki, geçmişte “arabaşı” çorbası bile bu kuşun etiyle pişerdi. Silifke’nin Mersin girişindeki keklik heykeli bu güzelim kuşun ilçeyle ne kadar özdeşleştiğinin en güzel kanıtıydı.
Benim de çok sevdiğim bu türküyü geniş kitlelere en çok sevdiren sanatçı ise Orhan Hakalmaz olmuştu. Ayrıca birçok sanatçı ve grubumuz da repertuarına alarak seslendirmişti. Azeri sanatçı Gülyanaq Məmmədova da bu güzel türkümüzü muhteşem bir şekilde okumuş, finalini nefis bir uzun hava ile süslemişti.
Hikâyesi Balıkesir Edremit’te geçen, Pamukçu beldesinde notaya alınan ve 1950 yılında Muzaffer Sarısözen tarafından derlenen Kazdağı kökenli bu türkümüzün bir de Elazığ versiyonu var. Ancak, Erkan Oğur’un çok güzel okuduğu bu türküde iki keklik bir kayada değil bir derede ötüyor.
Aslında o iki keklik ne Silifke’de, ne Balıkesir’de, ne Elazığ’da, ne de bir kayada yahut bir derede ötüyor. O kınalı keklikler her daim türkü dostlarının gönüllerinde “gubarak gubarak” ötmekte…
Bu vesileyle vefatının 12. yıldönümünde rahmetli babam Yılmaz Yörük’ü hasret ve minnetle anıyor, sizleri çok sevdiği/sevdiğim bu türkümüzün sözleriyle baş başa bırakıyorum;
İki keklik bir kayada ötüyor
Ötme de keklik derdim bana yetiyor (Aman aman yetiyor)
Annesine kara da haber gidiyor
Yazması oyalı kundurası boyalı (Yar benim aman aman yar benim)
Uzun da geceler yar boynuma sar benim (Aman aman sar benim)
İki keklik bir dereden su içer
Dertli de keklik dertsizlere dert açar (Aman aman dert açar)
Buna kara sevda derler tez geçer
Yazması oyalı kundurası boyalı (Yar benim aman aman yar benim)
Uzun da geceler yar boynuma sar benim (Aman aman sar benim)
İki keklik bir kayada yaslanır
Teke de bıçak gümüş kında paslanır
Bir gün olur deli de gönül uslanır (Uslanır aman aman uslanır)
Yazması oyalı kundurası boyalı
Uzun da geceler yar boynuma sar benim (Aman aman sar benim)