Birkaç gün önce Kayseri Talas... Evimin biraz ilerisindeki parkın yürüyüş parkurundayım. Vakit öğleden sonra… Hava sıcak. Etrafta kimsecikler gözükmüyor. Açık havada maskesiz, özgürce dolaşıyorum. Biraz sonra karşımda 70-75 yaşlarında iki abimiz beliriyor. Tam teşekküllü maskeleri ve aralarındaki iki metre mesafe ile kurallara titizlikle uydukları her hallerinden belli. Yaklaştıklarında kendilerine çok samimi bir şekilde selam veriyorum. Bana daha yakın olan abimiz selamımı alırken, yanındakinin birden ona kızıp şu sözlerle bağırdığını fark ediyorum; “Şu maske takmayan şerefsizin selamını nasıl alırsın?” Üzülerek yürüyüşüme devam ediyorum.
Önceki gün Erciyes Üniversitesi civarı… Talas’tan Sabancı Kültür Merkezi’ne doğru kaldırımda yürüyüş yapıyorum. Karşıdan gelen orta yaşta bir kadın korku dolu gözlerle bana bakarak kaldırımın en ucuna doğru kaçıyor. Gelen arabalardan korkmasa neredeyse caddeye fırlayacak! Bu arada yoldan geçen bazı arabalardaki sürücülerin de, tek başlarına oldukları halde ağızları, burunları tamamen kapalı biçimde gittiklerini görüyorum.
Talas önceki akşam… Ankara’daki asker arkadaşımı arıyorum. Telefonu eşi açıyor. Hal hatır sorduktan sonra baklayı ağzından çıkarıyor;
“Bu süreçte senin arkadaşın psikolojisi çok bozuldu. Odasına kapandı. Kimseyle görüşmüyor. ‘Virüs havada asılı kalabilir’ gerekçesiyle bırak dışarı balkona bile çıkmıyor. Ben ve iki oğlumla da çok fazla iletişim kurmuyor. Büyük bir ölüm korkusu yaşıyor!”
Dün öğle civarı Cami-i Kebir civarı… Çarşı oldukça hareketsiz… Yerel bir gazetede çalışırken sık sık çayını içtiğim ocağa gidiyorum. Çayımı içerken bir taraftan da sahibiyle sohbet ediyorum. İşlerin çok kötü olduğunu, pandemi öncesi günde 1,5 kilogram çay tüketirken, şu anda günü yarım kiloyla kapatabildiğini söylüyor. Aynı pasajın içerisinde hemen karşısında bulunan, normalde çok hareketli esnaf lokantasına uğradığımda da ancak birkaç çeşit yemek çıktığını ve masaların çoğunun boş olduğunu üzülerek görüyorum.
Dün öğleden sonra tarihi Hunat Camii… İkindi namazı cemaatle kılındıktan bir saat sonra içeri girdiğimde koca caminin bomboş olduğunu, sadece bir kişinin namaz kıldığını üzülerek görüyorum.
Artık hiçbir şey eskisi gibi değil!
Bu süreçte edindiğim bilgiler, izlediğim haber ve tartışma programları, araştırmalarım ve gözlemlerim neticesinde maalesef şu kanaate varıyorum; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bizzat çıkıp “Ey halkım! Koronavirüs sürecini tamamen atlattık. Artık özgürce normal hayata dönebilirsiniz!” açıklamasını yapsa bile artık evlerinden hiç çıkmayacak, anne-babasını dahi ziyarete gitmeyecek yüzbinlerce vatandaşımız var!
Birileri tarafından kotarılıp dünyaya salınan salgının başlangıcında “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!” açıklaması yapılmıştı. Maalesef doğru çıktı! İnsanlık, hayatta kalmaktan başka bir amacı olmayan, sadece kendini düşünen, yağmacı, stokçu ve asosyal bir kitleye dönüşmeye başladı.
Üstelik ülkemizde ve dünyada milyonlarca insanın bu süreçte bağışıklık sistemleri çöktü, ruhsal dengeleri bozuldu. Paranoyak, psikopat, asosyal kişilerin sayısı katlanarak arttı. Birileri dünyaya yeni bir virüs korkusu daha salarlarsa, maalesef bunların arasına yeni milyonlar eklenecek.
“Yeter ki ölmeyelim!”
“Biyolojik savaş üzerinden dijital dünya düzenini inşa etmek” isteyenlerin, her ülkedeki adamları vasıtasıyla saldıkları tezvirat, ilk büyük dalgada kendilerinin bile beklemediği kadar başarı sağladı. Oluşturulan korku ortamıyla büyük panik yaşayan kitleler, artık verilen emirlere ve konulan her türlü yasağa uyacak, olağanüstü hal ile yönetilmeye karşı çıkmayacak, ölmemek için diktatörlüğe bile razı olacak, güya virüsü önleyebilmek adına kendilerine dayatılacak her türlü tedavi biçimine kayıtsız-şartsız ‘evet’ diyecek durumdalar…
Çünkü insanlar, gölgelerinden bile korkar hale geldiler! Çünkü korku dağları bekliyor! Çünkü korku kol geziyor! Çünkü dört bir yana korku salarak, dünyayı tek elden yönetmeyi amaçlayan, ‘yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ekini ve nesli yok etmeye çabalayan’ “Korku İmparatorluğu” maalesef çok iyi çalışıyor!
Oysa korkunun ecele faydası yok! Oysa “Sürekli korku içinde olanlar, asla hür değiller!” Oysa “Korkarak yaşayanlar sadece hayatı seyrederler!” Oysa “Allah, bozguncuları sevmez!” Oysa “Allah, kâfirlerin tuzaklarını boşa çıkarandır.”