Bir türkü sevdayı, ayrılığı ve hasreti bu kadar mı güzel anlatır? Bu muhteşem Sivas Divriği türküsünü her duyduğumda hüzünlenir, gönül tellerimin titrediğini hisseder ve söyleyen kim olursa olsun ona eşlik etmeye çalışırım.
Beşinci evrede alzheimer hastası olan annemin de çok sevdiği bu türkü Mehmet Yüzgeç’ten alınmış ve derleme üstadı Muzaffer Sarısözen tarafından dağarcığımıza kazandırılmış.
Birkaç yıl önce kaleme aldığım “Annem bizi de unutmadan…” başlıklı yazımda hastalığından bahsettiğim annem Perihan, artık bırakın bizi ismini bile hatırlayamıyor. Ancak unutmadığı bir şey var; rahmetli annesi, Silifke’deki evi ve etrafta oynayan çocuklar… (Muhtemelen kardeşleri)
İkindi namazı sonrası telaşlanmaya başlayan annem; terlik, yelek, ördüğü elişi gibi özel eşyalarını çok düzgün bir şekilde rulo haline getirdiği seccade veya pikelerin arasına yerleştiriyor. Hediye olarak düşündüğü badem, ceviz, şeker, elma, limon, portakal gibi yiyeceklerden de ceplerine doldurup bir an önce yola koyulmak istiyor. “Nereye gideceksin anne?” diye sorduğumuzda da, belleğinde hâlâ silinmemiş olan az sayıda kelimeyle yarım yamalak Silifke’de bir yeri tarif etmeye çalışıyor ve uzun yıllar önce vefat eden annesiyle çocukların kendisini beklediğini söylüyor. Oturduğumuz Taşucu’ndan özel araçla Silifke’ye götürdüğümüzde ise gideceği yeri tarif edemiyor. Tekrar Taşucu’na döndüğümüzde de adeta kendi “Kızılelma”sı olan “Silifke’ye gitme” ısrarını sürdürüyor. 82 yaşında olmasına rağmen kendini genç veya orta yaşlarda sanan ve ondan küçük yaşlıların bile ellerini öpmeye çalışan annem, muhtemelen annesinin geçmişte verdiği “akşam olmadan gelip çocukları eve katması” talimatını yerine getirmek istiyor.
Rahmetli şairimiz Kemalettin Kamu, Yıldırım Gürses tarafından bestelenen “Gurbet” isimli meşhur şiirinde “Ben gurbette değilim gurbet benim içimde” der ya! İşte annem de yıllardır yaşadığı kendi evini bile gurbet sayarak sılasına, annesinin yanına gitmek istiyor. Bu vesileyle şunu bir kez daha anladım ki; insanın gurbeti ölene dek hiç bitmeyecek!
Annemin bu arzusu havanın kararmasına doğru paniğe dönüşüyor ve ayağına geçirdiği terlik veya ayakkabıyla tek başına, yayan yola koyulmak istiyor. Birkaç kez gitmesine izin verip merakla takip ettiğim annem şaşırtıcı bir şekilde en kestirme olan “Su yolu”ndan ana yola çıkıyor ve yönünü Silifke’ye doğru çevirip kenardan yürümeye başlıyor. Benimle gezerken çok çabuk yorulup sık sık dinlenmek isteyen annem, bu kaçışlarında adeta gençleşiyor ve oldukça çevik, diri adımlarla yürüyerek hızla mesafe alıyor.
İki kez evden firar eden, birkaç kez de firar girişiminde yakalanan annem baharın gelmesi ve havanın güzelleşmesiyle beraber hayalindeki Silifke’ye ve evine gitmek için daha fazla can atıyor. Onun için bir tutku olan gitme özlemi kendisini ziyarete gelen kardeşleri, komşular, misafirler varken de sürüyor. “Siz oturun, benim akşam olup karanlık basmadan gitmem lâzım” diyor ve yeniden ayaklanıyor.
İlk önceleri annemin bu gitme arzularına çok üzülürdüm ama şimdilerde sakin kafayla düşündüğümde en azından bir hedefi olduğu için seviniyorum. Ya onu hayata bağlayan hiçbir amacı olmasaydı?
Çok sevdiğim bu güzel türküyü zaman zaman türkü hafızası oldukça geniş olan annemle birlikte söylüyor, bazen de televizyon müzik programlarında çıktığında sanatçıya eşlik ediyoruz.
“Akşam olur karanlığa kalırsın” türküsünü her duyduğumda “sevdalı gelin” annemin akşam yaklaşırkenki o tatlı telâşını hatırlıyor ve şu anki haline şükrederek daha kötü durumlara düşmemesi için Rabbime niyazda bulunuyorum.
Akşam olur karanlığa kalırsın
Derin derin sevdalara dalarsın
Oy gelin gelin sevdalı gelin öldürdün beni
Beni koyup yâd ellere varırsın
Sana zulüm bana ölüm değil mi
Oy gelin gelin sevdalı gelin öldürdün beni
Bülbül ne ötersin yuvan mı yoktur?
Yoksa benim gibi sevdan mı çoktur?
Oy gelin gelin sevdalı gelin öldürdün beni
Saraltın yaptırsam yarin boynuna
Vallah güzellerin düşmanı çoktur
Oy gelin gelin sevdalı gelin öldürdün beni
Odası toz olmuş dolabı duman
Uyan kömür gözlüm uykudan uyan
Oy gelin gelin sevdalı gelin öldürdün beni
Ellerin elime değdiği zaman
İster ölüm olsun ister ayrılık
Oy gelin gelin sevdalı gelin öldürdün beni