Perşembe, 11 Mart 1999, öğleden sonra. Önceki notlarımızda, Ravza-i Mutahhare’yi mutlaka ziyaret etmeliyiz, demiştik. Fakat nasıl olacak bu iş? Sabah erken kalkamıyoruz, normal vakitlerde aşırı izdiham oluyor. Şu oluyor, bu oluyor. Öğlen namazından sonra işte yine izdiham!
Ferhad ile Şirin’in aşkını çoğumuz ya duymuşuz ya da okumuşuzdur. Haydi, bir defa daha okuyalım.
Ona sıradan bir aşk gözüyle mi, yoksa büyük bir aşk gözüyle mi bakalım? Bir aşkı büyük yapan önündeki engellerin büyüklüğüdür. Ondan da hayatımız için zaruri dersleri çıkarabilmeliyiz. Kaldı ki sıradan bir aşk olayı olsa bile, kâinatta ne vukua geliyor, hangi hareket, hangi olay vukua geliyorsa, bütün bunlar ne kendiliğinden oluyor, ne sebepsiz, ne hikmetsiz ve ne de gayesizdir. Her olayın içi geleceğe dönük derslerle doludur. Yeter ki ibret nazarlarıyla bakabilelim olaylara. Zaten Cenab-ı Allah ibret almamızı, dersler çıkarmamızı murad ederek; “gezin, dolaşın, görün, düşünün, âyetlerimi okuyun, ibret alın ey akıl sahipleri, ey temiz akıl sahipleri" buyurmuyor mu?
Yiğit Ferhad, güzeller güzeli Şirin'e âşık olmuştur. Kızı istemektedir. Ama kızın ailesi Şirin’i Ferhad’a vermek istemez. Bunu açıkça ifade etmezler de, "şunu şunu yaparsan, şu şartımızı yerine getirirsen” gibisinden engeller koyarlar Ferhad’ın önüne ve bu engellerle Ferhad’ı bu sevdadan vazgeçirmeye çalışırlar. Ferhad önüne çıkarılan tüm engelleri birer birer aşmakta ve aşkını her fırsatta ortaya koymaktadır. Fakat engeller de ardı ardına gelmektedir. Ferhad her engeli teker teker aşıyor, her ne engel çıkarılsa, bunlar sonuçta Ferhad’a engel olamıyor... Ne yapılsa da Ferhad bu sevdadan vazgeçirilebilse... En sonunda kendilerince bir çare buluyorlar. Ferhad’ın yapmayı göze alamayacağını düşündükleri bir iş teklif ediyorlar. Yiğit Ferhad’ın içten talebine onunla karşı koyacaklar. Çağırıyorlar Ferhad’ı diyorlar ki;
-Ferhad! Sana Şirin’i vereceğiz ancak son bir şartımız var... Şu dağları delip şehre su getireceksin. Bunu yaptığın zaman Şirin senin.
Ferhad kendisine bu teklifi yapanlara:
-Yahu, sizin amacınız Şirin’i bana vermemek ama bunu bana açıkça söylemiyorsunuz, her seferinde ipe un serercesine önüme kocaman kocaman engeller çıkarıyorsunuz, şimdi de su meselesi. Hiç şu dağlar tek başına bir insanın gücüyle delinir de su getirilebilir mi? gibisinden herhangi bir itirazda bulunmuyor.
Peki, diyor ve hemen çekici külüngü alıp işe koyuluyor... Çünkü Ferhad’ın aşkı büyük, çünkü Ferhad aşkında samimi. İçten, candan, gönülden seviyor. Aşkı ne kadar büyükse samimiyeti, azmi, kararlılığı ve sabrı da o nispette büyük. İşte size, muhtaç olduğumuz bir kaç özellik: Sözde, işte, niyette, dertte, tasada, davada samimiyet!
Büyük diye bildiğimiz aşkları büyük yapan onların önlerine çıkarılan engellerin büyüklüğü değil miydi? Engeller küçük olsaydı, büyük aşklar büyük diye bilinir miydi? Leyla ile Mecnun’un aşkını büyük yapan da aralarındaki büyük çöller değil midir?
O halde biz de engeller ne kadar büyük olursa olsun; belki geceleyin hiç yatmayıp uykusuz kalacağız, nöbet bekleyeceğiz, belki de izdihamı göze alıp sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’ in mübarek kabrini ziyaret edeceğiz ve iki rekât namazımızı kılacağız. Başka çaresi yok.
Biz bu düşüncelerle meşgul iken, bir kaç arkadaş yarınki Cuma Namazını konuşuyor: “Yarın mescide çok erken gelmemiz lâzım, yoksa yer bulamayız!”
Bu sözleri işitince işte bir yol diye seviniyorum. Aşağı yukarı herkes böyle düşünüyor, herkes camiye erken gelecek. Erken gelecekler sonuçta ne yapacaklar? Namazdan sonra çeşitli ihtiyaçları için dışarıya çıkmayacaklar mı? Zaten erken geldiler, namaz vaktine kadar uzun süre içeride beklediler, namazdan sonra mutlaka bir rahatlama olacaktır. O hal de ben de ziyaretimi yarın yapacağım. Bunun için herkesin aksine camiye erken varmayıp, ihtiyaçlarımı karşılamış olarak namaz vaktine yakın bir saatte gideceğim... Ziyaretimi Öyle gerçekleştireceğim. Bu da mümkün olmazsa başka bir gün mescidin kapısında nöbet bekleyip, kapı açılır açılmaz içeri gireceğim. Mutlaka mescide bir ilk giren oluyor kapı açıldığında. O kişi niçin ben olmayayım?
Aziz okuyucu! Ziyaret vakti ve saati gelinceye kadar, geliniz Peygamberimizin hayatına ve mücadelesine biraz daha yakından bakmaya çalışalım.