Fatma Nine’nin Gözyaşları-1
MAKALE
Paylaş
30.11.2022 23:59
879 okunma
Ahmet Karataş

Fatma Nine’yi Giritli mahallesindeki evinde ziyaret ettiğimizde, ömrünün son demlerini yaşıyordu. Daha çocuk yaşında Girit’teki katliamlara şahit olmuş ulu bir çınardı. Kökü tarihin derinliklerine, Konya’ya kadar uzanan nur yüzlü çınar…

Girit’ten kaçarak katliamdan kıl payı kurtulabilen ender ailelerden birinin henüz 5-6 yaşlarında küçücük bir çocuğuydu.
Taşı, toprağı, tabiat anayı bile ağlatan o soykırımın son canlı şahidiydi, vefat ettiğinde. Rodoslu türbedar Şaban Amca’dan nur yüzlü, ak tülbentli Fatma Nine’ye…
Nereye dokunsak Adalardan, Mavi Vatan’dan binlerce “AHH!!!” çıkıyor, tarihin karartılmış dehlizlerinden. Öyle bir “ahh!” ki, hala gök ağlamakta yer titremekte, vicdanlar sızlamakta.
Yunan’ı şımartıp maşa gibi kullanmaya devam eden “medeniyet dediğin tek dişi kalmış” Batı, hala kan içmeye, emperyal emelleri için milletleri yakmaya, yıkmaya, parçalamaya devam ediyor.

Bu tuzaklara düşmemek için uyanık olmalıyız, güçlü olmalıyız, birlik olmalıyız. Anadolu topraklarında güçlü olmanın ilk şartı; geçmişimizi, tarihimizi bilmektir. İşgalciler henüz kapımıza dayanmadan emperyal gayri insani kültür istilasına karşı gençlerimizi uyandırmak zorundayız. Bunun ilk aşaması “milli tarih şuuru” dur.
Yunanistan 200 yıldan beri Türklere yaptığı soykırımla övünürken, milli marşlarındaki suç unsuru onlarca Türk milletine yaptıkları hakaretleri tarih kitaplarında Yunan çocuklarına öğretirken biz ne yaptık?

Bu asil milletin övünç duyulacak tarihini kararttık, gerçek tarihi çocuklarımıza okutmaktan korktuk ve onların köksüz ve ruhsuz yetişmelerine zemin hazırladık hatta edebiyatımızda “New Yunanilik (!)” akımıyla Helen-Eski Yunan medeniyetinin faziletlerini (!) öğrettik.

Peki “VATAN”, “BAYRAK”, “EZAN”, “ŞEHİT” olmadan bu millet daha ne kadar bu acımasız yozlaşma saldırılarına karşı koyabilir? Milletin kaybolan hafızasını yeniden keşfetmeden Millet ve DEVLET bilincini canlı tutmamız mümkün değildir.

O nedenledir ki, genç nesillerimizin son zamanlarda Yunanistan’ın ayyuka çıkan- şımarıklığını demiyorum-densizliğini hatta aptallığını iyi okumaları için yeniden tarih ve kültür seferberliğine çıkma vakti çoktan geldi hatta geçiyor. Bu seferberliğe ŞABAN AMCA ve FATMA NİNE yazı dizileriyle katkı sağlamak istedim.
Aynı ruhu ve hassasiyeti Bodrum’daki sivil toplum örgütlerinden, yerel yönetimden ve devlet erkanından da bekliyorum. Çünkü Türklerin soykırım yaptığı sapkın iddialarına binaen İstanköy’e diktiler, hem de anıtın yönünü Bodrum’a vererek.

Üzerimize doğru gelmekte olan küresel tehdide karşı hazırlıklı olmak için kuva-yi milliye ruhuyla yeniden biz olmak mecburiyetindeyiz. Mora yarımadasındaki gibi tekrar gafil avlanmamalıyız. Şehitlerimizin, ecdadımızın ve Gazi M. Kemal Atatürk’ün emaneti olan bu aziz vatanı korumanın başkaca bir yolu yoktur; “milli ruh” ve “milli tarih bilinci”.
Peki bunu kim yapacak? Biz yapacağız. Anneler, babalar, öğretmenler…

Atatürk’ün önemine binaen daha postalının tozunu silmeden kurdurttuğu Türk Tarih Kurumu koordinatörlüğünde, Mora Yarımadası’nda Türklere yapılan soykırım belgeleri Batılı kaynaklardan da yararlanılarak gün yüzüne çıkartılmalıdır. Bu bilimsel çalışma raporları tüm dünyaya duyurulmalı ve uluslararası mahkemelerde diplomatik ve hukuki haklarımız kullanılarak tazminat davaları açılmalı, insanlık katili Yunanistan’a yavuz hırsız misali nasıl soykırım anıtı dikilirmiş, fitil fitil burnundan getirilmelidir. O anıt oradan sökülüp tarihin çöplüğüne atılıncaya kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu işin peşini bırakmamalıdır.

Tarih bilinci dedim ya, işte en acı kanayan yaramız bu. Çocuklarımız bunları bilmiyor, öğretilmiyor. Vatanı müdafaa, haklarımızı arama bakımından iki satır yazsak neredeyse şovenistlikle suçlayacaklar. Haklılar, çünkü kişi bilmediğine düşmandır ama en büyük erdem ise bilmediğini öğrenmektir.

Şimdi soruyorum; Girit’teki, Mora’daki hele en vahşisi Tripoliçe’deki Türk katliamından bu ülkede kaç kişinin haberi var?

Burada sorun ve sorumlu devletin eğitim ve kültür politikalarıdır, gençler değil. Türk aile yapısını ve geleneksel kültürümüzü tahrip etmekten başka bir işe yaramayan DALLAS’ı bile aratmayacak türden diziler ve programlar yerine Yunan katliamları niçin dizilere, belgesellere konu olmuyor, hala anlamış değilim. Acaba bilmediğimiz (!) bir ambargo mu var? Nedir bu pısırıklık, aymazlık, eziklik?

İş işten geçmeden MEB tarih dersleri müfredatı acilen gözden geçirilmeli, kim soykırımcı, bu millet öğrenmelidir. Ama her şeyden önce BODRUM kamuoyundan, İstanköy Adası’na dikilen sözde soykırım anıtına karşı toplu bir itiraz, topyekün bir silkiniş bekliyorum.

Haftaya, Girit’in hala hukuken bizim mülkümüz olduğuna dair belgeleri gözler önüne sermek umuduyla hoşça kalın.

 

Yorum Ekle
Adınız :
Başlık :
Yorumunuz :

Dikkat! Suç teşkiledecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

sanalbasin.com üyesidir

ANA HABER GAZETE
www.anahaberyorum.com
İşin Doğrusu Burada...
İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ
BAĞLANTILAR
KISAYOLLAR
anahaberyorum@hotmail.com
0312 230 56 17
0312 230 56 18
Strazburg Caddesi No:44/10 Sıhhiye/Çankaya/ANKARA
Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı
Anadolu Ay Yayınları
Ayizi Dergisi
Aliya İzzetbegoviç'i
Tanıma ve Tanıtma Etkinlikleri
Ana Sayfa
Yazarlarımız
İletişim
Künye
Web TV
Fotoğraf Galerisi
© 2022    www.anahaberyorum.com          Tasarım ve Programlama: Dr.Murat Kaya