Her ne hikmetse birileri düğmeye basıyor ve durduk yerde tüm mecralarda şeriat tartışması başlatılıyor.
Halbuki bölgemizin ateş çemberine çevrildiği, tıpkı Birinci Dünya Savaşı sonrasında olduğu gibi etrafımızın aynı işgal kuvvetleri tarafından kuşatıldığı, dolayısıyla milli birlik ve beraberliğe, birbirimize sımsıkı kenetlenmeye en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde niye hep ayrılık ve kutuplaştırma tohumları ekiliyor, hiç düşündünüz mü? Üstelik kamplaşmanın toplumsal tahribatının yakın zamanda telafi edilemeyeceğini bile bile.
Olası işgal durumunda bizim iç direncimizi kırmak, fay hatları oluşturmak ve bizi önce birbirimize kırdırmak için aramızdaki kriptoları ve etki ajanları vasıtasıyla bunları yapıyorlar.
İşte bir tiyatro titizliği ile hazırlanmış bu tuzaklardan birine daha geçenlerde şahit olduk. İşin aslını astarını araştırma zahmetinde bulunan yok. Ağzı olan konuşuyor, herkes tarafını seçiyor, kılıçlar bileniyor.
Güya şeriatın tartışıldığı bir programda Diamond Tema isimli bir piyon, tarihi gerçeklerle alakası olmayan, belli mihraklar tarafından kulağına üfürülen, şu ifadeleri kullanılıyor.
Yalan ve iftira böyleleri için hiç önemli değil. Önemli olan Türk milletinin dinine, inancına, kitabına ve Peygamberine hakaret etmek, ortalığı karıştırmak, milleti galeyana getirip sokaklara dökmek. Biz bu filmi daha önce seyrettik. Önceki bölümlerini izlemek için lütfen Jon Perkins’in” Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları” kitabını okumanızı öneririm.
Gelelim Ajan Tema’nın sarf ettiği alçakça iftiraya. Hz. Ayşe’nin Peygamberimizle evlenmesi hususunda, “ Şeriatın haricinde hiçbir sistemde 6 yaşındaki bir kızla evlenemezsin.” Bak bak şu densize, Peygamberimizi neyle suçluyor. Tamam anladık, hadi o etki ajanlığının gereğini yapıyor diyelim. Peki bu iftiraya mal bulmuş Mağribî gibi arsızca yapışan din ve mukaddesat düşmanı içimizdeki yabancılaşmışlara ne demeli? İnsan kendi değerlerine ancak bu kadar yabancı ve düşman olabilir.
Hiç mi beyniniz yok? Gerçeği görmek için ilahiyatçı olmaya, ciltler dolusu kitap okumaya da gerek yok. Lakin amaç üzüm yemek değil de bağcıyı dövmek olunca fütursuzca yarayı kaşımaya devam ediyorlar. İşin aslı neymiş diye merak edip araştıran yok. Veya işlerine böylesi geliyor. Meşhur kurt-kuzu hikayesi var ya, aynı onun gibi. Sizin haklı olmanız, onun Allah’ın Resulüne ispatı mümkün olmayan iftiralar atması ve sizin bu iddiaları çürütmeniz hiç mi hiç önemli değil. Olsun, kurt bir kere kuzuyu yemeye kafaya koymuş. Kutsal ittifak veya kutsal yemin gereği Anadolu coğrafyasında İslam’ın kökü kazınacak. Tüm mesele budur. Türk milletinin tarihine, inancına ve kültürüne yönelik tüm saldırılar bu büyük projenin gereğidir. Ama o iş planladıkları gibi kolay değil. Boşuna iştahınızı kapatmayın.
Peki bu nasıl olacak? Kitabın ortasından konuşmak gerekirse burada gerçek amaç; milletimizi, özellikle dini kültürden yoksun gençlerimizi dinden imandan soğutmak ve ülkeyi dinsizleştirip işgale hazır hale getirmek. Peygamberi güya itibarsızlaştırıp gözden gönülden düşürürseniz, Peygamberi ortadan kaldırırsanız geriye ne din kalır, ne İslam ne de Allah inancı. İstedikleri tam da bu. Sakın tuzağa düşmeyin. Rahat olun, zira O’nun koruyucusu Yüce Allah’tır. Bu gerçeklik, iftiracı densizlere gereken cevabı vermeyeceğiz anlamına da gelmez tabii. Bu nedenle gerçeği araştırın ve bu ajanların maskelerini düşürün.
İşte size Hz. Ayşe üzerinden Peygamberimize saldırdıkları olayın gerçeği. Tabii burada ifade etmekten hicap duyarım ama 6 yaşındaki bir çocukla evlendiği iddiası ile Peygamberimizin ne ile suçlandığını, O’na nasıl bir ağır hakaret yapıldığını öncelikle görmek lazım. Diamond herzeleri tutmuş bir de; “Suç işlemedik, kaynaklarıyla konuştuk” diyor. Hangi kaynak? İftiranın kaynağı mı olurmuş?
Soner Yalçın, “TAĞUT; Kutsal Aldanışın Soyağacı” kitabında Hz Ayşe’nin evlendiği yaşla ilgili konuyu tarihi belgeleriyle ortaya koymuş;
“Mekke’de Kureyş kabilesinin alt kolu olan Teym, savaşlarda esir alınıp cariye yapılması utancını yaşamamak için, kız çocuklarını toprağa diri diri gömen/suda boğan/kuyuya atan zengin kabilelerden biriydi.
Hz. Ebubekir bu kabiledendi. Kızı Hz. Ayşe’yi gelenek gereği akrabası Cübeyr ile evlendirdi. Bu ilk evliliğinde Hz. Ayşe kaç yaşındaydı? Adet görme/hayız kızlar için ergenlik (veya evlenme) ölçüsüydü. (Hukuken olmasa da tıbben, bugün de böyledir.)
Putperest Cübeyr, Hz. Ebubekir’in Müslüman olmasına tepki göstererek Hz. Ayşe’yi boşadı. Demek oluyor ki, Hz. Ebubekir 611 yılında 38 yaşında Müslüman olduğuna göre, 611 yılından önce (ergenlik dönemi olan 10 yaş civarında) Hz. Ayşe’yi Cübeyr ile evlendirmişti. Dolayısıyla belirtildiği gibi (kronolojiye göre) Hz. Ayşe’nin 614 doğumlu olması imkansızdır.
Hz. Muhammed’in Hz. Ayşe ile evliliği (611 yılında Cübeyr’den boşandıktan sonra) 623 yılı başında Medine’de oldu. Kimine göre evlilik yılı 624 olarak kabul edilir. Bu duruma göre Hz. Muhammed ile evlendiğinde Hz. Ayşe’nin yaşı nasıl 6 olur? Ki; kızı Fatma ile aynı yaşta olduğuna göre (yani Peygamberimiz Hz. Ayşe ile evlendiğinde Hz. Fatma 20 yaşında olduğuna göre) evlendiğinde Hz. Ayşe’nin yaşı en az 20’dir.”
Aynı eserde yazar, başka bir hususa daha parmak basıyor; “Ekleme yapmalıyım. Kadının koca evinden kovulması o dönem büyük leke idi. Kadınları cahiliye dönemi yobazlığından kurtarmak isteyen Hz. Muhammed yaşamıyla da topluma örnek oldu. Hz. Ayşe ile evlenmesinin sebebi bu idi.”
Teşekkürler Soner Yalçın. Bu iş ancak bu kadar net anlatılabilir. Ancak biliyorum ki it ürür, kervan yürür.
Tarihi gerçekler ve kronolojik hesap su götürmeyecek şekilde ayan beyan ortada iken, Lawrenslerin, oryantalistlerin ve maskeli yerli misyonerlerin İslamı ve onun Peygamberini küçük düşürücü 150 yıl önceki iftiralarına çömez ajan Tema’nın yeniden sarılıp gündem yaratmaya çalışması tesadüfi olabilir mi? Peki onun peşine takılan cühela tayfasına, entel dantel, siyasetçi güruhuna ne demeli? Sıradan zekaya sahip birazcık da toplama çıkarma bilen bir Türk vatandaşı bile bunun bir proje olduğunu anlar. Yalancının mumu yatsıya kadarmış. Gün gelecek maskeler düşecek.
Başka söze hacet yok. İt ürür, kervan yürür. Güneş balçıkla sıvanmaz. 1400 yıldan beri ne Temalar gördük, vız gelir tırıs gider.
Son bir ilave yapmalıyım. Bazı aklı evvel kurnaz tilkilerin Peygamberimize iftira operasyonunu demokrasi, özgürlüklere ve insan haklarına bağlama yüzsüzlüğüne ne demeli. Bu cazgırlara bir çift sözüm var;
Burada tartışmanın öznesi Hz. Muhammed’e kasten yapılan terbiyesizce iftiradır. Yoksa kimin neye inandığı, kime veya neye taptığı asla kimseyi ilgilendirmez. Zaten bu inanma veya inanmama özgürlüğü yasaların koruması altındadır. Burada güya demokrasi ve inanç özgürlüğü bahanesiyle Müslüman halkımız ve 3 milyara yakın dünya Müslümanları kışkırtılmakta ve rencide edilmektedir.
Özgürlük iftira atmak demek değildir. Bir dinin peygamberine hakaret etmek hiç değildir. Burada itirazım; sahibinin sesi yobaz Tema’nın iftiralarına karşı tepki vermek yerine ona sahip çıkılmasıdır. Ama boşuna ağızlarını sulandırmasınlar, bu millet kendisine tuzak kuranların ve içerdeki işbirlikçilerinin farkındadır. Peynirin kurdu içinden vesselam.
Hoşça kalın.
22 Haziran 2024
Ahmet Karataş