27 Kasımda HTŞ liderliğindeki silahlı grupların saldırısı sonucu Beşar Esad rejimi, Suriye’de yıkıldı. Hafız Esad ve Beşar Esad, elli yıldır Suriye’ye diktatör ve tiran olarak hükmediyorlardı. Esad rejiminin on beş gün gibi çok kısa bir süre içinde nasıl olup da yıkıldığı sorusu çokça sorulmaktadır. Bu sorunun cevabını, Amerika-İsrail planlarında, Rusya-İran’ın müdahale etmemesinde, HTŞ’nin iyi hazırlanmasında aramaya gerek yoktur. Esad rejimi, tam bir kokuşmuş, kirli, karanlık ve kanlı sistem kurmuştu. Esad ailesinin, istihbarat baronlarının, ordunun komuta kademesinin ve Baas Partisi yöneticilerinin, uyuşturucu dahil her türlü yolsuzluk, hukuksuzluk ve yozlaşmaya battığı Suriye’de rejimin çökmesi artık kaçınılmazdı. Esad diktatörlüğünün Suriye’de meydana getirdiği ağır tablo, yıllarca Suriye ve Ortadoğu halklarının sırtını bükmeye devam edecektir.
Yönetimi ele geçiren bütün diktatörlerin ortak özelliği, sonsuza kadar iktidarı ve gücü ellerinde bulundurma arzusu ve hırsıdır. Hiçbir diktatörün ülkesine hizmek gibi iyi bir niyeti, amacı, politikası ve programı yoktur. Diktatörlerin, başından itibaren hep karanlık, kirli ve kanlı amaçları ve arzuları vardır. Diktatörler, kanlı ve karanlık tiranlar olarak iktidarda kalmak için toplumları baskıyla ve korkuyla sindirirler. Diktatörler, başından itibaren yozlaşmış, çürümüş, aşağılık ve kirli kişilerdir.Diktatörler, zaman içinde bozulan ve yozlaşan kişiler değillerdir.Hafız Esad ve Beşar Esad, başından itibaren iktidar için her türlü kötülüğü yapan tiranlardı. Beşar Esad’ın doktor olması, hiçbir şekilde onu tiranlıktan alıkoymamıştır. Mahir Esad, Rifat Esad gibi aile üyelerinin uyuşturucu ticareti ve katliam gibi icraatları, Esad ailesi özelinde tiranlığın aile düzeyinde kurumsallaştığını göstermektedir. Diktatörler, sadece kendilerini değil, ailelerini de tiranlaştırmaktadırlar.