Suriye’de Yeni Tehlike : Türkiye- İsrail Savaşı
MAKALE
Paylaş
05.01.2025 14:24
602 okunma
Nejmettin Özdemir

Suriye’de 2011’de başlayan dış kaynaklı iç savaş, muhaliflerin 27 Kasımda başlattıkları harekatla kısa sürede Şam’ı ele geçirmeleri sonucunda rejimin devrilmesi ve Beşar Esad’ın ülkeyi terk etmesiyle yeni bir sürece evrildi.

Türkiye’nin desteklediği muhalifler kurdukları geçici hükümetle, ülkede kontrolü sağlamaya çalışırken, rejimi ayakta tutabilmek için Esad’ın ülkeye soktuğu Rusya ve İran güçleri ülkeden çekildi. Rusya ülkedeki üslerinde bulunan askeri teçhizatını güvenli şekilde nakledebilmenin telaşı içinde.

Amerika ise henüz ülkeden asker çekmiş değil. Aksine Pentagon yaptığı son açıklamada, daha önce 900 olduğu belirtilen Suriye’deki Amerikan askeri sayısının, bugün itibariyle 2.000 olduğunu ve bu askerlerin Suriye’de kalacağını bildirdi.

Pentagon’un açıklaması bir yandan, Suriye’deki asker sayısının azaltılmadığı aksine son dönemde artırıldığını ortaya koyarken, diğer yandan, seçim döneminde Suriye’den asker çekme vaadinde bulunan Trump’la Pentagon arasındaki uyuşmazlığın, önceki dönemde olduğu gibi bu dönemde de devam edeceğini gösteriyor.

Öte yandan rejimin devrilmesiyle birlikte İsrail, Suriye topraklarına girdi ve Golan Tepelerini de aşarak Hermon Dağını işgal etti. Stratejik önemdeki bölgeyi silahtan arındıran 1967 anlaşmasını tanımadığını ilan eden İsrail, bölgeyi Yahudi yerleşimcilere açacağını da duyurdu.

Ülkenin kuzey doğusunda Türkiye ve Irak sınırlarına komşu olan geniş bir bölgeyi ise halihazırda PYD-YPG çatısı altında Kürt güçleri kontrol ediyor.

İsrail’in güvenlik gerekçesi arkasına gizlediği yayılmacılığının tezahürü olan Suriye’deki fiili işgali ile PYD-YPG silahlı yapılanmasının bölgedeki varlığının devam ettirilmek istenmesi, Suriye’de Amerika ile Türkiye arasında henüz uzlaşmaya varılamayan iki temel hususu oluşturuyor.

Amerika Türkiye’nin tüm itirazlarına rağmen, yıllardır eğiterek binlerce tır askeri malzemeyle donattığı PYD-YPG’yi, DEAŞ’la mücadelede müttefiki olduğu perdesinin arkasına saklamaya çalışıyor ve bölgeden gönderilmesine karşı çıkıyor.

Türkiye ise PYD-YPG’yi, PKK’nın Suriye’deki yapılanması ve terör örgütü olarak kabul ediyor. Hem Türkiye, hem de Suriye’nin geçici hükümeti, PYD-YPG silahlı terör örgütünün bölgeyi terk etmesi konusunda ısrarcı. Türkiye, sınırlarında Kürdistan terör devleti kurulmasına müsaade etmeyeceğini sık sık ve en üst düzeyde dillendiriyor.

Öte yandan İsrail, bölgedeki Kürtleri kendisine yakın tutmak için etnik mağduriyet edebiyatı yapıyor ve devlet vaadinde bulunuyor. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Kürtlerin Türkiye’nin zulmünün kurbanı oldukları iddiasıyla, siyasi bağımsızlığa sahip olmayan büyük bir millet olduklarını ve devlet olmayı hak ettiklerini söyleyerek Kürtlere göz kırpıyor. Kürtlerin İsrail’in doğal müttefiki olduğunu ve İsrail’in Kürtler ile ilişkisini güçlendirmesi gerektiğini savunan Saar açıklamalarıyla, İsrail’in Kürtler üzerinden gerçekleştirmek istediği planı açık etmekten çekinmiyor.

Gerçekte konu İsrail’in yayılmacı politikasına dayanıyor. Rejim yıkılmadan önce de iç savaş süresince İsrail güvenlik gerekçesiyle, ülkedeki İran güçlerini bahane ederek Suriye’de istediği yeri bombalıyordu. Rejimin yıkılmasıyla birlikte Esad’ın verdiği koordinatlara dayanarak ülkenin neredeyse bütün askeri kapasitesini yok edecek bombardımanlar gerçekleştirdi. İsrail bununla da yetinmeyip yine güvenliğini bahane ederek stratejik Golan Tepeleri ve Hermon Dağını işgal ederek, başkent Şam’a 25 km yaklaştı.

İsrail’in Suriye’deki asıl planı ise Türkiye ve Irak sınırında PYD-YPG’nin kontrol ettiği bölgede, Amerika ve İsrail’in güdümünde bir Kürt devletinin kurulması. Bu sayede İsrail Türkiye’nin önüne koyacağı bir terör devletiyle, yayılmacılığının önüne bir tampon oluşturmayı planlıyor.

Planın sonraki aşaması ise Suriye Kürt bölgesiyle Kuzey Irak Kürt bölgesinin birleştirilerek Ortadoğu’da Amerikan-İsrail çıkarlarına hizmet edecek “Büyük Kürdistan”ın kurulması.

Öte yandan, İsrail’in uzun süredir dillendirdiği ve haritalarını yayınlamaktan çekinmediği Davut Koridoru, Suriye’yi ortadan ikiye bölerek İsrail’den önce PYD-YPG bölgesine oradan da Kuzey Irak’a uzanan bir hat oluşturuyor. Bununla İsrail gerek Suriye’deki gerekse Kuzey Irak’taki Kürtlerle doğrudan karasal bir bağlantı kurmayı hedeflerken, aynı zamanda bu koridor sözde Kürdistan’ı denize çıkarmış olacak. İsrail’in Musul ve Kerkük petrollerine ulaşma hayali de plan dahilinde.

Hülasa PYD-YPG’nin bölgedeki varlığı esasen İsrail’in güvenlik kılıflı yayılmacılığı için lazım. Yoksa ne Amerika ne de İsrail, Kürtlerin kara kaşına kara gözüne bakıp da onlara devlet vaat ediyor değil.

Amerika’nın Ortadoğu politikasını şekillendiren ana unsur büyük İsrail’in kurulması ve güvenliğinin sağlanmasıdır. Amerikan dış politikasına hakim olan Evanjelistlerin etkisiyle Amerika bölgedeki politikalarında İsrail’in güvenliğinin sağlanmasını birinci önceliği olarak belirlemiş ve İsrail’in yayılmacılığı yönünde bu ülkeyi mali ve askeri açıdan kesintisiz desteklemiştir.

İsrail ise bölgedeki Amerikan çıkarlarını temsil ettiği ve koruduğu, bölgede Amerika’nın kalesi olduğu iddiasıyla, en abartılı askeri ve mali destek taleplerini Amerika’ya kabul ettirmeyi bilmiştir.

Gerek Erdoğan gerek Suriye geçici hükümeti, PYD-YPG’nin bölgesine kısa süre içerisinde bölgeye operasyon yapacaklarını pek çok kez açıkladı. Ancak Amerika’nın engellemesiyle operasyon erteleniyor.

Amerika PYD-YPG’nin bölgede kalması konusunda Türkiye’yi ikna etmeye çalışıyor. Bu konudaki müzakereler ve pazarlıklar sürüyor.

Bu şartlarda, Türkiye’nin PYD-YPG bölgesine operasyon yapması halinde, Amerika’nın terör yapısına askeri ve mali destek vermesi olası gözüküyor. Bu durumda Türkiye, Rusya’nın Ukrayna karşısında düşürüldüğü duruma düşebilir. Türkiye, Amerika ve İsrail’in terör örgütüne vereceği destekle, uzun süreli bir yıpratma savaşına sokulabilir.

Erdoğan, Suriye’nin toprak bütünlüğünü ihlal edenlerin karşısında Türkiye’yi bulacaklarını açıkladı. Elbette bu, fiili işgali nedeniyle İsrail’e karşı yapılmış bir uyarıydı.

Suriye hükümetiyle Türkiye arasında yakın zamanda askeri işbirliği anlaşması imzalanması ve bu kapsamda Türkiye’nin Suriye ordusunu eğitmek ve Suriye’nin savunmasında önemli rol üstlenmek üzere bu ülkede askeri üsler kurması bekleniyor. Bu durumda en önemli husus Şam’ın korunması olacağından, Türk silahlı kuvvetlerinin Şam’ın çevresinde konuşlanması gerekecektir.

İsrail’in Golan tepelerinden geçip Lübnan sınırından ilerleyerek işgal ettiği Hermon Dağı Şam’a 25 km mesafede bulunuyor.

Bu durumda Türkiye’nin İsrail’le karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz olacaktır.

Önümüzde duran soru şu;

Türkiye ile İsrail’in karşı karşıya gelme olasılığında;

Amerika NATO müttefiki olan Türkiye’yi gözden çıkarmaz ve First Amerika (önce Amerika) diyen Trump, İsrail’in yayılmacılığına ve bitmek bilmeyen taleplerine bir noktada dur deyip, İsrail’in Suriye’den çekilmesini ister mi?

Yoksa tamamen İsrail’i destekleyip Türkiye İsrail savaşını göze alır mı?

Olası bir Türkiye İsrail savaşının, bölgede tüm taşları yerinden oynatacağı ve savaşın genişleyerek bölgede ve dünyada öngörülemez sonuçlara yol açacağı muhakkaktır. Böylesi bir savaşın, gerek iki ülke, gerekse uluslararası dengeler açısından göze alınması kolay olmayacaktır.

Türkiye’nin baştan beri dillendirdiği şart, PYD-YPG’nin, Fırat’ın batısına geçmemesi ve doğusunda da Türkiye sınırından 30 km geriye çekilmesi yönünde idi.

Diğer yandan, BM’nin, yıllardır İsrail’in fiili işgali altındaki Golan Tepelerini Suriye toprağı olarak kabul etmesine rağmen, Trump bu tepelerin İsrail toprağı olduğunu ve bunun geri dönüşünün olmayacağını çok kereler açıklamış durumda.

Bu durumda;

Türkiye’nin şart koştuğu gibi, PYD-YPG’nin, Fırat’ın batısını tamamen boşaltması ve doğusunda da Türkiye sınırından 30 km geriye çekilmesi,

İsrail’in ise Golan Tepelerinin ötesinde işgal ettiği bölgelerden çekilmesi, 1967 anlaşmasına uygun şekilde İsrail’le Suriye arasındaki “arındırılmış bölgeyi” boşaltarak, rejim yıkılmadan önceki pozisyonuna dönmesi halinde,

Türkiye ile gerek YPG-PYD gerekse İsrail arasında olası bir sıcak çatışmanın şimdilik dondurulması ve sorunun çözüm için müzakere sürecine bırakılması muhtemel gözüküyor.

Yorum Ekle
Adınız :
Başlık :
Yorumunuz :

Dikkat! Suç teşkiledecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

sanalbasin.com üyesidir

ANA HABER GAZETE
www.anahaberyorum.com
İşin Doğrusu Burada...
İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ
BAĞLANTILAR
KISAYOLLAR
anahaberyorum@hotmail.com
0312 230 56 17
0312 230 56 18
Strazburg Caddesi No:44/10 Sıhhiye/Çankaya/ANKARA
Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı
Anadolu Ay Yayınları
Ayizi Dergisi
Aliya İzzetbegoviç'i
Tanıma ve Tanıtma Etkinlikleri
Ana Sayfa
Yazarlarımız
İletişim
Künye
Web TV
Fotoğraf Galerisi
© 2022    www.anahaberyorum.com          Tasarım ve Programlama: Dr.Murat Kaya