Başını CeHaPe’nin çektiği iflah olmaz “müzmin muhalif takımı” AKP iktidara geldikten üç ay sonra “Gizli ajandaları var” demişti.
O üç ayın üzerinden çok üç aylar geçti, ortaya gizli bir ajanda çıkmadı. Onlara kalsaydı ilk üç ayda gizli ajanda ortaya çıkacak sonra birkaç kış sonra şeriat gelecekti.
Celal Bayar’dan ”bu kış komünizm gelecek” mirasını şeriata uyarlamak istediler ama olmadı.
Sonra, her ne dedilerse, onlar da olmadı. Neler neler dediler. Olmadı. Sonra tepindiler, sövdüler, yine olmadı.
Mesela benzin istasyonlarında alkol satışı yasaklandığında (ki bunu örneğin Z kuşağı bilmez) ortalığı yıktılar. “Laiklik gidiyor, çağdaş yaşam yıkılıyor, geliyor gelmekte olan Şeriat geliyor” dediler. Hayatlarının yarısı Amerika’da, diğer yarısı Avrupa’da geçen çok okumuş, her şeyi bildiğini iddia eden bu takım, o ülkelerdeki içki satışı uygulamalarını görmezden geliyor yalan üstüne yalanla ortalığı karıştırıyordu. Koca koca adamlar hiç ama hiç utanmadan yazıp konuştular.
Sonra bunu unuttular. Ta ki gece 22:00’den sonra bakkalda, markette içki satışına yasak gelene kadar. Bu defa 11 şiddetinde deprem yaşandı. Tarihe; “22:00’den sonra içki satış yasağına muhalefetin gösterdiği bilimsel ve son derece aptalca çıkış” olarak geçen bir süreç yaşandı.
Onlara göre artık, bundan sonrası şeriat ondan sonrası ise din devletiydi. Memleketi terk etmeye hazırlananlar. İltica için araştırma yapanların sayısı arttı.

Ahhh ahhh! Özgür yaşama darbe vuruluyor, özgürlükler bir bir ellerinden alınıyordu.
Gece 22:00’den sonra içki satışının yasaklanması laik yaşama karşı gerici bir darbeydi.
Bazı iyi niyetli kişiler bu tutarsızlık karşısında dünyadan örnekler vermeye çalıştılar. Nafileydi. Ama o da unutuldu.
Atlayarak gidelim.
İstanbul’a yeni bir havalimanı yapalım dendiğinde de ortalık yıkıldı.
Hayır olamazdı. Orası hem bataklık hem de rüzgârlı bir bölgeydi. Uçaklar bataklığa gömülebilir, rüzgârda maazallah uçaklar düşebilirdi. Bunun tartışması bile yapılamazdı.
Ne bilimsel toplantılar yapıldı, ne yazılar yazıldı, neler neler söylendi. Kendileri çaldılar kendileri oynadılar. Sonra unuttular.
Havalimanı da yapıldı bitti.
Onlar geldiler. Havalimanı epey büyüktü. Biraz da o büyüklükten şikâyetçi olup bataklığa gömülmemiş havalimanından uçaklara bindiler. Uçaklar rüzgârdan düşmeden kalkıp Londra’ya kadar bile gittiler.
Başını CeHaPelilerin çektiği bu müzmin muhalifler bu yaptıklarının muhalefet olmadığını gayet iyi bilirler.
Çok bilirler, her şeyi bilirler.
USTA ÇIRAK
Öteden beri usta çırak ilişkisinin bittiğinden, artık çırak yetişmediğinden falan söz edilir. Oysa bu yanlış.
Usta çırak ilişkisi hala devam ediyor.
Örnek mi istiyorsunuz.
Özgür Özel’in ustası Kemal Kılıçdaroğlu idi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun çırağı Özgür Özel’di.
Kemal Bey sahte bir gülümseme ile çoğunlukla içi boş iddiaları birçok yalan ile süsleyerek konuşur, tepeden bakar, asar keserdi. En dikkat çekeni ise, “iktidara geldiğinde” yapacaklarıydı. Arka cebinde idam mangası varmışçasına tehdit eder, asar keserdi.
Çırağı Özgür Bey de aynı minval üzere konuşuyor. Ama bir farkla. O ishot yemiş gibi bağırıyor.
Usta neyse çırak aynen benzeri.
Usta, Baykal'a çalım atmıştı, Çırağı kendisine attı.
Usta, bazı “kurumları basmıştı”. Çırağı boş durur mu, O da savcı odası vb basmayı planladı. Hayallerini kurdu.
Usta, asıp kesiyordu, çırak da aynen devam.
Ama kalite de giderek düşüyor.
Hadi bizim için hayırlısı...
Sarper San
