SİZİNLE ÇOK İŞİMİZ VAR!

MODEMİ DE HUZURUNU DA BOZMA

Evde huzur, mutluluk arıyorsan beni dinle, modemini bozma. Bu küçük kutuyu önemse, gözün gibi bak.

Bak, bozulursa bütün keyfin kaçar, huzurun kaybolur.

Dur hemen zıplama, ne alaka diye. Evet, kel alaka ama öyle. Ben yaşadım. Biliyorum. Sen de yaşama.

Akşam yemeğini her birimiz koltuklarımızda veya odalarımızda kucağımızda tabaklar ellerimizde telefon, tablet veya bilgisayarlar eşliğinde yedik.  Herkes birbirine afiyet olsun mesajları ve öpücükler gönderdi. Oğlum annesine koca bir kalp bile gönderdi. Çünkü eşim oğlumun çok sevdiği köfteyi yapmıştı. Kızım canlı yayında olduğu için fazla bir şey yapamadı.

Tabağımı mutfağa bırakıp dönüyordum ki, oğlumun odasından kalın ergen sesi ile irkildim. Derken kapı açıldı oğlum yüzü gözü kızarmış bir şekilde “internet koptu baba yine ne yaptın” dedi. İnternetin kopmasında benim ne ilgim olabilir diye düşünmeye fırsat bulamadan kızımın kapısı açıldı. Çığlık atıyor, ne dediği anlaşılmıyordu.

Modemin arızaya geçtiğini anladık. Evde televizyon yayınları dahil bütün internet iletişimi kesilmişti.

Oturduğumuz daire giriş katı ve cep telefonları pek çalışmıyor. Sokağa çıkıp arıza servisini aradım. Görevli uzaktan kontrol etti ve arıza ekibinin ancak ertesi sabah gelebileceğini söyledi. Eşim ve çocuklar pencereden konuşmalarımı dinliyordu.

Çığlıklarımızı komşular da duymuş dışarı çıkmışlardı. Her kafadan ayrı bir ses çıkıyordu. Birkaç gün önce koltuk takımını değiştiren Nebahat Hanım, eşime “ayol Selma Hanım ben sana modemini değiştir senin eve hiç yakışmıyor demiştim” demez mi.

Ben içeri girerken kızım ve oğlum bağıra bağıra çıkıyorlardı. Sonradan öğrendim arkadaşlarına gitmişler. Modem ve ev değişmeden gelmeyeceklermiş. Eşim ise annesinde. O bütün eşyalarla birlikte evin değişmesini istiyor.

Modeminize sahip olun. Altı ay ve yıllık bakımlarını yaptırın. En iyi tamamlayıcı sağlık sigortası ile sigortalayın, bozulmasın.
 

KONUŞ KONUŞ NEREYE KADAR?

Son duraktan bir sonraki durakta otobüse bindiğimde, konuşuyordu. Pencereye dayanmış, evindeymişçesine rahat konuşuyordu. Birkaç koltuk önündeki sıraya oturmuştum. Konuşma birkaç durak sonra biter diye düşündüm, ama bitmedi.

Otobüs doldu boşaldı.

Oran sitesinden Hasköy’e giden otobüs Kızılay’a, Ulus’a geldi.

O hala konuşuyordu.

Ben de bu konuşma acaba ne zaman bitecek merakı ile inmemiştim.

Kadının üzerine kaç delikanlı, genç kız, bir bankacı, reklamcı, manav, Sitelerde marangozun telefon konuşmaları bitti, onunki bitmedi.

Bankacının müşterisine aylık yıllık faiz uygulamalarını anlatışını, hangisinin daha karlı olduğunu öğrendik, bir genç kızımızdan antropoloji üzerine kısa bir yorum dinledik ve onlar bitirdiler ve indiler ama bizimkinin konuşması bitmedi.

Kocasını kayınvalidesini, görümcesini, komşusu Nihat’ı, eniştesi Remzi’yi dinledik ve tanıdık. Kendisini taciz eden enişte Remzi’ye kızdık. Lakin bitmedi.

Araya yaprak sarması, cacık, bulgur pilavı girdi, yedik karnımız doydu, bitmedi. Bulgur pilavı biraz sert olmuştu galiba. Biraz onu konuştuk. İnmedi. Otobüs Dışkapı’ya geldi. Siteler’e giden marangoz konuştuğu kişiye “bir yere uğrayıp geliyorum bekle” deyip telefonu kapattı, biz Remzi’yi dinlemeye devam ettik.

Ulustan otobüse binen iki kadın bir süre bu konuşmaları dinlediler. Kafa sallayıp olmaz bu kadarı dediler. Genç olanı dayanamadı telefonunu çıkartıp arkadaşı Tülin’i aradı;

-“Biliyor musun Esra Erol’un programındayız” dedi. O ve arkadaşı etrafındaki yolcular bastılar kahkahayı. Entel görünümlü bir dantel toplumsal, sosyolojik geri kalmışlık üzerine kısa bir yorum bile yaptı, konuşma bitmedi.

Dayanamadım. İndim.

Bir de konuşmuyoruz, diyalog kurmuyoruz diyorlar.

FATİH STADINDAKÏ EVRİM

Ankara Keçiören deki Fatih Stadı sessiz sedasız bir evrim geçirdi. Sahanın zeminindeki yapay çimleri sokuldu. Herkes oh ne güzel canim belediyemiz bize yenisini yapacak derken alan evrim geçirdi. Şehirlerin tanıtım yeme içme senliklerinin yapıldığı ticari bir yer oldu.

Artık çocukların çığlıkları ve top sesi duyulmuyor.

Yerini döner köfte cızırtıları, yöresel müzik sesleri aldı.

Bu baş döndürücü evrimi yapan CeHaPeli belediyenin amacı nedir merak ediyoruz.

Trafik polislerinin her denetiminde "al işte. Paraya ihtiyaç var" diye bilimsel iddia da bulunanlar bir spor merkezinin ticarete kurban edilmesine “kem ve küm” diyorlar.

İşte liyakatin geldiği nokta.

KÜTÜPHANEMDEN

GAZZE’NİN DİPNOTLARI-FİLİSTİN

Çizgi roman gazeteciliğinin öncülerinden biri olarak kabul edilen Joe Sacco’nun Filistin’e giderek bizzat yaşadığı ve yaşayanlarla konuşarak hazırladığı iki kitabı tanıtmak isterim.

Türkiye’de İthaki Yayınları tarafından yayımlanan Filistin (2009) ve Gazze’nin Dipnotları (2012) konuya farklı bir gözle bakışı yansıtıyor.

Filistin, Edward Said’in sunum yazısı ile yayımlanmış. Edward Said doğduğu topraklarda yaşanan insanlık dışı olayları anlatan Joe Sacco’yu övüyor.

Malta kökenli bir Amerikalı çizer olan Joe Sacco birinci intifadayı, Han Yunus’u, Refah’ı, Gazze’yi kısaca Filistin’i orada yaşayan insanların gözünden, dilinden ve yüreklerinden anlatmış.

Joe Sacco’nun yine İthaki tarafından yayımlanan Güvenli Bölge GORAZDE (2010) adlı Doğu Bosna’da Savaş 1992-1995 adlı bir başka eseri daha bulunuyor.

Velhasıl çok işimiz var... Sizinle.

Sarper SAN