Tarih, 31 Mart 2007. Bodrum geniş kapsamlı ve tüm kesimlerin katıldığı belki de alanında ilk sempozyuma ev sahipliği yaptı. Aslında başlık kendi başına sempozyumu özetler mahiyetindeydi; “Vizyon 2023, Bodrum’da Yeniden Yapılanma ve Yeni Açılımlar.” BODTO Başkanı sayın Mahmut Kocadon ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Çınar Atay ile birlikte yaptığımız sempozyumda, değerli büyüklerimiz sayın Güman Kızıltan, sayın Can Pulak ve sayın Semih Adıyaman’ın emeklerini unutamam. On sekiz yıl sonra onları tekrar saygı ile anıyorum.

Colorado Üniversitesi’nden Prof.Dr.Fahriye Sancar ve Dr.Korkut Onaran’ın sempozyuma gönderdikleri tebliğin içeriği, geçen bunca yıla rağmen hala güncelliğini koruyor. Keşke dikkate alınabilseydi.

Sempozyumda yapılan konuşmalar ve sunulan tebliğlerden oluşan ve bir yıl sonra Mayıs 2008’de “VİZYON 2023” adıyla yayımladığımız kitabı tekrar okuduğumda Bodrum Yarımadası olarak neleri kaçırdığımızı bir kez daha hatırlamış oldum.

Niyetim yaraları deşmek değil elbette. Kaçan balık büyük olurmuş. İnşallah bu sefer Bodrum elimizden kaçmaz. Kimseyi incitmeden, hiçbir siyasi ve idari kurumu hedef almadan, acaba Bodrum için “Sil Baştan” diyebilecek cesur yürekleri bulabilir miyiz? Rant tellalları henüz “Bodrum bitti” demeden bir şeyler yapabilir miyiz? Tek derdim bu. Ne demiş atalarımız; “Çıkmadık canda umut vardır.”

O halde kitabın önsözünde değindiğim can alıcı tespitlerle yeniden başlayalım.

“….Kendi çağlarında ve bölgelerinde sosyo-ekonomik, sosyo-politik ve stratejik açılardan dünyaya hükmeden medeniyetlerin ve imparatorlukların yok oluş nedenleri nelerdir? Hiç düşündük mü? Bu denli devasa bir soruyu sıradan ekonomik sebeplerle izaha kalkışmak hem komik, hem de yetersiz kalır.

Tarihi, kültürel, teolojik, sosyolojik ve diyalektik açılardan medeniyetlerin çöküş nedeni olarak karşımıza çıkan en önemli sonuç; yozlaşmadır. Bir başka söylemle, başkalaşma ve kimliksizleşme.

Böylece, bir topluluğu millet yapan değerleri, tarihî, kültürü, gelenekleri, musikisi, mimarisi, yaşam tarzı, folklorik(halkbilimsel) birikimleri, yabancı kültürlerin maddi ve manevi taarruzuyla karşılaşınca yavaş yavaş başkalaşmaya başlar.

Yozlaşmanın olduğu yerde orijinalite ve özgünlük kalmaz. Bayağı, sığ ve kimliksiz sosyolojik ortamda taklitçilik hemen boşluğu doldurur. Onun da sonu; başkalaşma ve yokoluştur.

Bu kaçınılmaz makus talih döngüsünü yerele indirgersek, Bodrum’un sorunu ne alt yapıdır, ne de üst yapı, ne yapılaşmadır ne de turizm…

Peki nedir? Eğri oturup doğru konuşalım. Sözü eğip bükmeyelim. Bodrum’un tek ana sorunu vardır: Kimlik.

2007’de sempozyumda dile getirdiğim Bodrum’un kimlik sorununa devam edeceğiz.

 “Sil baştan”, Bodrum mümkün diyenler! Haftaya yola çık, yol açık.

Hoşça kalın.

AHMET KARATAŞ

13.11.2025