5 yıl önceydi… Erzurum’da bir program nedeniyle bulunuyordum. Orada Emre Yaylalı isimli genç bir hukukçu ile ortak çalışmalar içinde bulunduk. Çok sevdim kendisini.
Sonra Zekai Aksakallı’nın akrabası olduğunu söyledi. Paşa’nın beni ekrandan izlediğini ve hakkımda güzel sözler söylediğini belirtince, kendisini benim de çok sevdiğimi ve tanışmak istediğimi söyledim.
Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan yeni ayrılmış ve Çanakkale’ye, Kolordu Komutanlığına atanmıştı. Herkes gibi ben de 15 Temmuz kahramanı olan, Ömer Halisdemir’i yetiştiren komutanın neden Özel Kuvvetler Komutanlığı'dan alındığını anlamamış ve tepki göstermiştim.
İlk olarak 2017 yılında telefonla konuştuk. Sesi beklediğimden daha yumuşak, konuşması oldukça nezaketliydi.
Özel Kuvvetler olarak Dağlıca’dan Kuzey Irak’a, El Bab’dan Hendek Operasyonuna kadar en şiddetli çatışmaları yöneten bir komutanın daha gür sesli olmasını bekliyordum nedense!
Karşılıklı iyi temennilerden sonra, İstanbul’a geldiğinde görüşmek için sözleştik.
Ertesi yıl İstanbul’da bir kültür sanat ortamında buluştuk. Sivil gelmişti. O güne kadar bordo beresi, askeri üniformasıyla sadece fotoğrafını gördüğüm Zekai Paşa’nın daha iri yarı, boylu poslu olmasını bekliyordum bu kez de.
Öyle değildi. Ancak konuştukça içinde başka birinin olduğu anlaşılıyordu.
Savaş ortamlarında ortaya çıkan, insanları etkileyen başka bir kişilik vardı içinde.
ÖLÜMLE YAN YANA GEÇEN 21 YIL
Türk Silahlı Kuvvetlerinin en seçkin ve en stratejik biriminin komutanı olmak, bırakın biz siviller, klasik bir asker için bile sıra dışı bir şeydir.
Çok titiz koşullarda seçilen, zorlu eğitimlerden geçen ve devletin tüm kritik operasyonlarını gerçekleştiren bu birlik, 15 Temmuz’da çatışmaların merkezinde yer almıştı.
Orayı ele geçirmek, Zekai Aksakallı'yı öldürmek için darbeciler özel bir çaba sarf etmişti.