Gökyüzü sonsuz derinliği, sonsuz yıldızları ile çok eski zamanlardan beri insanoğlunun ilgisini çekmiş, bu bilinmeyen dünyanın büyüsü “yıldız ilmi”ni doğurmuştur. En eski uygarlıklardan bize kadar ulaşan eserlerde gökyüzü ve yıldızlarla ilgili inanılmaz bilgiler, anlaşılmaz –sırrı hâlâ çözülmemiş– işaretler vardır.
Gökyüzünü inceleyen eski dünya insanları yıldızların hareketlerinden hem kendilerine mahsus takvimler icat etmiş, hem de geleceğe dair kehanetlerde bulunmuşlardır.
Kendi kültürümüzde bu işin adı “İlm-i nücum” olmuş, padişahlar yanlarında sürekli “müneccimbaşı” bulundurmuş; onlara danışmadan önemli bir karar almayanlar dahi olmuştur.
Bütün bunların temelinde insanın gelecekten haber alma arzusu yatmaktadır. Kitabımız ise bunun mümkün olmadığını söyleyerek, falcılığı yasaklamıştır.
Gök cisimlerini incelemek “müsbet ilimler” sahasına girdiğinde adı “astronomi” olmuş; iklim-mevsim-zaman-meteroloji ve bunlara ilaveten “uzay araştırmaları”nda önemli bir mevki elde etmiştir.