Bu yıl Ramazanı farklı yaşıyoruz. Bizi evlerimize kapatan korona virüs illeti toplumsal hayatımızı altüst etti. Neredeyse iki aya yaklaşan sürede olağan hayatı sınırlanmış, apartmanlara sıkışmış vaziyette balkonlardan hava alabilen insanların bunalan ruh haline, Rahmetiyle gelen Ramazan iklimi bahar havası gibi evlere huzur, sükûnet ve esenlik getirdi.
Ramazan ayı bir iklimdir, bir mevsimdir, bahar ayları gibi. Sağanak sağanak yağan bereketli bahar yağmurlarının toprağı suladığı, uyandırdığı, bitkileri, ağaçları velhasıl tabiatı canlandırdığı gibi, Ramazan ayı da da rahmetiyle, bereketiyle erozyona uğramış, kirlenmiş, kararmış zihin, kalp ve gönül dünyamızı yıkıyor, arındırıyor, Ramazan ayında yeniden bir diriliş ve uyanış gerçekleşiyor.
Ramazan ayının bu diriltici takvimini Peygamberimiz üç safha olarak açıklıyor.
İlk on günü Rabbimizin rahmetiyle bereketlendirdiği,
İkinci on günü mağfiretiyle müminlerin affa mazhar olduğu,
Son on günü de kurtuluşa ulaştırdığı şerefli, mübarek bir aydır.
Yılda bir ay gibi sınırlı ve sayılı günlere tekabül eden bu Ramazan ikliminden yeterince nasiplenerek ve diriliş ruhunu gerçekleştirerek fıtrata dönebilenlere ne mutlu.
Bu yıl camisiz, cemaatsiz kalsak da, evlerimizde ramazan coşkusunu ailecek yaşama, Oruç ibadetiyle, hatimlerle, vakit ve teravih namazları ile farklı ramazanı yaşama gayretindeyiz.
Ramazan ayında bizi dirilerek, inkılapla ruhuyla çıkaracak olan Kur’an’dır. İşe Kur’an’dan başlamak gerekir. Çünkü Ramazan Kur’an ayıdır. Kur’an 14 asır önce bu ayda inmeye başlamıştır. Aslına bakarsanız her yıl ramazanla Kur’an’ın hanelerimize yeniden indiği görülür. Peygamber sünneti hatimler bu ayda yapılır. Kur’an okumaya ve anlamaya yoğunlaşılır.
Kur’an’la Diriliş
Bilindiği gibi Kur’an insanı muhatap alır. Kur’an insanla Allah, İnsanla insan ve insanla eşya arasındaki ilişkileri, kural ve ilkeleri açıklayan bir hidayet kitabıdır. Kur’an hidayettir.
Kur’an’ın hidayeti, O’nu okumak, anlamak ve hayatımıza yansıtmakla olur.
Kur’an’la meşgul olmak, Allah ile aramızda açılan mesafeyi kapatır takvaya ulaştırır.
Kur’an okumak, “Kalû Bela”da Allah’a verdiğimiz sözü, kulluk ahdimizi şuur seviyesine yükseltir.
Kur’an, iman ve itikad anlayışımızı taklitten, tahkike çıkartır.
Kur’an, günümüz tabiriyle insanı, fabrika ayarlarına, fıtrata döndürür.
Kur’an, Furkan’dır, iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini ayırmamızı sağlayan yol gösterici nurdur.
Kur’an, salih amel ve güzel ahlakla donanımlı ‘kamil’ insan olmamızı sağlar.
Kur’an, ahiret yurdunun kazanımlarını dünyada önümüze serer.
Kur’an, insana hududullah dediğimiz, haddini bildirir.
Kur’an, insana yüklediği dünyayı imar (hilafet) görevinin, Kainat kitabıyla birlikte nasıl okunarak, yerine getirileceğini anlatır.
Velhasıl ilk emri “Oku” olan kitabımızın, Ramazanla bize nazil olduğunu düşünerek yeniden yeniden okumalıyız. Gönlümüzü ona açarak okuduğumuz takdirde O bize hidayetimiz için bir şeyler söyleyecektir. O bir bilgi kitabıdır, ama bilgi amele dönüşmediği sürece bir işe yaramaz. Çünkü Kur’an, bildiğini konuştuğu halde onunla amel etmeyenleri çok şiddetli şekilde kınamaktadır.
Uzun sözün kısası, her kitabı okumanın ve onu anlamanın bir usulü, yöntemi olduğu gibi Kur’an’ı okuma ve anlamanın da bir edebi, adabı, metodu, usulü ve ilmi olduğunu da bilmemiz gerekir.
Bu vesileyle Kur’an’ı önemseyen ve O’nu gerçekten hayatına yansıtarak yaşama gayretinde olanlara bir kitap önerim var. Değerli bilim adamı ve kendisini Kur’an’ı anlamaya adamış tefsir hocası Prof. Dr. Celal Kırca hocanın ‘Hayatın İçinde, Hayatla Birlikte KUR’AN’I ANLAMA (sorunlar-Yöntemler) kitabını mutlaka okumalarını tavsiye ederim. (Anadolu Ay yayınları-Ankara 2019 da yayınlanmıştır)
Ramazan ayında Kur’an’la dirilmek dua ve dileği ile…
30 Nisan 2020-Ankara
Ali AY