Trump, 8 Kasım 2016'da yapılan seçimleri kazanarak, 45. Amerika Birleşik Devletleri başkanı olduğundan beri ABD’de sular durulmuyor. Trump’ın, Neo Con’ların adayı Hillary’ye karşı sürpriz yaparak seçimi kazanması, ABD’de ve tüm dünyadaki müesses nizamın sallanmasına yol açtı. Buna da kendi aç gözlülükleri yol açmıştı. Çünkü ABD’deki fabrikaların kapanıp Çin’e göç etmesi ile Irak, Afganistan ve Suriye’deki trilyon dolarlık operasyonlar, ABD’deki sıradan insanın yaşam düzeyinin gerilemesine, işsizliğin artmasına yol açmıştı. Trump, halkın doğrudan geçim derdini ilgilendiren konulara yönelerek, Amerikan milli menfaatlerine sahip çıkarak, halkın desteğine aldı. Sahipsiz kalan ve ekonomik durumu gitgide daha fazla bozulan halk, yani orta sınıf Trump’ı desteklemişti. Trump daha fazla Amerikan halkına dayanarak iktidara geldi. Ülkesinin dünyanın jandarması gibi kullanılmasına karşı çıkıp, farklı bölgelerdeki askerleri ülkeye geri getireceğini, Rusya ile barışıp, Çin’deki Amerikan fabrikalarını yurda döndüreceğini vaad etmişti.
Daha seçilir seçilmez başlayan iç çekişme için Şubat 2018 tarihinde yayımlanan Pentagon imzalı Ulusal Güvenlik Stratejisi Raporu'nda "Şuan Amerikan ulusal güvenliği için en büyük tehdit ve öncelik terörizm değil, devlet içi stratejik rekabettir" ifadeleri yer almıştı. ABD'deki müesses nizam adeta can çekişiyor. Küreselci Sorosçularla sembolize edilen Amerikan Derin Devlet’i Wall Street’teki İsrail ve Yahudi sermayesini temsil eden Neo Con’lar, CIA, Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı’nda etkilidir. En hâkim oldukları yer de, Pentagon yani Savunma Bakanlığıdır. Dış ilişkiler konseyi CFR, Üçlü Komisyon ve Bildelberg yine derin ailelerin önemli faaliyet alanlarındandır.
Küreselci emperyalist İsrail yanlısı Wall Street-Pentagon ve Silah-Petrol Kartellerinin adamları olan Neo Con’lar, ABD’yi kendi çıkarları istikametinde adeta “DÜNYANIN JANDARMASI” gibi kullanmakta ve istedikleri lideri devirip ülkelere savaş açtırmaktan çekinmemektedirler. ABD’nin dünyaya Neo Liberal bir nizam vermesini ve finans-kapital oligarkların çıkarlarını korumasını isterler. Küreselcilerin bütçe açığını da umursamadığını savunan Trump, seçim öncesinde şu vurguları yapmıştı. "Ben küreselcilerin tam tersiyim. Ben bütçe açıklarını sevmiyorum. Ben bu ülkede fabrikaların ve tesislerin kapatılmasından, başka bir ülkeye gitmelerinden de hoşlanmıyorum", "Ben küreselci değilim. Bu ülkeyi seviyorum. Bu ülkeye sahip çıkacağız", "Küreselciler, ABD mallarının üretimi için dış kaynak kullanıyordu. Bazı küreselciler bizim gerçekten para kaybetmemizi istiyor. ABD, bu insanların umurunda bile değil." Ve 2019 Eylül’lünde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmasına "Gelecek küreselcilerin değil vatanseverlerindir" sözleriyle küreselcilere karşı açıkça bayrak açmıştı. ABD askerlerini Afganistan ve Suriye’den çekmek istemişti ve Trump’ın Erdoğan’a, "Biliyor musunuz, o-Suriye sizindir. Ben gidiyorum" yanıtını verince, Neo Con’ların sesi olan New York Times ve Washington Post gazetesi, ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Amerikan askerlerinin Suriye'den çekilmesini ele aldıkları görüşmenin felakete neden olduğunu yazmıştı. Derin devletin gösterdiği bu muhalefetle gereken miktarda ABD askeri eve dönememişti.
Ancak Trump seçilir seçilmez, Neo Con camia karşı atağa geçti. FBI seçimlerde Rusya parmağı olduğu iddiasıyla soruşturması başlattı. Trump’ın tüm ekibi mercek altına alındı. Ard arda istifalar başladı ve şimdiye değin tam 42 önemli yönetici ya istifa etti, ya da görevden alındı. Demokrat Partililer, vatana ihanet ve başkanlık yetkilerini kötüye kullanmakla suçladıkları Trump hakkında son kozları olan azil sürecini bile başlattı. Başkan Trump'ın göreve başladığı 20 Ocak 2017'de ABD'nin toplam dış borcu 19.95 trilyon dolardı. Özellikle AB ülkeleri ve Çin’e karşı koruyucu politikaları terk ettiği halde, bir sürü tedbire rağmen şu an 23 trilyon dolara ulaştı ve Trump'la birlikte 3 trilyon dolardan fazla dış borç artmaya devam etmiştir. Bu ara Trump Çin’le ticari savaşı gümrükler üzerinden sürdürürken, Korono virüs’ü kasıtlı yaydığı iddiasıyla karşı tazminat davaları açılacağını duyurdu böylece Çin’e yatırım yapan ABD’’li küreselcilere de bir ders vermek istiyordu. Bir de artan Korona virüs salgınıyla 20 milyon kişinin işsiz kalması ön görülürken, bu rakamın 60 milyonu bulacağı ortaya çıktı. Korono krizi sürerken bu kez de siyahi vatandaş George Floyd'un polisin aşırı zor kullanmasıyla öldürülmesi sonucu başlayan protestolar Korono’yu unutturdu. Bu ayaklanmayı derin devletin Trump’a karşı bir organizasyonu olduğunu, bir kurgu olduğunu söyleyen çok. Washington eyaletindeki Saettle kentinin aşırı sol örgüt Antifa tarafından ele geçirilmesi ve özerklik ilanı başka bir krize yol açtı. Trump göstericileri durdurmak için ordu birliklerinin sokaklara inmesi gerektiğini söylemesine Pentagondan karşı cevap geldi. Trump, Genelkurmay Başkanı Mark Milley tarafından hazırlanan genelge ile soğuk bir duş aldı. Milley göstericilere karşı ordu birliklerinin kullanılmasına karşı çıkarak “Bağlılığımız Anayasa’yadır” denildi.
Bütün bu karışıklıklar sürerken Trump yeni ve çok konuşulacak çok büyük bir bomba patlattı. ABD DÜNYANIN POLİSİ DEĞİLDİR. Trump 13 Haziran cumartesi günü, New York yakınlarındaki West Point kentindeki Ordu Akademisi’nin 2020 mezuniyet töreninde, Amerikan ordusunun görevinin dünyadaki tüm sorunları çözmek olmadığını vurgulayan Trump, “Bitmeyen sonsuz savaşlar dönemini sonlandırıyoruz. Uzak topraklarda, birçoğunun ismini bile duymadığı yerlerde çok eskiden beri devam anlaşmazlıkları çözmek Amerikan ordusunun görevi değil. Biz dünyanın polisi değiliz” şeklinde konuştu.
Trump’un bu çıkışıyla ABD için tam bir Pandora’nın kutusu açılmış oldu. Bu çatışmalar bu demeçten sonra çok daha büyüyeceği kaçınılmaz. ABD’yi küresel düzenin bir jandarması gibi kullananlar da boş durmayacaktır. Ancak Trump’un Kasım-2020’de yenilenecek seçimleri tekrar kazanması durumunda, ona karşı küreselcilerin komploları bitmeyecek işin sonu 50 eyaletin parçalanarak ABD’nin yıkılışına kadar varacaktır. Çünkü küreselciler yeni üs olarak Çin’i seçmiş gibi görünmektedir. Zaten başlattıkları yeni DİJİTAL KÜRESEL DÜZENDE merkez bankalarına, devletlere ve yeni bir jandarmaya ihtiyaçları yok gibi görünmektedir. Tüm dünyayı sarmaladıkları SİBER AĞ sayesinde, herkes mecburen bu ağa dahil olmak zorunda kalmaya zorlanmaktadır. Korona salgını gibi krizlerle insanlık buna zorlanmaktadır. Önümüzdeki yılların çok hareketli geçeceği ve şeytanın en büyük kozunu oyuna sürdüğü görünmektedir.