Bir KIŞ günü idi
Öncelikle
“çatısı çöken adam” diye hitap ederek İLHAM veren davet sahibi o espri kabiliyeti çok yüksek arkadaşıma çok teşekkür ediyorum diyor ve hikayesinin perdesini açıyor
Yılın MART ayı başlangıcı idi
KAR o kadar çok üst üste yağmış sokaklar buz tutmuş çatılarda buz ve buzul sarkıtları oluşmuştu
O KIŞ uzun ve çetin sürmüştü
Bir taraftan insanlar kendi imkanları ile evlerinin ve işyerlerinin önlerini temizlerken
Diğer taraftan caddeler sokaklar ve yollar belediyenin araç ve gereçleri ile açılıp temizlenip gündelik HAYATIN akışı sağlanırken
ÇATILARI buz tutanlar ya kendi imkanları ile temizlik yapacaklar ya da başkaca kişi ve kurumlardan hizmet alacaklar ya da nasıl olsa bizim ÇATI çökmez inşa ALLAH deyip tevekkül ederek KIŞIN çıkmasını o güneşin sımsıcak ışınlarının yolunu gözleyerek baharı beklemek zorunda kalacaktı
Çatışı çöken ADAM da
Tüm ihtimaller ile tevekkül ederek BAHARI beklemek zorunda kalan kişilerden biri idi çünkü çatısı çok yüksek ve kendi imkanları ile temizlenmesi de mümkün gözükmüyordu
Ancak içinde için için bir kurt da büyüyordu
Çünkü çatısı çok GENİŞ idi ve de üzerine çıkıp temizleme imkanı yok gibi gözüküyordu çatının malzemesi o kadar kaygan olduğundan ve de ana omurgasın da dala fazla ilave bir yükü çekecek bir yapısı da bulunmamakta idi
Günlerden bir gün
Altında ON işçinin çalıştığı içinde bir o kadar da ticari malzemenin olduğu bir mesai gününde ÇATISININ çökmeye başladığı haberini almıştı
Artık iş işten geçmişti
Çatının süper imkanlarla temizlenmesi şartı da ortadan kalkmıştı
Çünkü ÇATININ çökme gürültüleri hem gözle görülür ve hem de kulaklarla işitilir vaziyete gelmiş idi
ÇATI sahibi çaresiz kalmıştı
Ne yapması gerektiğini düşünüyordu
Ne fazla bir imkanı ve ne de fazlaca bir zamanı vardı
Çatı altında çalışmakta olan işçiler çalışmalarına ara vermişler bir köşede çatının çökmesini SEYRE koyulmuşlardı
Bu esnada
Çatısı çökmekte olan ADAM
Eline bir KAZMA alarak ANA çatının üstüne çıkma kararı almış ve çatının ana direklerinden tırmanarak çökmekte olan ana çatının üzerine çıkmıştı.
Amacı
Çatının muhtelif yerlerinden buz koridorları açarak buzulların kaymasını ve böylelikle çatının çökmesini önlemekti
Bu maksatla
Trapez SAÇ kaplama olan ANA çatının muhtelif yerlerinden delikler açarak buzulların kaymasını amaçlayarak ana çatının çökmesi halinde dahi YAN çatıların ve de tüm çatıyı ayakta tutan demir kolonların ve kirişlerin yıkılmasının önüne geçmesini düşünüyordu.
Aşağıdan İŞÇİLER aman düşersin AĞAM diye avaz avaz bağırıyorlardı
Ancak çatısı çöken adam bu bağırışlara hiç aldırış etmeden canhıraş bir şekilde çatının muhtelif yerlerinden kazmasının sivri tarafını kuvvetlice vurarak delikler açmaya ve de BUZLARI parçalamaya devam ediyordu
Birkaç kez ayağı kayıp aşağıya düşme tehlikesi ile karşılaşan çatısı çöken adamın gayretleri amacına ulaşamıyordu
Açtığı olanca delikler ve kırdığı buzlar dahi buzul tabakasının aşağıya kaymasını sağlamamış ve bunca çabaya rağmen ANA çatı göz göre göre çökmeye başlamıştı
Elinde kazmasıyla çatının diğer bir üst kenarında duraklayarak çökmekte olan çatının gürültüsünü seyrederken
Tam o ESNADA cep telefonu çalmaya başlamıştı
Açıp açmamakta tereddüt ediyordu zil sesi ısrarla çalmaya devam ediyordu telefonu açmak zorunda kalmıştı.
Telefon eden kişi KADİM dostlarından biri idi
Gençlik yıllarından beri tanışıp kaynaştığı yarım asırlık bir arkadaşlığı söz konusu idi ve geçmişte bir arkadaşlık HUKUKU DA oluşmuştu
Bir DAVET söz konusu idi
Çatısı çöken adamın o arkadaşı
Önce çok iyi bir BÜROKRAT olmuş ve ardından da MİLLETVEKİLİ olmuştu
Velhasıl
Kadim dost olan davet sahibi
Gençlik dönemi arkadaşlarına bir hukuk ve bir vefa gereği topluca bir YEMEK ikramı yapmayı düşünmüştü
Gerçekten de çok güzel bir düşünce çok iyi bir davranış idi.
Çünkü davete icabet edecek kişiler onun yarım asırlık kadim dostları arkadaşları olacaktı o yemekli toplantıda halleşilecek hasbihal edilecekti
Çatısı çöken adam
BEN şu anda çökmekte olan çatının üstündeyim sesini fazla alamıyorum biraz yüksek sesle konuşur musun diyor ve daveti yapan arkadaşı da sesini yükseltmek zorunda kalıyordu.
DAVET gerçekleşmiş
Çatısı çöken adam davete icabet edeceğini bildirmişti
Çünkü o da
Yarım asırlık arkadaşları ile dostları ile bir arada olacak yemek vesilesi ile halleşme hasbihal etme imkanı bulacaktı
Nitekim
Ertesi gün
Çatısı çöken adam söz verdiği ve de arzuladığı için
Bir PAZAR günü
İlçesinden BAŞKENTTEKİ davet mekanına ulaşmıştı
Dostları arkadaşları öbek öbek davet mekanına geliyorlardı
Araçlar olanca görüntüsü ile LÜKS sayılırdı
Çünkü aradan yarım asır geçmiş köprülerin altından nice sular akmış ve herkes teknesini iyi doldurmuş bütçelerini iyi oluşturmuş gözüküyordu.
Daha yemek başlamadan önce
Herkes kendine en yakın gördüğü arkadaşlarıyla kucaklaşmalar yakınlaşmalar bir kokteyl gibi ayak üstü selamlaşmalar konuşmalar gülüşmeler devam ediyordu
Bu arada
Yemek SERVİSLERİ DE bir taraftan devam ediyordu
Davet sahibi kadim dost
Kürsüye yöneldi
Eline mikrofonu aldı
Ve ilk hitabını yaptı
Hoş geldiniz sefalar getirdiniz hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim davetime icabet ettiniz AFİYET olsun arkadaşlar diyerek yemek faslını başlatmıştı.
Yemek nefis idi
Herkes neşe ve afiyetle bir taraftan yemeklerini yiyor bir taraftan da aynı masayı paylaştığı kadim dostları ile samimi sohbetler yapıyorlardı.
Ortam gayet iyi idi ve davete icabet edenler epeyce fazla idi o kos koca salon dolmuş ve boş masası da gözükmüyordu.
Yemek akabinde
Kısa bir DUA ile yemek faslı son bulmuştu
Davet sahibi kadim dost
Tekrar kürsüye gelip
Yemek sonrası PROGRAMI sunup
Kısa ve özlü bir konuşma yapmıştı
Yemeği arkadaşlık hukuku gereği düşündüğünü ve de arkadaşları bir araya getirme imkanı sağlayarak halleşme hasbihal etme ve de yeniden kaynaşma zemini düşündüğünü ifade ediyordu
O konuşma esnasında
Davet hatırası olarak da
ÇATISI çöken adamı
Göstererek
Nasıl ve hangi şartlarda davet ettiğini ismini de zikrederek gülerek anlatıyor ve aynen şöyle diyordu:
“Arkadaşlar şu adamın çatışı çömmüş
Arkadaşı çatı üzerinde yakaladım ve çatışı çökmüş arkadaşlar” diyerek hem kendisi gülüyordu ve hem de tüm katılımcı arkadaşlardan da gülüşme sesleri işitiliyordu
Çatısı çöken adam
Şöyle düşünüyordu
Gençlik yıllarından beri birçoğu ile birlikte yaşadığı adeta bir gelenek haline geldiği bir DAVRANIŞ bekliyordu.
Geçmiş olsun ne oldu ne bitti nasıl oldu
Yapacağımız bir şey var mı elimizden geleni yapalım diye
Lisanen bir teselli fiilen bir dayanışma bekliyordu
HEYHAT
Hani
“Müminler birbirlerini tuğladan ören binalar gibi her biri diğerine kuvvet ve destek” olmalıydı
Hani “Kadim dostluklar hem ak günlerde hem de kara günlerde bir olmaktı”
Ama
Neyimize gerek diyebiliriz
Çünkü herkes kendi dünyasında kendi hülyasında
Kendi dehlizlerinde yaşıyordu
Müminlerin
İslam ile olan bağlantıları
Sadece tasdik edilen ve ikrar edilen bir iman düzeyinde olması halinden ibaret
Evet
“AMEL imandan bir parça değildir”
Ancak ameller İMANIN yakıtlarıdır
Yani salih ve ahsenü ameller imanın nurudur
Kısaca İMAN
Amellerle her an tazelenir yenilenir canlanır
Ve de yaşanır
İşte
Bu zafiyet
Bu ana neden dolayısıyladır ki
Müminler birbirlerine bigane ve ilgisiz
Müminler paramparça
Gemisini kurtaran kaptan
Müslüman ülkeler sanki birbirleriyle hısım değil hasım konumda
Neyse bu dert
Bizi
Bambaşka bir mecraya sürükler
Çatısı çöken adam
Kaldığı yerden toplantı tasvirlerine devam ediyor
Bu toplantıya katılan
Kadim dostlardan çoğunluğu ferdi olarak katılım sağlarken
Bazıları da
Herhangi bir tüzel kişilikte birlikte “vakıf dernek parti” gibi bir araya gelmiş arkadaş topluluğu içinde farklı bir katılım fotoğrafı içinde idiler
Çünkü
Gençlik yıllarından sonra
Her arkadaş
Kendi mizacı meşrebince ve de imkanı ve statüsü doğrultusunda bir topluluğa aidiyet hissederek bir cemiyet teşekkül ettirmiş ya da oluşturulan bir cemiyete iştirak etmişti
Bazı arkadaşlar ise
Ticari sahada temayüz edip gücüne güç katmışlar birçokları da BÜROKRASİDE yer tutarak kendilerine ayrı bir yaşam tarzı oluşturmuşlardı
Kısaca
Davete icabet eden arkadaşların ekseriyeti
Yanlış anlaşılmasın
“Tuzu kuru” gibi gözüküyorlardı ki
“Üst kattakiler alt kattakilerin yaşam tarzlarından kod ve statü farkı yüzünden her zaman habersiz ve biganedirler”
Çünkü “İnsanlar içinde yaşadıkları şartlara göre düşünürler ve de yaşarlar”
Başkalarının yaşam tarzlarının farkında olmadan alışkanlıkları üzere hayatlarını sürdürmeye devam ederler
Neyse bu konu da çok farklı bir konu
Program gereği
Hem PROTOKOL konuşmaları temsili olarak yapılıyor ve hem de
Her yuvarlak masaya SÖZ veriliyor
Konuşma yapmak isteyenlere de MİKROFON uzatılıyordu
Hemen hemen her masa da en az bir konuşmacı arkadaş kalkıyor en azından bir TEŞEKKÜR konuşması yapıyordu
Ancak bazı masalardan
Çok farklı konuşma yapanlar da olmuyor değildi
Bunlardan bir kaçı
“Davet sahibine çok teşekkür ederim
Ancak bazı arkadaşları görüyor yaşıyor ve şahit oluyorum ki
Belli bir MAKAMA ya da STATÜYE geldiklerinde
Hemen MERDİVENİ çekiyorlar ve geçmişte olan arkadaşlarının bu merdivenden tırmanma imkanı dahi olamıyor görüşme bile yapılamıyor diyerek sitemkarane bir konuşma yapıyordu”.
“Diğer biri
Geçmişte oluşan arkadaşlık HUKUKU gereği bir HELALLEŞME olması lazım geldiğini söylüyordu”.
“Diğer biri
Bu davet bir başlangıç olsun bundan böyle daha sık görüşelim kaynaşalım diyerek bu tip toplantıların arkasının gelmesini ve de gençlik yıllarında olduğu gibi içinde bulunduğumuz şartlar gereği arkadaşlık adına ait olduğumuz toplum adına NELER yapılabilir bunun MÜZAKERE edilmesini söylüyordu”.
Çatısı çöken adam ise
“Davet sahibine çok teşekkür ederek
KADİM dostlar ve dostluklar için iyi bir başlangıç olduğunu bunun arkasının gelmesi lazım geldiğini ve günümüz şartlarında iyi ve güzel bir DAYANIŞMANIN ortaya koyulmasının şart olduğunu söylemden ziyade amel ve eylemin daha faziletli olduğunun altını çiziyordu”.
Ancak
Bu DAVET
Sadece
Nefis yemeklerin yendiği ve eski dostların yeniden görüştüğü adeta bir NOSTALJİ topluluğu olarak kalacak ve güzel bir yemek daveti olarak maksadına böylelikle ulaşmış olacaktı
Çünkü
Böylesi bir başka çok katılımcısı olan çoğulcu DAVET ne gerçekleşmiş ve ne de o davete katılan kadim arkadaş toplulukları başka ortamlarda çoğulcu olarak bir araya gelebilmişlerdi
Gelmiş olsalar dahi çatısı çöken adamın haberi olmamıştı
Herkes ve her kesim kendi yolunda kendi cemiyeti ve topluluğu içinde hayat yolculuğuna kendi hayat üslubu ile devam etmekte idi
Çatısı çöken adam
Bu yemekli toplantıdan
Çok çok mutlu ayrılmıştı
Çünkü
Yıllar yılı
Hiç görmediği bazı arkadaşları ile aynı mekanı aynı masayı paylaşmış nostaljide olsa bir hasbihal oluşmuştu hiç yoktan iyi idi böylesi bir yemekli toplantı
Evli evine köylü köyüne
Eski tas eski hamam
İyi ve güzel bir toplantıdan sonra yine böyle olmuş
Evli evine köylü köyüne gitmiş
Her kes ve herkesim
İçinde bulundukları HAL üzere
Hayat tarzlarını sürdürmeye devam ediyorlardı
ÇATISI çöken adam da
Aynı HAL üzere idi
Bir arkadaş topluluğunun içinde olan
Çatısı çöken adam da
Bir VAKIF ın tüzel kurumu içinde olarak hayatına istikamet vermek üzere belli bir zaman ve imkanını da ayırarak “Fikir zikir ve de tefekkür” halini yazılı çizili dizeli metinler şeklinde VAKFIN gayesine tahsis ediyordu
Çatısı çöken adam
Söz konusu bu iş yerini
Halihazırda içinde bir kiracısı olduğundan
Çöken çatısını yeniden yaptırması gerekiyordu
Bu amaç ile
Bütün “nakit birikimlerini” ne var ne yok harcayarak ve oğuldan kızdan damattan nakit yardımlarla takviye de alarak iş yerinin çatısını çökmesin diye de çok daha sağlam bir donanımla yeniden yaptırmıştı
Ancak
MAL ile olan imtihanı bitmiyordu
Bu sefer de
Geçmişte yaptığı ticari bir ortaklık sonrasında
O günün şartlarında ortaklığı resmi senetlerle sonlandırıldığı halde
Yine de halisane duygularla geçmişte oluşan ortaklık hukuku gereği
“Çatısı çöken söz konusu olan bu işyerini”
İyi niyetlerle verdiği bir İPOTEK karşılığında oluşan ipotek borcunun muhataplarınca ödenmekte olduğunu bilgisini alıyor ve borcun düzenli olarak ödeniyor zannediyordu
Aradan tam on beş yıl geçmesine rağmen ipotek borcu geçmişte ortak olduğu muhataplarınca ödenemediği için ipotek yapan banka tarafından acil koduyla aranmış ve gayri menkulünün icra kanalı ile satışa çıkarılacağı bilgisini resmi kanaldan iletmişti
Çatısı çöken adam
Çatısını da yeniden ve çok sağlam yaptığı
O güzelim iş yerini haraç mezat değerinin çok altında üstüne üstlük taksitli bir satışla satmak zorunda kalacak
Başkalarının ödemesi gereken banka ipotek borcunu da böylelikle kapatarak ödemiş olacaktı
Ve o güzelim çeyrek asırlık ticari birikimi olan çatısı çöken İŞ YERİ
Aç kurtlara satılmak zorunda kalınacaktı
Bu dönem
Çatısı çöken adam için
Çok büyük MADDİ sıkıntıların yaşandığı bir dönem idi
Çatısı çöken adam
Herhangi bir işle iştigal etmiyor
Bir emekliliği ve bir de küçük bir kira geliri ile iktifa ederek geçiniyordu
Evet
“ALLAHA Hamdü senalar olsun” diyerek şükrediyordu
Malı mülkü yerinde orta halli idi
Ancak
Borçlu kalındığında ve külliyetli bir miktarda nakit ödeme söz konusu olduğunda
Mal mülk hemen paraya çevrilemediğin de NAKİT sıkıntısı içinde kalınıyordu
En yakınlarına dahi hiç kimseye HALİNİ arz edemiyordu
Çatısı çöken adam
Yavan yaşık kuru yarı bir ekmek ve katıkla
Tam altı ay sıkıntılı bir dönem yaşamış ve kimseciklere de halini arz edememişti
Çünkü kendisi hali vakti yerinde ve de zengin ve varlıklı görünmekte idi
Ancak
İçinde bulunduğu VAKIF topluluğu
Olayı duyduğunda
Kendisini ziyaret ederek durumun detaylarını da öğrendikleri halde sadece GEÇMİŞ olsun ALLAH kolaylık versin diyerek lisanen de olsa teselli edebilmişlerdi
Buna da şükür idi
Teselli dahi edemeyebilirlerdi
Ancak
“Gardaş gardaşa atar yar başında tutarmış”
Üç ay sonra
Kayınbiraderi olan eşinin kardeşi
Bu HALİ duyduğunda
Hemen evinin eşyalarını taşıdığı bahçe mekanına gelerek
Hem “sıfır bir araba tahsis etmiş ve hem de iki ton kömür” getirmişti
Çatısı çöken adam
O kışı
Mütevazi bir mekanda odun la kömürle ahşap evinde kalarak geçiriyordu
Kasabadaki
Birkaç yakın dost ve arkadaşının verdiği “nakit ve altın çeyrekle” tam iki yıl geçirerek bu acı ve meşakkatli sıkıntılı sayfayı da böylece kapatmış oluyordu
Dayanışma yapan
Akraba ve arkadaşlara elbette ki kendilerine çok çok teşekkür ediyor ve de minnettar kalıyordu
Çünkü
“Açık düşmüş yedek akçe siz yakalanmış ve de yolda yaya kalmış varlıklı bir adam konumunda” idi
İşin başlangıcında
Bu güzelim iş yerini haraç mezat satılmasını asla istemiyordu
Bu nedenle
“Banka ipotek borcunu taksitli yapılandırmış” ve de ilk taksiti de ödemek için de
Hem içinde oturduğu EVİ ni ve de kullandığı ARACI nı acil bir şekilde yine ucuza satmak zorunda kalmış evinin eşyasını da bahçe evine istifleyerek YIĞMAK durumunda kalmış idi
Aradan zaman geçiyordu
Ancak halihazırda sahibi olduğu
Başkaca olan gayri menkullerini satışa çıkarttığı halde hiç birini satamamış böylelikle o güzelim iş yeri banka ipotek borcu karşılığında elden çıkmış oluyordu
Çatısı çöken adamın
MADDİ imtihanı bununla bitmiyor idi
Babasıyla
Tam on beş yıl aile ticari ORTAKLIK yaptığı halde
Ayrılırken
Menkul ya da gayri menkul ne bir ortaklık payı ne de bir hisse almıştı
Sonrasında ise
Babasının MİRASINDAN da hiç pay almamıştı
Başına
Bu İPOTEK imtihanı hali geldiğinde
Evini ve arabasını satıp nakit sıkıntısına düştüğünde
Kardeşinden
Çok küçük bir miras payı istemiş ise de umduğu dağlara da karlar yağmıştı
Çatısı çöken adam
Bu kardeşlik sayfasını da daha fazla dillendirmeden sen sağ ben selamet diyerek
Kısadan ve kestirmeden böylelikle kapatmış oluyordu
Çatısı çöken adam ın
Başka bir mal imtihanı da
Yine bir arkadaş topluluğunun içinde bulunduğu bir zaman diliminde
Sosyo kültürel bir faaliyet olarak
Bir “Radyo televizyon şirketinin” yönetiminde bir rica üzerine bulunmuş idi
Ancak söz konusu bu “radyo ve televizyonu” bilfiil işletenler gafletleri ve sorumsuzlukları gereği
“Patent hakkı” olarak ödemeleri gereken ve tahakkuk ettirilmiş munzam nakit borcu
Yaptıkları maddi sözleşmenin karşılığı olarak tam iki yıl süreyle ertelemişler
Üstelik “kasıtlı olarak” ödemediklerinden dolayı da “sanatçı patent haklarını savunun iki derneğin” açtıkları alacak davasında
Çatısı çöken adam ve bir arkadaşı
Tam on yıl süreyle yargılanmaya başlamıştı
Bir rica istek üzerine yönetim kurulu üyesi olmanın cezasını
Söz konusu bu iki derneğe
“tahakkuk etmiş nakit borcu ” o günün şartlarında küçük bir EV alınacak tutar kadar olan nakti ki üstüne üstlük döviz bazında başka arkadaşlarından borç alarak ödemiş ve yine başkalarına ait olan bu borçlanmayı da böylelikle sonlandırmış oluyordu
Ancak
RÜTÜK
Söz konusu davayı “kayıtların orijinal olmamasından” dolayı bir üst mahkemeye taşıyarak sürdürmüş
Ve bu dava
Hem söz konusu olan patent mahkemesinin istediği “kayıtların” RÜTÜK arşivinden bulunup karşılanamadığı için ve hem de on yıl gibi bir süre üzerinden geçtiği için hali hazır da bu dava düşmüş gibi gözüküyordu
Çatısı çöken adam
Bu dönem zarfında
Hem birçok samimi avukat arkadaşı da olduğu halde
Ve hem de kardeşi hakim olduğu halde
Hiçbir kişi ve kimseden ne geçmiş olsun ve ne de ne yapmamız ne lazım gelir konularında hiçbir ilgi alaka ve destek de görememişti
Bu sayfayı da böylece kapatmış oluyordu
Çatısı çöken adam
Bir taraftan bu eski ve geçmiş hayatının acı ve ibretli sayfalarını bir bir kapatırken
Diğer taraftan
Amentüsü ve fıtratı gereği
“Arzın HALİFESİ” olduğunun yüklendiği sorumluluk üzere
Kafasına ulvi bir GAYE takılıp durmakta idi
Ruhu ve kalbi için için kaynamakta idi
Bu yara
İSLAM ülkelerinin param parça oluşu ve de MÜSLÜMANLARIN yaşam biçimlerinin acıklı hali idi
Müslümanların içinde bulundukları büyük çaplı BUHRAN
Bu büyük çaplı buhranın
Çözümleri neler olabilir kafasını zonklatırcasına bu soruyu her zaman ve mekanda soruyor ve okuma ve araştırmalarına da bu maksatla aralıksız devam ediyordu
Cevap olarak
En büyük ölçekli olan söz konusu bu BUHRANIN çözümünün
Yine en büyük ölçekli olan “ BİR MEDENİYETİN yeniden İNŞASI” meselesi olduğu konusunda kafasında ve kalbinde kesin bir kanaat de oluşmuştu
Böylelikle Müslümanlar
Büyük bir meydan okuyuşla
Yeni bir MEDENİYET inşa gayesine istikamet koyabilirlerse
BATI medeniyetinin
Sömürgeci DÜZENİN den kurtularak kendi medeniyetlerini inşa mücadelesi içinde bir GAYE ortaya koyabilecekler güç imkan ve potansiyellerine de istikamet verebileceklerdi
İçinde bulunduğu
VAKIF topluluğu olarak
Ve de kendisinin bizzat ısrarıyla ve de sunumuyla başlattığı
“Yeni bir Medeniyetin İNŞA sı sürecinde”
Öncelikle
Bir tasvir ve tasavvur sonrasında ise inşa süreçleri söz konusu olabilecekti
Neler yapılıp edilmesi konusunda
Çok katılımlı bir toplantı tertip edilmiş ve irticalen bir açış konuşması da yapmıştı
Hali hazırda
Vakıf topluluğunda
Ortada böyle ne bir gaye ne bir düşünce vardı
Böylelikle
Vakıf topluluğu olarak TASAVVUR edilen bu vadide
“yeniden bir medeniyetin İNŞASI gayesine” odaklanılmış olunuyordu
Çatısı çöken adam
Bu vakıf kervanının söz konusu olan bu ana gayesine tamı tamına odaklanmıştı
Yoluna emin adımlarla devam etmesi için üzerine düşen gayreti de sarf etmekte kararlı gözükmekte idi
Çünkü
Bu VAKIF topluluğunun
AMENTÜSÜNDE
Hiçbir problem bulunmamakta idi
AMEL pratiğinde ise eksik ve gedikler olmasına rağmen
İçinde yaşadığımız toplumun şartlarını da dikkate alındığında böylesi bir eksiklik hoş karşılanarak tolera edilebiliyordu
İddia da bulunduğumuz ve de idealini tasavvur ettiğimiz
“Bir medeniyetin yeniden İNŞA sürecinde”
Her şeyden evvel bu büyük GAYENİN gerçekleştirilebilmesi için
Yeni ve yepyeni bir hayat tarzının ve yaşam biçiminin ortaya konulması gerektiği de apaçık orta yerde duruyordu
Bu İNŞA NIN
Bir projesi olmak lazım geldiğini bir yol haritasının çizilmesi gerektiğini
Bir “manifestosunun” yazılması metodunun İLKELERİNİN oluşturulması ve de bu projenin bilgi fikir ve de maddi planda donatılarak insan kadrolarının yetiştirilmesi gerektiği konularında hem fikir egzersizleri ve hem de fiili eylemlerin içinde olunduğu bu dönemlerde
Başına da böylesi maddi imtihanların geldiği bu acı tecrübelerinden hareketle
Yeni bir düşünceye odaklanmıştı
Bu yeni düşünce
İNŞA sürecinin
Söylem tasvir ve tasavvurdan öte bir amel bir eylem ve bir dayanışmadan geçmesi gerekiyordu
Bu HALİN bu çabanın bu gayenin aksamaması için
Sadece fikir ve düşünce planında kalamayacağını düşündüğünden
Sadece
Böylesi bir GAYENİN tahakkukunun fikir ve tasavvur mücadelesi halinde kalması halinin hedefi akamete uğrayacağından ve çok yetersiz olacağı kuvvetli bir kanaate dönüşmüştü
Çatısı çöken adam için
Aradan
İki tam yıl geçmiş ti
KOVİT gereği sadece bahçesinde içine kapanıp sadece fikir zikir ve tefekkür egzersizleri yaparak zamanı mekanı ve içinde bulunduğu toplumun ve ait olduğu ümmetin sosyolojisini yeniden bir değerlendirme halini yaşayarak kalbinde ve zihninde somut tasavvurlar oluşmaya başlamıştı
Çatısı çöken adam
Bu içine kapanma “müzzemmil” halini bir yoğrulma hali olarak yaşıyor
Ancak bu hal yeniden bir başlangıcı da gerektiriyor du
Çünkü
Bu adam
Öylesine hem içinde olduğu FARKLI arkadaş topluluklardan hem ailesinden hem yaptığı ticaretten hem ortaklıklarından hem de bunca yaşadığı ACI HAYAT TECRÜBELERİNDEN sonra
Böylesine odaklanılan
Yeniden bir “Medeniyetin İNŞASI” gayesinin
Çok daha
Sağlam ve somut TEMELLER üzerinde
Tasavvur edilen böylesi bir MEDENİYETİN
ÇATISI nın ve de temellerinin çökmemek üzere
İnşa edilmesinin kaçınılmaz olacağından
Omurgası başta olmak üzere kolonlarının kirişlerinin ve de etik ve estetik MİMARİSİNİN hem çok mütevazi hem çok sade ve hem de çok görkemli hem çok muhteşem bir medeniyet BİNASININ olmasının gerekliliğine inanmakta idi
Çatısı çöken adam
“müddessir” halinde
Nerede kalmıştık diyerek
Yeni bir anlayışla ve yepyeni bir üslupla
Bu uslup ki bir yaşam biçimidir ve hayat tarzıdır ancak böylesi bir yaşam biçimi ile
Bu GAYENİN gerçekleşeceğine inanmakta idi
Çatısı çöken adam
Bu maksatla
İmanın amentüsünün
Fertler için bir “yaşam biçimi”
Toplum için bir “hayat tarzı” anlamına geldiğini anlatıyor yazıyor ve çiziyordu
Böylesi bir AMENTÜNÜN
İnsan hayatının amel pratiğinin amelinin eyleminin özünü teşkil ettiğine
Ve toplum hayatının
Bir sistem bir düzen içinde hayat STANDARTLARININ yükseltilerek medeni bir REFAH toplumu anlamına geleceğine inanıyor idi
Çatısı çöken adam için
Bir medeniyetin İNŞASI demek
O medeniyetin
Amentüsüne gönül vermiş insan ve topluluklarının
AMEL pratiklerinin AMENTÜLERİ ile örtüştürülerek ahlakı ile eylemleri ile yaşam biçimleri ve hayat tarzları ile test edilmesi anlamına gelmektedir ki bu TEST kelimenin tam anlamı ile bir DAYANIŞMA hali idi
Bu anlamlı dayanışma hali
Medeni bir yaşam biçimini ve medeni bir hayat tarzını ve de medeni bir hukuk düzenini medeni bir iktisadi hayatı medeni bir siyaseti ve de medeni bir ahlakı estetiği gerekli ve de zorunlu kılması idi
Çatışı çöken adam
Her İNŞA süreçlerinde olduğu gibi
Tasavvuru ile şekillenen proje haline getirilip eylem planlarına dönüştürülme safhasında elbette ki
Bu İNŞANIN
Ustalarının işçilerinin olması ve eğitimlerinin yapılması
Projeye uygun en kalite malzemelerinin TEDARİKİ ile
Uygulama safhasında
“Kuvvetlerin ve kaynakların tasarrufu” prensibi gereği
Malzemelerin israf edilmeden doğru ve yerli yerince yeterince kullanılmasını senkronize ve organik bir bütünlük içinde usta ve işçilerin kol kola verilerek sırt sırta yaslanarak bu inşa SÜRENİN salimen sürdürülmesinin temininin zorunluluğuna inanıyordu
Çünkü
AMENTÜ sadece SÖZ ve İKRAR değildi
Bir ameldi bir eylemdi bir aksiyondu ve bir dayanışma idi
Ve AMENTÜ
Şunu emretmektedir
“ve ikamüs salate ve itaüz zekate” ki
Bu hal
Kelimenin tam manası ile
“Bir ahitleşmeyi bir ASHAPLAŞMAYI bir müsahipliği” gerektiriyordu
İçimizden biri olarak sessiz sesleniyordu
Bu hal ve gidiş
Ayakta dimdik durmak için
Ayakların sabit olması için
Bu yolda kaymaması için emin ve sağlam adımlarla ve adamlarla ana GAYEYE doğru yola düşmek yolda olmak yoldaki tüm çile zorluk ve meşakkatlere göğüs germek için gerekli MADDİ ve MANEVİ dayanışma içinde cihazlanmayı ve yapılanmayı istemekteydi
Bu hal ve gidiş
Yeni MEDENİYETİN
Fıkıh ve HUKUKU demekti
Bu hal iktisat ve EKONOMİSİ demekti
Bu siyaset ve adil YÖNETİMİ demekti
Bu ahlak ve MANEVİYATI demekti
Bu hal ve gidişat
İlim kültür sanat mimari demektir ki tüm bu safhalar
Bir MEDENİYETİN İNŞA sürecinde olmazsa olmaz katmanlar olup
Kendine has
Yaşam biçimlerini ve hayat tarzlarını bu sürecin ana DİNAMOSU olarak görmek istiyordu
Çatısı çöken adam
İSLAM IN çatısının
Tayfın yedi rengi gibi
Öylesine muhkem öylesine geniş öylesine fonksiyonel olmaklığını düşlemekte idi
İnşası tasavvur edilen yeni MEDENİYET atmosferi ve ikliminde
“Makasıd ı ŞERİA” ile
“Canı aklı dini korumakla nesli ve aileyi korumakla malı ve ticareti korumakla”
Tüm cihanı kapsasın tüm insanlığı kuşatsın tüm yeryüzüne ÜMRANI getirsin
İklimi ile coğrafyası ile kavmiyetleri ile kültürleri ile
İSLAMIN amentüsü ile mayası çalınsın
İSLAMIN hukuku ile hamuru yoğrulsun ekonomisi ve siyaseti ile bir sistem bir nizam ADİL ve cihanşümul bir DEVLET olarak
Ahlak ve hayat tarzı olarak YAŞAM standartları yüksek bir ÜMMETİN MEDENİYETİ inşa edilmiş olsun
Çünkü
Ümmet ve insanlığın yaşam tarzlarının tüm katmanları sermaye kapitalizminin totemik putlarının istilasına uğratılmış bir düzen içinde fert ve toplumlar sadece HAZ odaklı egosantirik bir hayat tarzı içinde böylesine külli bir buhranı yaşamakta idi
İşte bu ana nedenle
Böylesine zor zahmetli ve çileli büyük bir GAYE ortaya konmuştu
Bu bir
Malü hülyamı dır
Bir rüyamı dır yoksa bir hayalmi dir bilinmez
Ancak
Bu bir iradedir
Bu bir tasavvurdur
Bu bir niyettir
Bu bir ulvi gayedir
Bu bir harekettir diyordu
Amentüsü ile metodu manifestosu ile üslubu ile
Bu tasavvurun
Bu niyetin bu gayenin gerçekleşmesi
Öncelikle
DAYANIŞMA temelinde maddi ve manevi cihazlanmayı zorluyordu
Organik bütünlük sağlanarak kuvvetlerin ve kaynakların tasarrufu nun hayatın kaçınılmaz yasası gereği içinde toplumsal bir DAYANIŞMAYI da zorunlu kılıyordu
Eğer
Böylesi bir DAYANIŞMA atmosferi içinde
Bir yaşam biçimi ve bir hayat tarzı kurabilir ise
Bir MEDENİYETİN İNŞASI amacında çok sağlam ve çok sağlıklı bir TEMEL atılmış çok görkemli ve de çökmeyecek bir ÇATI da kurulmuş olunacaktı
Çatısı çöken adam
Son perde de
Çökmeyecek
Yeni ve yepyeni bir ÇATI düşlerken
Hayat
Daima eski sayfaları kapatırken yeni ve yepyeni sayfalar açmaya devam ediyor
Güneşin her gün doğup hayatı aydınlatın ve ısıttığı gib
Sefere çıkmak
Dayanışma içinde bize yakışır
Zafer yüce RABBİMİZİN emrindedir
Yolda yoldaş olanlara
Yola koyulup yol arkadaşlığı yapanlara
Selam olsun
Çatısı çöken adam
Her varlık GAYELİDİR
Bir HAK EDİŞ yasası gereği
AHİRETİN namzediyiz derken
Eski hal muhal yeni hal izmihlal mi yoksa inşa mı diyerek
Rüyasından uyanıyor
Ve perde kapanıyordu
O içimizden biri idi.
Ves selam