Çatışı Çöken Adam
MAKALE
Paylaş
27.01.2022 16:18
2 yorum
947 okunma
Şazeli Çügen

                Bir KIŞ günü idi

                Öncelikle

                “çatısı çöken adam” diye hitap ederek İLHAM veren davet sahibi o espri kabiliyeti çok yüksek arkadaşıma çok teşekkür ediyorum diyor ve hikayesinin perdesini açıyor

                Yılın MART ayı başlangıcı idi

KAR o kadar çok üst üste yağmış sokaklar buz tutmuş çatılarda buz ve buzul sarkıtları oluşmuştu

O KIŞ uzun ve çetin sürmüştü

Bir taraftan insanlar kendi imkanları ile evlerinin ve işyerlerinin önlerini temizlerken

Diğer taraftan caddeler sokaklar ve yollar belediyenin araç ve gereçleri ile açılıp temizlenip gündelik HAYATIN akışı sağlanırken

ÇATILARI buz tutanlar ya kendi imkanları ile temizlik yapacaklar ya da başkaca kişi ve kurumlardan hizmet alacaklar ya da nasıl olsa bizim ÇATI çökmez inşa ALLAH deyip tevekkül ederek KIŞIN çıkmasını o güneşin sımsıcak ışınlarının yolunu gözleyerek baharı beklemek zorunda kalacaktı

Çatışı çöken ADAM da

Tüm ihtimaller ile tevekkül ederek BAHARI beklemek zorunda kalan kişilerden biri idi çünkü çatısı çok yüksek ve kendi imkanları ile temizlenmesi de mümkün gözükmüyordu

Ancak içinde için için bir kurt da büyüyordu 

Çünkü çatısı çok GENİŞ idi ve de üzerine çıkıp temizleme imkanı yok gibi gözüküyordu çatının malzemesi o kadar kaygan olduğundan ve de ana omurgasın da dala fazla ilave bir yükü çekecek bir yapısı da bulunmamakta idi

Günlerden bir gün

Altında ON işçinin çalıştığı içinde bir o kadar da ticari malzemenin olduğu bir mesai gününde ÇATISININ çökmeye başladığı haberini almıştı

Artık iş işten geçmişti

Çatının süper imkanlarla temizlenmesi şartı da ortadan kalkmıştı

Çünkü ÇATININ çökme gürültüleri hem gözle görülür ve hem de kulaklarla işitilir vaziyete gelmiş idi

ÇATI sahibi çaresiz kalmıştı

Ne yapması gerektiğini düşünüyordu

Ne fazla bir imkanı ve ne de fazlaca bir zamanı vardı

Çatı altında çalışmakta olan işçiler çalışmalarına ara vermişler bir köşede çatının çökmesini SEYRE koyulmuşlardı

Bu esnada

Çatısı çökmekte olan ADAM

Eline bir KAZMA alarak ANA çatının üstüne çıkma kararı almış ve çatının ana direklerinden tırmanarak çökmekte olan ana çatının üzerine çıkmıştı.

Amacı

Çatının muhtelif yerlerinden buz koridorları açarak buzulların kaymasını ve böylelikle çatının çökmesini önlemekti

Bu maksatla

Trapez SAÇ kaplama olan ANA çatının muhtelif yerlerinden delikler açarak buzulların kaymasını amaçlayarak ana çatının çökmesi halinde dahi YAN çatıların ve de tüm çatıyı ayakta tutan demir kolonların ve kirişlerin yıkılmasının önüne geçmesini düşünüyordu.

Aşağıdan İŞÇİLER aman düşersin AĞAM diye avaz avaz bağırıyorlardı

Ancak çatısı çöken adam bu bağırışlara hiç aldırış etmeden canhıraş bir şekilde çatının muhtelif yerlerinden kazmasının sivri tarafını kuvvetlice vurarak delikler açmaya ve de BUZLARI parçalamaya devam ediyordu

Birkaç kez ayağı kayıp aşağıya düşme tehlikesi ile karşılaşan çatısı çöken adamın gayretleri amacına ulaşamıyordu

Açtığı olanca delikler ve kırdığı buzlar dahi buzul tabakasının aşağıya kaymasını sağlamamış ve bunca çabaya rağmen ANA çatı göz göre göre çökmeye başlamıştı

Elinde kazmasıyla çatının diğer bir üst kenarında duraklayarak çökmekte olan çatının gürültüsünü seyrederken

Tam o ESNADA cep telefonu çalmaya başlamıştı

Açıp açmamakta tereddüt ediyordu zil sesi ısrarla çalmaya devam ediyordu telefonu açmak zorunda kalmıştı.

Telefon eden kişi KADİM dostlarından biri idi

Gençlik yıllarından beri tanışıp kaynaştığı yarım asırlık bir arkadaşlığı söz konusu idi ve geçmişte bir arkadaşlık HUKUKU DA oluşmuştu

Bir DAVET söz konusu idi

Çatısı çöken adamın o arkadaşı

Önce çok iyi bir BÜROKRAT olmuş ve ardından da MİLLETVEKİLİ olmuştu

Velhasıl

Kadim dost olan davet sahibi

Gençlik dönemi arkadaşlarına bir hukuk ve bir vefa gereği topluca bir YEMEK ikramı yapmayı düşünmüştü

Gerçekten de çok güzel bir düşünce çok iyi bir davranış idi.

Çünkü davete icabet edecek kişiler onun yarım asırlık kadim dostları arkadaşları olacaktı o yemekli toplantıda halleşilecek hasbihal edilecekti

Çatısı çöken adam

BEN şu anda çökmekte olan çatının üstündeyim sesini fazla alamıyorum biraz yüksek sesle konuşur musun diyor ve daveti yapan arkadaşı da sesini yükseltmek zorunda kalıyordu.

DAVET gerçekleşmiş

Çatısı çöken adam davete icabet edeceğini bildirmişti

Çünkü o da

Yarım asırlık arkadaşları ile dostları ile bir arada olacak yemek vesilesi ile halleşme hasbihal etme imkanı bulacaktı

Nitekim

Ertesi gün

Çatısı çöken adam söz verdiği ve de arzuladığı için

Bir PAZAR günü

İlçesinden BAŞKENTTEKİ davet mekanına ulaşmıştı

Dostları arkadaşları öbek öbek davet mekanına geliyorlardı

Araçlar olanca görüntüsü ile LÜKS sayılırdı

Çünkü aradan yarım asır geçmiş köprülerin altından nice sular akmış ve herkes teknesini iyi doldurmuş bütçelerini iyi oluşturmuş gözüküyordu.

Daha yemek başlamadan önce

Herkes kendine en yakın gördüğü arkadaşlarıyla kucaklaşmalar yakınlaşmalar bir kokteyl gibi ayak üstü selamlaşmalar konuşmalar gülüşmeler devam ediyordu

Bu arada

Yemek SERVİSLERİ DE bir taraftan devam ediyordu

Davet sahibi kadim dost

Kürsüye yöneldi

Eline mikrofonu aldı

Ve ilk hitabını yaptı

Hoş geldiniz sefalar getirdiniz hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim davetime icabet ettiniz AFİYET olsun arkadaşlar diyerek yemek faslını başlatmıştı.

Yemek nefis idi

Herkes neşe ve afiyetle bir taraftan yemeklerini yiyor bir taraftan da aynı masayı paylaştığı kadim dostları ile samimi sohbetler yapıyorlardı.

Ortam gayet iyi idi ve davete icabet edenler epeyce fazla idi o kos koca salon dolmuş ve boş masası da gözükmüyordu.

Yemek akabinde

Kısa bir DUA ile yemek faslı son bulmuştu

Davet sahibi kadim dost

Tekrar kürsüye gelip

Yemek sonrası PROGRAMI sunup

Kısa ve özlü bir konuşma yapmıştı

Yemeği arkadaşlık hukuku gereği düşündüğünü ve de arkadaşları bir araya getirme imkanı sağlayarak halleşme hasbihal etme ve de yeniden kaynaşma zemini düşündüğünü ifade ediyordu

O konuşma esnasında

Davet hatırası olarak da

ÇATISI çöken adamı

Göstererek

Nasıl ve hangi şartlarda davet ettiğini ismini de zikrederek gülerek anlatıyor ve aynen şöyle diyordu:

“Arkadaşlar şu adamın çatışı çömmüş

Arkadaşı çatı üzerinde yakaladım ve çatışı çökmüş arkadaşlar” diyerek hem kendisi gülüyordu ve hem de tüm katılımcı arkadaşlardan da gülüşme sesleri işitiliyordu

Çatısı çöken adam

Şöyle düşünüyordu

Gençlik yıllarından beri birçoğu ile birlikte yaşadığı adeta bir gelenek haline geldiği bir DAVRANIŞ bekliyordu.

Geçmiş olsun ne oldu ne bitti nasıl oldu

Yapacağımız bir şey var mı elimizden geleni yapalım diye

Lisanen bir teselli fiilen bir dayanışma bekliyordu

HEYHAT

Hani

“Müminler birbirlerini tuğladan ören binalar gibi her biri diğerine kuvvet ve destek” olmalıydı

Hani “Kadim dostluklar hem ak günlerde hem de kara günlerde bir olmaktı”

Ama  

Neyimize gerek diyebiliriz

Çünkü herkes kendi dünyasında kendi hülyasında

Kendi dehlizlerinde yaşıyordu

Müminlerin

İslam ile olan bağlantıları

Sadece tasdik edilen ve ikrar edilen bir iman düzeyinde olması halinden ibaret

Evet

“AMEL imandan bir parça değildir”

Ancak ameller İMANIN yakıtlarıdır

Yani salih ve ahsenü ameller imanın nurudur

Kısaca İMAN

Amellerle her an tazelenir yenilenir canlanır

Ve de yaşanır

İşte

Bu zafiyet

Bu ana neden dolayısıyladır ki

Müminler birbirlerine bigane ve ilgisiz

Müminler paramparça

Gemisini kurtaran kaptan

Müslüman ülkeler sanki birbirleriyle hısım değil hasım konumda

Neyse bu dert

Bizi

Bambaşka bir mecraya sürükler

Çatısı çöken adam

Kaldığı yerden toplantı tasvirlerine devam ediyor

Bu toplantıya katılan

Kadim dostlardan çoğunluğu ferdi olarak katılım sağlarken

Bazıları da

Herhangi bir tüzel kişilikte birlikte “vakıf dernek parti” gibi bir araya gelmiş arkadaş topluluğu içinde farklı bir katılım fotoğrafı içinde idiler

Çünkü

Gençlik yıllarından sonra

Her arkadaş

Kendi mizacı meşrebince ve de imkanı ve statüsü doğrultusunda bir topluluğa aidiyet hissederek bir cemiyet teşekkül ettirmiş ya da oluşturulan bir cemiyete iştirak etmişti

Bazı arkadaşlar ise

Ticari sahada temayüz edip gücüne güç katmışlar birçokları da BÜROKRASİDE yer tutarak kendilerine ayrı bir yaşam tarzı oluşturmuşlardı

Kısaca

Davete icabet eden arkadaşların ekseriyeti

Yanlış anlaşılmasın 

“Tuzu kuru” gibi gözüküyorlardı ki

“Üst kattakiler alt kattakilerin yaşam tarzlarından kod ve statü farkı yüzünden her zaman habersiz ve biganedirler”

Çünkü “İnsanlar içinde yaşadıkları şartlara göre düşünürler ve de yaşarlar”

Başkalarının yaşam tarzlarının farkında olmadan alışkanlıkları üzere hayatlarını sürdürmeye devam ederler

Neyse bu konu da çok farklı bir konu   

Program gereği

Hem PROTOKOL konuşmaları temsili olarak yapılıyor ve hem de

Her yuvarlak masaya SÖZ veriliyor

Konuşma yapmak isteyenlere de MİKROFON uzatılıyordu

Hemen hemen her masa da en az bir konuşmacı arkadaş kalkıyor en azından bir TEŞEKKÜR konuşması yapıyordu

Ancak bazı masalardan

Çok farklı konuşma yapanlar da olmuyor değildi

Bunlardan bir kaçı

“Davet sahibine çok teşekkür ederim

Ancak bazı arkadaşları görüyor yaşıyor ve şahit oluyorum ki

Belli bir MAKAMA ya da STATÜYE geldiklerinde

Hemen MERDİVENİ çekiyorlar ve geçmişte olan arkadaşlarının bu merdivenden tırmanma imkanı dahi olamıyor görüşme bile yapılamıyor diyerek sitemkarane bir konuşma yapıyordu”.

“Diğer biri

Geçmişte oluşan arkadaşlık HUKUKU gereği bir HELALLEŞME olması lazım geldiğini söylüyordu”.

“Diğer biri

Bu davet bir başlangıç olsun bundan böyle daha sık görüşelim kaynaşalım diyerek bu tip toplantıların arkasının gelmesini ve de gençlik yıllarında olduğu gibi içinde bulunduğumuz şartlar gereği arkadaşlık adına ait olduğumuz toplum adına NELER yapılabilir bunun MÜZAKERE edilmesini söylüyordu”.

Çatısı çöken adam ise

“Davet sahibine çok teşekkür ederek

KADİM dostlar ve dostluklar için iyi bir başlangıç olduğunu bunun arkasının gelmesi lazım geldiğini ve günümüz şartlarında iyi ve güzel bir DAYANIŞMANIN ortaya koyulmasının şart olduğunu söylemden ziyade amel ve eylemin daha faziletli olduğunun altını çiziyordu”.

Ancak

Bu DAVET

Sadece

Nefis yemeklerin yendiği ve eski dostların yeniden görüştüğü adeta bir NOSTALJİ topluluğu olarak kalacak ve güzel bir yemek daveti olarak maksadına böylelikle ulaşmış olacaktı

Çünkü

Böylesi bir başka çok katılımcısı olan çoğulcu DAVET ne gerçekleşmiş ve ne de o davete katılan kadim arkadaş toplulukları başka ortamlarda çoğulcu olarak bir araya gelebilmişlerdi

Gelmiş olsalar dahi çatısı çöken adamın haberi olmamıştı

Herkes ve her kesim kendi yolunda kendi cemiyeti ve topluluğu içinde hayat yolculuğuna kendi hayat üslubu ile devam etmekte idi

Çatısı çöken adam

Bu yemekli toplantıdan

Çok çok mutlu ayrılmıştı

Çünkü

Yıllar yılı

Hiç görmediği bazı arkadaşları ile aynı mekanı aynı masayı paylaşmış nostaljide olsa bir hasbihal oluşmuştu hiç yoktan iyi idi böylesi bir yemekli toplantı

Evli evine köylü köyüne

Eski tas eski hamam

İyi ve güzel bir toplantıdan sonra yine böyle olmuş

Evli evine köylü köyüne gitmiş

Her kes ve herkesim

İçinde bulundukları HAL üzere

Hayat tarzlarını sürdürmeye devam ediyorlardı

ÇATISI çöken adam da

Aynı HAL üzere idi

Bir arkadaş topluluğunun içinde olan

Çatısı çöken adam da

Bir VAKIF ın tüzel kurumu içinde olarak hayatına istikamet vermek üzere belli bir zaman ve imkanını da ayırarak “Fikir zikir ve de tefekkür” halini yazılı çizili dizeli metinler şeklinde VAKFIN gayesine tahsis ediyordu

Çatısı çöken adam

Söz konusu bu iş yerini

Halihazırda içinde bir kiracısı olduğundan

Çöken çatısını yeniden yaptırması gerekiyordu

Bu amaç ile

Bütün “nakit birikimlerini” ne var ne yok harcayarak ve oğuldan kızdan damattan nakit yardımlarla takviye de alarak iş yerinin çatısını çökmesin diye de çok daha sağlam bir donanımla yeniden yaptırmıştı  

Ancak

MAL ile olan imtihanı bitmiyordu

Bu sefer de

Geçmişte yaptığı ticari bir ortaklık sonrasında

O günün şartlarında ortaklığı resmi senetlerle sonlandırıldığı halde

Yine de halisane duygularla geçmişte oluşan ortaklık hukuku gereği  

“Çatısı çöken söz konusu olan bu işyerini” 

İyi niyetlerle verdiği bir İPOTEK karşılığında oluşan ipotek borcunun muhataplarınca ödenmekte olduğunu bilgisini alıyor ve borcun düzenli olarak ödeniyor zannediyordu

Aradan tam on beş yıl geçmesine rağmen ipotek borcu geçmişte ortak olduğu muhataplarınca ödenemediği için ipotek yapan banka tarafından acil koduyla aranmış ve gayri menkulünün icra kanalı ile satışa çıkarılacağı bilgisini resmi kanaldan iletmişti

Çatısı çöken adam

Çatısını da yeniden ve çok sağlam yaptığı

 O güzelim iş yerini haraç mezat değerinin çok altında üstüne üstlük taksitli bir satışla satmak zorunda kalacak

Başkalarının ödemesi gereken banka ipotek borcunu da böylelikle kapatarak ödemiş olacaktı

Ve o güzelim çeyrek asırlık ticari birikimi olan çatısı çöken İŞ YERİ

Aç kurtlara satılmak zorunda kalınacaktı

Bu dönem

Çatısı çöken adam için

Çok büyük MADDİ sıkıntıların yaşandığı bir dönem idi

Çatısı çöken adam

Herhangi bir işle iştigal etmiyor

Bir emekliliği ve bir de küçük bir kira geliri ile iktifa ederek geçiniyordu

Evet

“ALLAHA Hamdü senalar olsun” diyerek şükrediyordu

Malı mülkü yerinde orta halli idi

Ancak

Borçlu kalındığında ve külliyetli bir miktarda nakit ödeme söz konusu olduğunda

Mal mülk hemen paraya çevrilemediğin de NAKİT sıkıntısı içinde kalınıyordu

En yakınlarına dahi hiç kimseye HALİNİ arz edemiyordu

Çatısı çöken adam

Yavan yaşık kuru yarı bir ekmek ve katıkla

Tam altı ay sıkıntılı bir dönem yaşamış ve kimseciklere de halini arz edememişti

Çünkü kendisi hali vakti yerinde ve de zengin ve varlıklı görünmekte idi

Ancak

İçinde bulunduğu VAKIF topluluğu

Olayı duyduğunda

Kendisini ziyaret ederek durumun detaylarını da öğrendikleri halde sadece GEÇMİŞ olsun ALLAH kolaylık versin diyerek lisanen de olsa teselli edebilmişlerdi

Buna da şükür idi

Teselli dahi edemeyebilirlerdi

Ancak

“Gardaş gardaşa atar yar başında tutarmış”

Üç ay sonra

Kayınbiraderi olan eşinin kardeşi

Bu HALİ duyduğunda

Hemen evinin eşyalarını taşıdığı bahçe mekanına gelerek

Hem “sıfır bir araba tahsis etmiş ve hem de iki ton kömür” getirmişti

Çatısı çöken adam

O kışı

Mütevazi bir mekanda odun la kömürle ahşap evinde kalarak geçiriyordu

Kasabadaki

Birkaç yakın dost ve arkadaşının verdiği “nakit ve altın çeyrekle” tam iki yıl geçirerek bu acı ve meşakkatli sıkıntılı sayfayı da böylece kapatmış oluyordu

Dayanışma yapan

Akraba ve arkadaşlara elbette ki kendilerine çok çok teşekkür ediyor ve de minnettar kalıyordu

Çünkü

“Açık düşmüş yedek akçe siz yakalanmış ve de yolda yaya kalmış varlıklı bir adam konumunda” idi

İşin başlangıcında

Bu güzelim iş yerini haraç mezat satılmasını asla istemiyordu

Bu nedenle  

“Banka ipotek borcunu taksitli yapılandırmış”  ve de ilk taksiti de ödemek için de

Hem içinde oturduğu EVİ ni ve de kullandığı ARACI nı acil bir şekilde yine ucuza satmak zorunda kalmış evinin eşyasını da bahçe evine istifleyerek YIĞMAK durumunda kalmış idi

Aradan zaman geçiyordu

Ancak halihazırda sahibi olduğu

Başkaca olan gayri menkullerini satışa çıkarttığı halde hiç birini satamamış böylelikle o güzelim iş yeri banka ipotek borcu karşılığında elden çıkmış oluyordu

Çatısı çöken adamın

MADDİ imtihanı bununla bitmiyor idi

Babasıyla

Tam on beş yıl aile ticari ORTAKLIK yaptığı halde

Ayrılırken

Menkul ya da gayri menkul ne bir ortaklık payı ne de bir hisse almıştı

Sonrasında ise

Babasının MİRASINDAN da hiç pay almamıştı

Başına

Bu İPOTEK imtihanı hali geldiğinde

Evini ve arabasını satıp nakit sıkıntısına düştüğünde

Kardeşinden

Çok küçük bir miras payı istemiş ise de umduğu dağlara da karlar yağmıştı

Çatısı çöken adam

Bu kardeşlik sayfasını da daha fazla dillendirmeden sen sağ ben selamet diyerek

Kısadan ve kestirmeden böylelikle kapatmış oluyordu

                Çatısı çöken adam ın

Başka bir mal imtihanı da

Yine bir arkadaş topluluğunun içinde bulunduğu bir zaman diliminde

Sosyo kültürel bir faaliyet olarak

Bir “Radyo televizyon şirketinin” yönetiminde bir rica üzerine bulunmuş idi

Ancak söz konusu bu “radyo ve televizyonu” bilfiil işletenler gafletleri ve sorumsuzlukları gereği

“Patent hakkı” olarak ödemeleri gereken ve tahakkuk ettirilmiş munzam nakit borcu

Yaptıkları maddi sözleşmenin karşılığı olarak tam iki yıl süreyle ertelemişler

Üstelik “kasıtlı olarak” ödemediklerinden dolayı da “sanatçı patent haklarını savunun iki derneğin” açtıkları alacak davasında

Çatısı çöken adam ve bir arkadaşı

Tam on yıl süreyle yargılanmaya başlamıştı

Bir rica istek üzerine yönetim kurulu üyesi olmanın cezasını

Söz konusu bu iki derneğe

“tahakkuk etmiş nakit borcu ” o günün şartlarında küçük bir EV alınacak tutar kadar olan nakti ki üstüne üstlük döviz bazında başka arkadaşlarından borç alarak ödemiş ve yine başkalarına ait olan bu borçlanmayı da böylelikle sonlandırmış oluyordu

Ancak

RÜTÜK

Söz konusu davayı “kayıtların orijinal olmamasından” dolayı bir üst mahkemeye taşıyarak sürdürmüş

Ve bu dava

Hem söz konusu olan patent mahkemesinin istediği “kayıtların” RÜTÜK arşivinden bulunup karşılanamadığı için ve hem de on yıl gibi bir süre üzerinden geçtiği için hali hazır da bu dava düşmüş gibi gözüküyordu

Çatısı çöken adam

Bu dönem zarfında

Hem birçok samimi avukat arkadaşı da olduğu halde

Ve hem de kardeşi hakim olduğu halde

Hiçbir kişi ve kimseden ne geçmiş olsun ve ne de ne yapmamız ne lazım gelir konularında hiçbir ilgi alaka ve destek de görememişti

Bu sayfayı da böylece kapatmış oluyordu

Çatısı çöken adam

Bir taraftan bu eski ve geçmiş hayatının acı ve ibretli sayfalarını bir bir kapatırken

Diğer taraftan

Amentüsü ve fıtratı gereği

“Arzın HALİFESİ” olduğunun yüklendiği sorumluluk üzere

Kafasına ulvi bir GAYE takılıp durmakta idi

Ruhu ve kalbi için için kaynamakta idi

Bu yara

İSLAM ülkelerinin param parça oluşu ve de MÜSLÜMANLARIN yaşam biçimlerinin acıklı hali idi

Müslümanların içinde bulundukları büyük çaplı BUHRAN

Bu büyük çaplı buhranın

Çözümleri neler olabilir kafasını zonklatırcasına bu soruyu her zaman ve mekanda soruyor ve okuma ve araştırmalarına da bu maksatla aralıksız devam ediyordu

Cevap olarak

En büyük ölçekli olan söz konusu bu BUHRANIN çözümünün

Yine en büyük ölçekli olan “ BİR MEDENİYETİN yeniden İNŞASI” meselesi olduğu konusunda kafasında ve kalbinde kesin bir kanaat de oluşmuştu

Böylelikle Müslümanlar

Büyük bir meydan okuyuşla

Yeni bir MEDENİYET inşa gayesine istikamet koyabilirlerse   

BATI medeniyetinin

Sömürgeci DÜZENİN den kurtularak kendi medeniyetlerini inşa mücadelesi içinde bir GAYE ortaya koyabilecekler güç imkan ve potansiyellerine de istikamet verebileceklerdi

İçinde bulunduğu

VAKIF topluluğu olarak

Ve de kendisinin bizzat ısrarıyla ve de sunumuyla başlattığı

“Yeni bir Medeniyetin İNŞA sı sürecinde”

Öncelikle

Bir tasvir ve tasavvur sonrasında ise inşa süreçleri söz konusu olabilecekti

Neler yapılıp edilmesi konusunda

Çok katılımlı bir toplantı tertip edilmiş ve irticalen bir açış konuşması da yapmıştı

Hali hazırda

Vakıf topluluğunda

Ortada böyle ne bir gaye ne bir düşünce vardı

Böylelikle

Vakıf topluluğu olarak TASAVVUR edilen bu vadide

“yeniden bir medeniyetin İNŞASI gayesine” odaklanılmış olunuyordu

Çatısı çöken adam

Bu vakıf kervanının söz konusu olan bu ana gayesine tamı tamına odaklanmıştı

Yoluna emin adımlarla devam etmesi için üzerine düşen gayreti de sarf etmekte kararlı gözükmekte idi

Çünkü

Bu VAKIF topluluğunun

AMENTÜSÜNDE

Hiçbir problem bulunmamakta idi

AMEL pratiğinde ise eksik ve gedikler olmasına rağmen

İçinde yaşadığımız toplumun şartlarını da dikkate alındığında böylesi bir eksiklik hoş karşılanarak tolera edilebiliyordu

İddia da bulunduğumuz ve de idealini tasavvur ettiğimiz

“Bir medeniyetin yeniden İNŞA sürecinde”

Her şeyden evvel bu büyük GAYENİN gerçekleştirilebilmesi için

Yeni ve yepyeni bir hayat tarzının ve yaşam biçiminin ortaya konulması gerektiği de apaçık orta yerde duruyordu

Bu İNŞA NIN

Bir projesi olmak lazım geldiğini bir yol haritasının çizilmesi gerektiğini

Bir “manifestosunun” yazılması metodunun İLKELERİNİN oluşturulması ve de bu projenin bilgi fikir ve de maddi planda donatılarak insan kadrolarının yetiştirilmesi gerektiği konularında hem fikir egzersizleri ve hem de fiili eylemlerin içinde olunduğu bu dönemlerde

Başına da böylesi maddi imtihanların geldiği bu acı tecrübelerinden hareketle

Yeni bir düşünceye odaklanmıştı

Bu yeni düşünce

İNŞA sürecinin

Söylem tasvir ve tasavvurdan öte bir amel bir eylem ve bir dayanışmadan geçmesi gerekiyordu

                Bu HALİN bu çabanın bu gayenin aksamaması için

Sadece fikir ve düşünce planında kalamayacağını düşündüğünden

Sadece

Böylesi bir GAYENİN tahakkukunun fikir ve tasavvur mücadelesi halinde kalması halinin hedefi akamete uğrayacağından ve çok yetersiz olacağı kuvvetli bir kanaate dönüşmüştü

Çatısı çöken adam için

Aradan

İki tam yıl geçmiş ti

KOVİT gereği sadece bahçesinde içine kapanıp sadece fikir zikir ve tefekkür egzersizleri yaparak zamanı mekanı ve içinde bulunduğu toplumun ve ait olduğu ümmetin sosyolojisini yeniden bir değerlendirme halini yaşayarak kalbinde ve zihninde somut tasavvurlar oluşmaya başlamıştı

Çatısı çöken adam

Bu içine kapanma “müzzemmil” halini bir yoğrulma hali olarak yaşıyor

Ancak bu hal yeniden bir başlangıcı da gerektiriyor du

Çünkü

Bu adam

Öylesine hem içinde olduğu FARKLI arkadaş topluluklardan hem ailesinden hem yaptığı ticaretten hem ortaklıklarından hem de bunca yaşadığı ACI HAYAT TECRÜBELERİNDEN sonra

Böylesine odaklanılan

Yeniden bir “Medeniyetin İNŞASI” gayesinin

Çok daha

Sağlam ve somut TEMELLER üzerinde

Tasavvur edilen böylesi bir MEDENİYETİN

ÇATISI nın ve de temellerinin çökmemek üzere

İnşa edilmesinin kaçınılmaz olacağından

Omurgası başta olmak üzere kolonlarının kirişlerinin ve de etik ve estetik MİMARİSİNİN hem çok mütevazi hem çok sade ve hem de çok görkemli hem çok muhteşem bir medeniyet BİNASININ olmasının gerekliliğine inanmakta idi

Çatısı çöken adam

“müddessir” halinde

Nerede kalmıştık diyerek

Yeni bir anlayışla ve yepyeni bir üslupla

Bu uslup ki bir yaşam biçimidir ve hayat tarzıdır ancak böylesi bir yaşam biçimi ile

Bu GAYENİN gerçekleşeceğine inanmakta idi

Çatısı çöken adam

Bu maksatla

İmanın amentüsünün

Fertler için bir “yaşam biçimi”

Toplum için bir “hayat tarzı” anlamına geldiğini anlatıyor yazıyor ve çiziyordu

Böylesi bir AMENTÜNÜN

İnsan hayatının amel pratiğinin amelinin eyleminin özünü teşkil ettiğine

Ve toplum hayatının

Bir sistem bir düzen içinde hayat STANDARTLARININ yükseltilerek medeni bir REFAH toplumu anlamına geleceğine inanıyor idi

Çatısı çöken adam için

Bir medeniyetin İNŞASI demek

O medeniyetin

Amentüsüne gönül vermiş insan ve topluluklarının

AMEL pratiklerinin AMENTÜLERİ ile örtüştürülerek ahlakı ile eylemleri ile yaşam biçimleri ve hayat tarzları ile test edilmesi anlamına gelmektedir ki bu TEST kelimenin tam anlamı ile bir DAYANIŞMA hali idi

Bu anlamlı dayanışma hali

Medeni bir yaşam biçimini ve medeni bir hayat tarzını ve de medeni bir hukuk düzenini medeni bir iktisadi hayatı medeni bir siyaseti ve de medeni bir ahlakı estetiği gerekli ve de zorunlu kılması idi

Çatışı çöken adam

Her İNŞA süreçlerinde olduğu gibi

Tasavvuru ile şekillenen proje haline getirilip eylem planlarına dönüştürülme safhasında elbette ki

                Bu İNŞANIN

                Ustalarının işçilerinin olması ve eğitimlerinin yapılması

Projeye uygun en kalite malzemelerinin TEDARİKİ ile

Uygulama safhasında

“Kuvvetlerin ve kaynakların tasarrufu” prensibi gereği 

Malzemelerin israf edilmeden doğru ve yerli yerince yeterince kullanılmasını senkronize ve organik bir bütünlük içinde usta ve işçilerin kol kola verilerek sırt sırta yaslanarak bu inşa SÜRENİN salimen sürdürülmesinin temininin zorunluluğuna inanıyordu

                Çünkü

AMENTÜ sadece SÖZ ve İKRAR değildi

Bir ameldi bir eylemdi bir aksiyondu ve bir dayanışma idi

Ve AMENTÜ

Şunu emretmektedir

“ve ikamüs salate ve itaüz zekate”  ki

Bu hal

Kelimenin tam manası ile

“Bir ahitleşmeyi bir ASHAPLAŞMAYI bir müsahipliği” gerektiriyordu

İçimizden biri olarak sessiz sesleniyordu

Bu hal ve gidiş

Ayakta dimdik durmak için

Ayakların sabit olması için

Bu yolda kaymaması için emin ve sağlam adımlarla ve adamlarla ana GAYEYE doğru yola düşmek yolda olmak yoldaki tüm çile zorluk ve meşakkatlere göğüs germek için gerekli MADDİ ve MANEVİ dayanışma içinde cihazlanmayı ve yapılanmayı istemekteydi

Bu hal ve gidiş

Yeni MEDENİYETİN

Fıkıh ve HUKUKU demekti

Bu hal iktisat ve EKONOMİSİ demekti

Bu siyaset ve adil YÖNETİMİ demekti

Bu ahlak ve MANEVİYATI demekti

Bu hal ve gidişat

İlim kültür sanat mimari demektir ki tüm bu safhalar

Bir MEDENİYETİN İNŞA sürecinde olmazsa olmaz katmanlar olup

Kendine has

Yaşam biçimlerini ve hayat tarzlarını bu sürecin ana DİNAMOSU olarak görmek istiyordu

                Çatısı çöken adam

İSLAM IN çatısının

Tayfın yedi rengi gibi

Öylesine muhkem öylesine geniş öylesine fonksiyonel olmaklığını düşlemekte idi

İnşası tasavvur edilen yeni MEDENİYET atmosferi ve ikliminde

“Makasıd ı ŞERİA” ile

“Canı aklı dini korumakla nesli ve aileyi korumakla malı ve ticareti korumakla”

Tüm cihanı kapsasın tüm insanlığı kuşatsın tüm yeryüzüne ÜMRANI getirsin

İklimi ile coğrafyası ile kavmiyetleri ile kültürleri ile

İSLAMIN amentüsü ile mayası çalınsın 

İSLAMIN hukuku ile hamuru yoğrulsun ekonomisi ve siyaseti ile bir sistem bir nizam ADİL ve cihanşümul bir DEVLET olarak

Ahlak ve hayat tarzı olarak YAŞAM standartları yüksek bir ÜMMETİN MEDENİYETİ inşa edilmiş olsun

                Çünkü

                Ümmet ve insanlığın yaşam tarzlarının tüm katmanları sermaye kapitalizminin totemik putlarının istilasına uğratılmış bir düzen içinde fert ve toplumlar sadece HAZ odaklı egosantirik bir hayat tarzı içinde böylesine külli bir buhranı yaşamakta idi

                İşte bu ana nedenle

                Böylesine zor zahmetli ve çileli büyük bir GAYE ortaya konmuştu

Bu bir

Malü hülyamı dır

Bir rüyamı dır yoksa bir hayalmi dir bilinmez

Ancak

Bu bir iradedir

Bu bir tasavvurdur

Bu bir niyettir

Bu bir ulvi gayedir

Bu bir harekettir diyordu

Amentüsü ile metodu manifestosu ile üslubu ile

Bu tasavvurun

Bu niyetin bu gayenin gerçekleşmesi

Öncelikle

DAYANIŞMA temelinde maddi ve manevi cihazlanmayı zorluyordu  

Organik bütünlük sağlanarak kuvvetlerin ve kaynakların tasarrufu nun hayatın kaçınılmaz yasası gereği içinde toplumsal bir DAYANIŞMAYI da zorunlu kılıyordu

Eğer

Böylesi bir DAYANIŞMA atmosferi içinde

Bir yaşam biçimi ve bir hayat tarzı kurabilir ise

Bir MEDENİYETİN İNŞASI amacında çok sağlam ve çok sağlıklı bir TEMEL atılmış çok görkemli ve de çökmeyecek bir ÇATI da kurulmuş olunacaktı

Çatısı çöken adam

Son perde de

Çökmeyecek

Yeni ve yepyeni bir ÇATI düşlerken

Hayat

Daima eski sayfaları kapatırken yeni ve yepyeni sayfalar açmaya devam ediyor

Güneşin her gün doğup hayatı aydınlatın ve ısıttığı gib  

Sefere çıkmak

Dayanışma içinde bize yakışır

Zafer yüce RABBİMİZİN emrindedir

Yolda yoldaş olanlara

Yola koyulup yol arkadaşlığı yapanlara

Selam olsun   

Çatısı çöken adam

Her varlık GAYELİDİR

Bir HAK EDİŞ yasası gereği

AHİRETİN namzediyiz derken

Eski hal muhal yeni hal izmihlal mi yoksa inşa mı diyerek

Rüyasından uyanıyor

Ve perde kapanıyordu

O içimizden biri idi.

Ves selam

Yorum Ekle
Adınız :
Başlık :
Yorumunuz :

Dikkat! Suç teşkiledecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Toplam 2 yorum yapıldı
Temeli Sağlam Adam
İmanı kavi,ameli salih,niyeti halis, dostluğu samimi koca yürekli adam, dünyalık villalar ne ki, Rabbim has kullarına cennette altından ırmaklar akan köşkler vaad ediyor. Yozgat tan selam ve saygılar değerli ağabey
Yorum Ekleyen: Nurettin Çiçek     29.01.2022 23:10:58
Hayye alel felah
Tefekkürle geçti onun dünyası Dilerim rüyası, Yusuf rüyası
Yorum Ekleyen: Mustafa Yıldız     28.01.2022 20:36:46

sanalbasin.com üyesidir

ANA HABER GAZETE
www.anahaberyorum.com
İşin Doğrusu Burada...
İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ
BAĞLANTILAR
KISAYOLLAR
anahaberyorum@hotmail.com
0312 230 56 17
0312 230 56 18
Strazburg Caddesi No:44/10 Sıhhiye/Çankaya/ANKARA
Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı
Anadolu Ay Yayınları
Ayizi Dergisi
Aliya İzzetbegoviç'i
Tanıma ve Tanıtma Etkinlikleri
Ana Sayfa
Yazarlarımız
İletişim
Künye
Web TV
Fotoğraf Galerisi
© 2022    www.anahaberyorum.com          Tasarım ve Programlama: Dr.Murat Kaya