Bir FİZİK kuralı - gr/cm3- olan “özgül ağırlık” kavramı zaman zaman hem METAFİZİK ve hem de SOSYOLOJİK hadiselerin izahında bir metafor olarak kullanılmaktadır. ÖZGÜL ağırlık maddenin ya da cismin birim hacmi ile kapladığı alan yoğunluk ve ağırlığını ifade etmektedir. Öylesine yoğunlaşmış maddeler vardır ki hacmi küçük olmasına rağmen ağırlığı çok fazladır. Buna en küçük misal “saf altın” ile en büyük misal “karadelikler” gösterilebilir.
Metafizik alanda “ inançların özgül ağırlıkları insan ve toplum hayatında merkez rolünü her daim oynamaktadır” sözünde olduğu gibi sosyolojik alanda da şu TOPLUMUN özgül ağırlığı ahlaki disiplini ile üretimi ile kültürü ve sanatı ile çok ağır basmakta ve nihayet hayat standartları ile etkileşim alanlarıda çok geniş olmaktadır gibi benzetmeler yapılabilmektedir.
Söz gelimi
SİZİN özgül ağırlığınız nedir ki haddinizi bilmiyor ve sınırlarınızı aşıyorsunuz. Şu ÜLKENİN özgül ağırlığı nedir ki cisminden fazla sesi çıkıyor ve çığırtkanlık yapıyor. Şu ŞİRKETİN özgül ağırlığı nedir ki sermayesi ile markası ile üretim gücü ile ve de Pazar payı ile hiç kıymeti harbiyesi yoktur gibi SİYASİ İKTİSADİ SOSYOLOJİK ASKERİ DEMOGRAFİK ve de düşünce sanat ve kültür alanlarındaki benzetmeler hayatın her alanına böylesine bir vurgu ile yapılabilmektedir.
Sözü ÜLKEMİZİN top yekün “özgül ağırlığı” konusuna getirdiğimizde SİYASİ İKTİSADİ KÜLTÜREL alanlar ile FİZİK METAFİZİK ve de SOSYOLOİK dünyamız açısından doğru tespitler ile bir bakış açışı ortaya koymak mümkün gözükmektedir.
Her şeyden önce TÜRKİYE nin jeopolitiği gereği
Devleti ve milleti ile coğrafyası ve iklimi ile kültürü ve sanatı ile savunma gücü ve nüfusu ile siyaseti ve iktisadı ile ve de hayat standartları ile yerelde askeri gücü ve de nüfusu ile kısaca “sert gücü” ile “bölgesel bir güç” ve de temsil ettiği inanç ekseni ve de taşıdığı tarih kültür sanat ve medeniyetinin stratejik derinliği ile kısaca “yumuşak gücü” ile de “küresel ölçekte bir güç tür”.
Bu genel FOTOĞRAFTAN sonra özgül ağırlık cinsinden daha NET şeyler söyleyerek ölçütler vererek standartlar ortaya koyarak ÜLKEMİZ profilinin doğru tespiti ile ÜLKE bilincinin sıhhatli oluşturulmasına katkı sağlamanın mümkün olacağı kanaatini taşımaktayız.
TÜRKİYE üreme ve üretme potansiyeli ve nüfusu ile Avrupa nın birinci gücü ekonomik üretim kapasitesi ile altıncı gücü G 20 nin içinde 19 sırasında NATO nun kuzey Atlantik ekseninde birinci askeri gücü ile savunma sanayiinde yine Avrupa nın altıncı gücü kısaca SERT gücü ile bölgesinin birincil güçleri arasında yerini almaktadır. Üç tarafı DENİZLERLE çevrili olarak MAVİ vatan dediğimiz kıta sahanlığı olan kara sularını da dikkate aldığımızda yüz ölçümü itibariyle de yine Avrupa nın birinci ülkesi olmanın haklı gururunu yaşamaktadır.
Bütün bu pozitif tablolar yanında
İç politikada henüz kamplaşma ve kutuplaşma tuzaklarından kurtulamamış iç BARIŞINI tam anlamı ile tesis edememiş ve orta gelir handikabından çıkamamış bir ÜLKE olarak terörle olan amansız mücadelesine de son üç yılı hariç tutulur ise yarım asırdır inişli çıkışlı süreçlerle devam edilmektedir.
Dış politikada ise büyük elçiliklerin ve konsoloslukların yedi kıtada açılarak dünya ölçeğinde ve de BM nezdinde temsil kabiliyetini de bir üst kademeye yükseltmiş durumdadır. Ayrıca TRT THA THY TİKA KIZILAY AFAD ve Yunus EMRE kültür merkezleri kanalı ile ve de diğer SİVİL toplum örgütleri aracılığı ile yumuşak gücünü üçüncü dünya ülkelerinde iyiden iyiye hissettirmektedir.
Ancak ÜLKEMİZ
İslam MEDENİYETİNİN hali hazırda merkezi ülkesi olduğundan bölgesinden soyutlanarak Jeopolitik gerginliklerin ortasında yalnızlaştırılarak güçsüz ve ittifaksız bırakılmak istenmektedir.
İçeride darbelerle siyasi ve iktisadi istikrarı baltalanmaya çalışılırken dışarda askeri ve diplomatik kuşatılmalar ile jeopolitik kırılmaların yaşandığı Ortadoğu coğrafyasında ve Akdeniz havzasında simetrik ve asimetrik yöntemlerle enerji maden toprak ve su savaşlarının sürekli ve zorunlu bağımlısı yapılarak gerçek KALKINMASI önlenmekte REFAHI engellenmekte ve MEDENİYET hamlesinin önüne de SET çekilmek istenmektedir.
ÖZGÜL ağırlık ölçütlerine geldiğimizde
İnançların özgül ağırlığı sağlıklı AKİDELER ile temellendirebilmek ile dir.
Bilimin özgül ağırlığı araştıran sorgulayan bir AKIL ile deney ve tecrübe ile elde edilen “faydalı ve ameli olan” BİLGİ ile dir.
Kültürlerin özgül ağırlığı taklitler ve inkarlarla değil kendine ÖZGÜ olmakla ve ÖZGÜN değerlerle ürünler verebilmekle dir.
Sanatın özgül ağırlığı müstehcenlik ve fahşa ile değil hayatın her alanını fıtri değerler ekseninde ESTETİZE edebilmekle dir.
Siyasetin özgül ağırlığı EHLİYET ve ADALET ile devletin özgül ağırlığı HUKUK devleti olmak ile dir.
İktisadın özgül ağırlığı KALİTE VERİMLİLİK temelinde markalı ve katma değerli ÜRETİMLER yapabilmek ile dir.
Kişinin özgül ağırlığı AHLAKLI ve ÜRETKEN olması toplumun özgül ağırlığı KOLLEKTİF ŞUUR geliştirebilmesi ve ortak AKIL ile sağduyu oluşturabilmesinde dir.
MEDENİYETİN özgül ağırlığı lüks tüketim ve israf ekonomisi temelinde “homo ekonomikus” anlayışı ile benmerkezci bir toplum birey egolu makinanın dişlisi fert ve vahşi kapitalist bir hayat tarzı ile değil
SADE SAMİMİ bir hayat tarzı ile “israf sız ifsat sız ve ifrat sız” bir anlayışla dünyevileşme hastalığına yakalanmadan FITRİ eksende bir yaşam biçimi ve sosyal düzen oluşturabilmek ile dir.
Nihayet İSLAM medeniyetinin tasavvurunda BEŞERİ sermayesinin özgül ağırlığı üç dünyanın bütünlüğünü uyumunu ve de dengesini sağlayabilmektir ki fizik dünya güç ister üretim ister sosyolojik dünya uyum ister ahlak ister metafizik dünya denge ister değerler sistemi ister diyebilmekteyiz.
ANADOLU eğitim kültür ve bilim VAKFI müntesibi olarak
ÜLKEMİZİN küresel ve bölgesel çapta dış fotoğrafına ve iç politik fotoğrafına bu özet profiller tespitleriyle sorumluluk duyarak toplumsal ve bireysel hassasiyetlerimizi de dikkate alarak bakıyor engellerin aşılması maniaların ortadan kaldırılması ve tüm BEŞERİ problemlerimizin sağlıklı ve kalıcı çözülmesi amacı doğrultusunda çaba ve gayreti bilfarz biliyoruz.
Bu nedenle ÜLKEMİZİN Türk ve İslam dünyası ile üçüncü dünyanın tüm ıstırap ve problemlerine MEDENİYET ölçeğinde bakıyor ve çözümleri tasavvurları çabaları bu eksende değerlendiriyor SANATIN KÜLTÜRÜN ve ESTETİĞİN de bu zeminde hayat bulacağına kalıcı yön ve yol göstereceğine ve ışık olacağına da yürekten inanıyoruz.
Vesselam
Şazeli Çügen