Homo Sapiens, homo deus derken;
Teknoloji aklı durduracak bir hızla ilerlerken geleceğimiz hakkında endişelenmemek elde değil. Endişemiz şu: İnsanlık nereye gidiyor, ölümsüzlük keşfedilip tanrılaşmaya mı yoksa şeytanileşmiş yeni küresel tanrılara kul olmaya mı? İsrail’deki İbrani Üniversitesi Tarih Bölümü Profesörlerinden Yoal Noah Harari’nin, 2014’te “Sapiens: İnsanlığın Kısa Tarihi” ve 2016 yılında yazdığı “Homo deus-Tanrı insan” kitabında insanın tanrılaşmaya doğru yol aldığı genişçe vurgulanır:
“Eşi benzeri görülmemiş refah ve sağlık seviyeleriyle uyum içinde yaşamayı garantilediğimize göre, insanlığın yeni hedefi ölümsüzlük, mutluluk ve tanrısallık olacak gibi duruyor. İnsanlığı hayatta kalma mücadelesinde yukarılara taşıdık. Şimdi artık insanlığı Tanrı mertebesine yükseltmek için çalışıp HOMO SASPİENS’İ, HOMO DEUS’A dönüştürebiliriz.”1
“Homo sapiens daimi hazlar deneyimlemeye uyumlu olarak evrimleşmediğinden dondurmalar ve akıllı telefon oyunları da yeterli gelmeyecektir. Biyokimyamızı değiştirmemiz, zihin ve bedenimizi yeniden yaratmamız gerekecektir. Bu konudaki çalışmalar hali hazırda sürüyor zaten. Gidişatın iyi mi kötümü olduğunu tartışmaksa size kalmış; ancak görünen o ki küresel mutluluğu daimi kılmak için Homo sapiens’in yeniden tasarlanarak bitmeyen hazların keyfini sürmesi, 21. Yüzyılın ikinci yarısının ikinci büyük projesi olacaktır.”2
“İnsanları Tanrı mertebesine yükseltmek muhtemelen üç şekilde ilerleyebilir: Biyoloji mühendisliği, siborg mühendisliği ve organik olmayan varlıkların mühendisliği. Biyomühendisler eski Sapiens bedeninin genetik kodunu baştan yazacak, beynindeki devrelerini yeniden bağlayacak, biyokimyasal dengesini değiştirecek, hatta yeni uzuvlar geliştirecektir. Sapiens türü olarak nasıl Homo erectus’tan farklıysak, bizden de o kadar farklı ve yeni “tanrıcıklar” üretecekler.”3
Hariri gerçekleri saptırarak, bizlere gelecekte yeryüzünde cennet ve tanrılar gibi ölümsüzlük vaad ettiklerini yazsa da işin gerçeği bu değil. Hariri’nin gelecekle ilgili tek endişesi, her şeyin yapay zekanın/dataizmin kontrolüne geçmesi sonucu “Dataizm insanları dışlayarak insan merkezci yaklaşımı veri merkezci bir görüşe dönüştürecek gibi duruyor”4 sonucuna varmasıdır. Hedef saptırdığı belli. Bu adamın gelişen teknolojinin kimlerin kontrolü altında olduğunu bilmemesi mümkün değildir. Atomun parçalanması sonucu bundan bomba yapanların neler yaptığı ortada. Bakın teknolojiyi elinde tutan sahnenin önündeki küreselciler gelecekle ilgili neler diyorlar. 2020 Haziran’ında dünya ekonomilerine yön veren Davos’un kurucu başkanı Klaus Schwab benzer konuda neler demiş: “Artık büyük sıfırlama zamanı geldi. Büyük sıfırlama çok daha adil, güçlü bir gelecek için yeni sosyal sistemi inşa edeceğiz.” Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Schwab “Hiçbir şeyiniz olmayacak ama mutlu olacaksınız” demesi ve yeni Baş Tanrılardan Nathaniel Philip Rothschild hazretleri(!), ağzındaki baklayı nihayet çıkararak, 15 Mayıs 2020’de , “Bugün küresel sosyalizme hayatımdaki diğer noktalardan daha yakın bir şekilde ilerliyoruz” ve “küçük çiftçilik 2045’e kadar bitmeli” demesi adamların geleceği nasıl tasarladıkları konusunda bizlere ip uçları vermektedir. 2013 yılında The Telegraph gazetesine verdiği röportajda Bill Gates, "Benim artık paraya ihtiyacım yok, ben Tanrı'nın işini yapıyorum!" demesi hedeflerinin ne derece büyük olduğunu göstermektedir.
Böylece adına açıkça GREAT RESERT dedikleri işlemlerle kafalarına göre yeni bir dünya kurmak niyetindeler. Tabi “insanları kobay gibi kullanıp aileyi yıkıp, yeni nesiller geliştireceğiz” diyecek halleri yok. Tabi “insanları kobay gibi kullanıp aileyi yıkıp, yeni nesiller geliştireceğiz” diyecek halleri yok. Great Reset projesinin en önemli parçası olan Transhumanizm/insanı dönüştürmek için en önemli unsur olan beyinleri resetlemek/NeuraLink’i hayata geçirmek. 5G ve Starlink’ler bunun içindir. Şu an Çin’de insanları izleyen binlerce kamera sokaklara yerleştirilmiş ve Elon Musk’un yüzlerce uydusu bu amaçla devreye sokulmuş durumdadır. Elon Musk’ın dediği gibi; “elimizden düşürmediğimiz, onlarsız yapamadığımız iPhone X gibi akıllı telefonlar ve bilgisayarlar sayesinde hâlihazırda birer cyborg’a dönüşmüş bir hâldeyiz zaten. Geriye sadece bu teknolojileri deri altına yerleştirmek kaldı.”
Şu an ilk hedefleri ne yapıp edip insanlara CİP gibi şeyler takıp onları istedikleri yönde yönetmek ve Transhumanizm/insanı dönüştürmektir. İşte yeni kurulan 5G ve devamında kurulacak olan 6G iletişim hatları ile daha hızlı ve kapasiteli data transferi mümkün olacağından, insanlık her adımda daha da kontrol altına alınmış olacaktır. 5G demek 5. nesil/generasyon demektir. Her yeni nesil ile iletişim/veri hızı artmaktadır. 5G ile drone’lar, nesnelerin interneti ve sanal gerçeklik gibi teknolojiler için kablosuz veri iletimi altyapısını güçlenecektir. 3G ile ses ve rakam iletişimi mümkünken, 4G ile resim iletişimi ve görüntülü telefon Gerçekleşebilmişti. 5G’nin saniyede 20 Gigabit’lere ulaşacak bir veri transfer hızı sunması beklenmektedir. 5G’yi sadece telefonlara hizmet veren bir teknoloji olmaktan çıkararak; endüstri, sağlık hizmetleri ve uzaktan çalışma alanlarındaki diğer uygulamaları kapsayacak şekilde geliştirmektedir. 6G ile genişletilmiş gerçeklik, yapay zeka, otomasyon, robotik ve başka bir dizi teknoloji kullanılarak geliştirilmektedir. Yine 6G ile tüketiciler, araçlar, cihazlar ve çevredeki ortam arasında anında iletişime izin veren tamamen entegre ve internet tabanlı bir sistem olacaktır. 5G ile başlayan yapay zeka, 6G’nin gelişimi ile daha kusursuz ve hızlı çalışacaktır. Tabi bunların ortama yaydığı frekansların da insan üzerinde etkileri olacaktır. Böylece Küresel Tanrıların insanlık için öncelikli hedefleri insanlığın tek merkezden takibi ve kontrolü Gerçekleşecektir.
Belki de COVİD-19 salgınıyla bu gidişi test etmeye başladılar. Bütün devletler salgını kontrol amacı gibi masumane bir sebeple, Dünya Sağlık Örgütü/DSÖ’ye teslim edildi. Tek merkezden yönetildi, herkes evlere tıkıldı, işin asıl korkuncu, mRNA aşısının kaşifi Ingmar Malte HOERR, “mRNA sayesinde insan bedeni programlanabilir” demişti. Bu demektir ki bu aşılar ile cip’lenme işlemi de test ediliyor. Geriye program girmek kalıyor. İstedikleri organımıza istedikleri programı girebilirler. Bu demektir ki hepimiz ellerinde bir kobay durumundayız ve isterlerse bizi, cinsiyetsiz bir dev ya da cüce yapabilirler. Ürememiz durdurulur ve istedikleri tip mahluk şekline sokabilirler. Bill Gates bir konuşmasında şunu demiş: “Dünyada kontrol altına alınamayacak insan olmasını istemiyoruz.” Bill Gates ile Rockefeller vakfı birlikte kurdukları şirket ABD’ deki MIT’ten Kuantum Mürekkep patenti almışlar. Bu mürekkep radyo frekanslarla takip edilebiliyor. Ayrıca anten gibi kullanılabilecek dijital elbise ve ayakkabı da geliştirmektedirler. Yani bunlar insanlarda cip işlevini görecek. Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Schwab; “Covid-19 sonrası dünyada eski düzene dönmek imkansız” demişti. Adamların gizlisi saklısı yok.
.JPG)
Chip’ler takılıp NeuraLink sistemi ile yapay zekaya bağlanıldığında, insanın her türlü yönetimi çok kolay. Artık birer Siborg/biyonik bir robot olursunuz. Beyninize yükleme yapılabilir ya da resetlenebilir. “Global Reset” sadece kapitalist sistemin resertlenmesi değildir. Transhumanizm projesi ile din, ahlak, gelenek ve cinsiyetinizi de resetlemek niyetindeler. Artık sizin cinsiyetiniz bile onlar karar verecek. Daha bu günlerden başlattıkları LGBT faaliyetleriyle analık, babalık, amca, dayı, teyze kısaca aile yok olacak. Belki yapay bir rahimden doğacağız. Great Reset ekibi ilahi dinlerin Tanrısını, parayı, mülkiyeti, biyolojik cinsiyeti tedavülden kaldırmayı hedeflemektedirler. Bu gaye ile kurdukları Kapitalist Sistem için Faydacı/hedonist bir felsefeyi temel alınmıştır. Yani her türlü sınırlayıcı din ve geleneği reddedip zevk-sefa içinde bir hayat sürmek asıl gayeleridir.
Bu gün insanlık Z kuşağı ile birlikte “Biyolojik insan türünün son örnekleri” olarak yaşamaktadır. Yani nesli tüketilen bir canlı ve biz artık bir nesneyiz. “İnsan, hayvan, bilgisayar gibi Nesneler arası iletişimin” bir objesi haline geleceğiz. Transhumanizmle artık GENOMİK’ler, KLONOİDLER, KİMERA’lar dönemi başlıyor. Yahudi profesör Yuval Noah Hariri’nin Homo Sapiens, homo Deus’a evrimleşecek, yani insanlar tanrılaşacaklar palavrasına kanmayın. Bu gidişle insanlık, basbayağı kobaylaştırılıp, robotlaştırılacak. Bizim son biyolojik insan nesli olduğumuz bir iddia değil açık bir gerçek. Global Resetçiler bunu açıktan söylüyorlar. Sadece canlıların fıtratlarına müdahale edilmeyecek. Küresel Tanrılar sadece insana değil hava, su, toprak her şeye müdahale edip yepyeni bir dünya kurmayı tasarlıyor. Din ve ahlakı, insan aklını değiştirmeye çalışıyorlar. Bir yandan İstanbul Sözleşmesi, Lanzarotte, öte yandan 5G, Starlink, Chip, Kolonoid Trans Humanizm süreci bu işi daha da yakına alacak gibi. Bugünkü gıda, sağlık, eğitim, çevre, kozmetik, kültür, medya, hayat tarzı, spor da bu emele hizmet ediyor “İnsanların çok fazla kimyasallara maruz kaldığını ve bu durumun doğurganlığı tehdit ederek insanların nesli tükenmekte olan bir tür haline gelebileceğini” ikazları sürüp gidiyor.
Evet dostlar, gelecek için endişelenmemek mümkün değil. Artık bu işlere Deccaliyet faaliyetleri mi dersiniz, Armagedon Savaşı mı dersiniz, ne dersek diyelim, uyanmanın vakti geldi de çoktan geçti bile. Kısır siyaset anlayışlarını bırakıp bu gidişe karşı kenetlenerek durdurulması için her alanda, kendi dışımızdaki bu işe karşı çevrelerle birlikte mücadele etmemiz gerekmektedir. Galiba yine bu işte, önemli rol ülkemize düşmektedir. Bu Deccali Sisteme karşı tek oluşum, bizim ülkemiz etrafında mayalanmaktadır. Rabbimiz yar ve yardımcımız olsun.
1-Hariri, Yuval Noah, Homo deus Yarının Kısa Tarihi, Kollektif kitap bilişim yayınevi, İstanbul 20177, s.32
2-Age,s.54
3-Age,s.55
4-Age,s.407