Haydin Boşaltalım Rafları(!?)
Raflardan Siyonistlerin mallarını indirmek için Gazze, Kudüs işgali ve zulmü mü yaşanmalıydı?
Buna psikolojide ‘’ duygusal tavır’’ denir. Bu tavırda akıl olsa milletler ürettiğini tüketir, tükettiğini üretir. Yani, ekonomide korumacı, milli ve yerli olur.
Rafları boşaltma tavrı, gerçeği söylemek gerekirse adeta suya yazmış gibi oluyor. Ani reflekslerin kalıcılığı yoktur.
Tüketimin her alanında, kaliteli’’ üretme ‘’ hazırlığın olmayacak, aşağılık kompleksiyle de ‘’ marka’’ ürünleri tercih edecek vatandaş yetiştireceksin, sonra da Siyonist’in ürettiği malı tüketme, diyeceksin.
Camiye gelen insanların bile kıyafetlerinde, çorabında; Neik (Yunan tanrıçası) Eros(tanrıça), California, Pier Cardin…. gibi yabancı kavramlar, masonik şekiller, resimler, armalar olacak; caddelerimdeki isimler Avrupa’yı aratmayacak, sonra da İsrail’e, Avrupa’ya efeleneceğim. Çok komik olmuyor muyuz? Ülkemdeki şu cafe, yabancı marka furyasına ne demeli? Bu, kültürüm adına bir cinayet ve psikolojik bir işgaldir. Bu bir algı körlüğüdür. Algıladığımız bu dünya’’kim’’in algısı, kimin dünyasıdır?
İsrail malını boykot etmek istiyorsan, önce Batı ve uzantılarının karşısında üç yüz yıldır yaşadığımız aşağılık duygusunun, ruh halinin, tüketim kültürünün kökünü kazıyacaksın.
Ünlü oyuncu Ronaldo, dünya kupası maçlarında colayı masadan kaldırıp, bunu içmeyin, su için, dediği için, İngiltere’de Ronaldo Manchester United takımında yedeğe alındı. Af yok.
Mesela, coca cola sınırları belli olmayan ekonomik bir imparatorluk. Tıbben zararlı olduğu, alışkanlık, tiryakilik yaptığı biliniyor; ama ramazan sofralarımızın bile baş konuğu.
Araya bir saplama yapalım. Coca Cola İçecek AŞ. devletten beş yüz doksan milyon yatırım teşviğide almış. (13 Kasım 2023 gazeteler)
Buyurun cenaze namazına.
Gazlı içeceklerin okul kantinlerine alınmamasını alkışlıyorum. Ya dışarısı…Davetlerimiz, düğünlerimiz? Kafamızı kuma gömmenin anlamı ne? Hem ‘’ celladına aşık ‘’ olacaksın; ondan sonra da celladına efeleneceksin?
Tükettiğimiz Siyonist ürünleri raflardan indirin, raflar boşalıyor. Vatandaş, yerine hangi yerli ürünü koyacaksın, diyor.
Hala Siyonist firmaların, küresel kapitalizmin her alanda açık pazarı konumundayız. Bizde de dünyada da durum bu. Acı bir gerçek.
Ayrıca bu durumu ‘’ serbest piyasa ekonomisi’’ ile izah edemezsiniz. Bu, küresel kapitalizmin sloganı. Kapitalizm eşittir tüketim. Milletler, ülkeler ‘’ koruyucu ekonomi’’ ile ancak millileşir, ekonomisindeki ödemeler dengesini sağlar. Kapitalizmde, zengin daha zengin, fakir daha fakir olur. Bu durum, ülkede sosyal dengesizliğe , buhrana, bunalıma, mutsuzluğa, adaletin katline neden olur.
Neredeyse tüm savaşların arkasında, taraflara kredi ve silah desteği veren Kapitalizm, Küresel Çete var. Rus ve Çin ihtilallerinden Hitler’e; İngiltere, Fransa, Vietnam, Kore… savaşlarında hep küresel Siyonist çete devrededir. Komünizm; güya düşmanı olduğu Kapitalizmin, Emperyalizmin, Siyonizmin çocuğudur.
Kapitalizm öyle ki dünyada eğitimi de yönlendirip ‘‘okul’’ ları, Amerikalı bir sosyoloğun ifadesiyle ‘’ Kitle İmha Silahı’’na, insanları eğitimle birer tüketim makinesine dönüştürmüştür.
Osmanlı’yı yıkanlar, Osmanlı’yı ‘’ kurtarmak’’ isteyenlerdi. Ve bunların çoğu yabancı okullarda yetişmiş; dönme, beyaz Türk, Sabetayist, yenilikçi, İttihatçı, hürriyetçi, Tanzimatçıydı.(?) Bunların çoğu Osmanlı’da ve Cumhuriyet döneminde miras zenginiydi. Devletin, ticaretin hakimiydi, Masondu. Şuan bunların torunları nerede?
Aydınımız tarihi , kültürü, bilgiyi; akılla, dinamik tahlil metoduyla ne zaman değerlendirecek?
Akif’in ifadesiyle ‘’Koca Şark ‘’uykuya doymadı.
Siyonist ürünleri raflardan indirmeden önce üç yüz senedir yaşadığımız bu ruh travmasına, dönmelere ve döndürülenlere çözüm bulmalıyız.
Küresel Çete’nin dünyadaki ve ülkemizdeki maali tekelini sarmalını çözmeden, ürünler raftan inmez.
Aydınımız,çoğu zaman kurgu gerçeklerle bugüne geldi.’’ Kurgu gerçek’’in içini neyle doldurursanız doldurun.
Farklı düşünemiyoruz. Batılaşma serüveni ve aydına giydirilen ‘’deli gömleği’’ hala etkisini ve gücünü koruyor.
Dün, kütüphanelerimizi dolduran şarkıyatçı, misyoner araştırmaları bugün interneti dolduruyor.
‘’ Her bilgi bilgi değildir.’’ Dijital dünyada kirlilik diz boyu. Bilgiyi birileri üretiyor biz tüketiyoruz.
Siyonizm’in tüketim ve hakimiyet alanı sadece gıda, temizlik ürünleri değil. Asıl hakimiyet ve güç alanı sermaye piyasası, borsa, banka, dolar, merkez bankaları, kredi kartları, altın…..
Bugün dünyada sekiz şirket, sekiz milyar insana hükmediyor. İnsanlığa kıyameti yaşatıyor. Aynı küresel çete, ezoterik alanda yaptığı çalışmalarla, ürettiği menkıbelerle insanlara bu halin bir ‘’KADER’’ olduğunu pompalıyor.’’Din’’ adı altında insanları, toplumları uyutuyor. Din ve tarih adeta ninniye dönüşüyor.
Üreten onlar efendi, tüketen bizler köle.
Her tür teknolojiyi de afiyetle tüketiyoruz. Bugün 5G İle beş milyar titreşime muhatabız. Dünyayı saran uydular herhalde turistik seyahat yapıyor(!)
Dünya, dijital ortamla, yazılımlarla tamamen kafese alındı.
Bugün Küresel Çete isterse dijital ortamda dünyada hayatı durdurur.
Bu çetenin yeni silahları: YAZILIM,UYDU, İNTERNET, Google, Instagram, Tiktok…
Haydin bunları da ‘’raf’’lardan indirin!!!
Tiktok Çin malı, demeyin. Bu vatansızların toprağı yok. Her ülkede bulunurlar. Siz onu İngiliz, Alman, Amerika’lı, Çin’li zannedersiniz.
Necip Fazıl’ın ‘’ Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya!’’ sözünün muhatabı sadece Türkiye değildir. Tüm dünyadır. Dünya sömürülüyor. Tüm ülkeler Küresel Çete’nin sömürü alanı. ABD, Almanya, İngiltere, Rusya, Çin….
İnanmayan, dünyadaki ekonomik verileri incelesin.
Demek ki rafları boşaltmadan önce bunları düşünmek gerekiyor.
Rafları boşaltalım; ama rafların nasıl doldurulduğunu ve nasıl doldurulacağını da düşünelim.
İbrahim GÜLSU