Önce Riyad’dan çatlak bir ses yükseldi. Ardından sosyal medya hareketlendi ve Türkiye ürünleri aleyhinde bir kampanya başladı. Bazı tereddütler yaşandı ve sosyal medya bölündü. Türkiye’den Suudi Arabistan’a (SA) ihraç edilen ürünler ile yerli ve diğer ithal ürünler arasında mukayeseler başladı. Yazar, çizer, mizah ustaları ve daha kimler bir sürü aforizma üretti. Yönetim el altından gümrüklere talimat verdi ve pazarlara Türkiye’den gelen ürün akışını yavaşlattı.
Aslında Suud halkı ve Körfez’in tamamı, Türkiye’den ithal edilen ürünlerin kalitesini ve bütçelerine uygunluğunu bildiği için boykot çağrılarına fazla itibar etmedi. Hatta cesurca davranıp doğrudan karşı gelenler oldu. Türk mallarına destek hesapları açıldı. Bu süreçte özellikle SA’nın en çok hayvan ürünleri üreten “Cebel Ali” firması üzerinden hayli mizah geliştirildi.
Kısaca Türk mallarına boykotun ilk adımı tutmadı.
Sonra birden yeni bir kampanya başladı. Sosyal medyada son 24 saattir “Türkiye ürünlerine boykot seferberliği”, “Türkiye ürünlerine halk boykotu”, ”Türk ürünlerine boykot” gibi birçok hesap harekete geçirilip yeni bir heştek (hashtag) savaşı başladı.
İlk anda Türk mallarını raflarından kaldırmayan ve satışlarına devam eden bazı market zincirleri de bu sosyal görünümlü siyasi baskı karşısında art arda açıklamalar yapmaya başladılar. Halkın Türk mallarına karşı başlattığı boykot ile dayanışmak için Türkiye’den mal almayacaklarını ve Türk malı satmayacaklarını ilân ettiler. Tabii bunu, Türk hükümetinin vatanlarına karşı uyguladığı siyasete bir cevap olarak yaptıklarını; “liderliklerinin” kırmızı çizgileri olduğunu söyleyip boykota katılma sebeplerini de açıkladılar. Boykota -belli ki- baskılarla katılan bu firmaların hemen tamamı, ilânlarında artık “Türkiye’den ürün almayacağız, depolarımızda sayıma başladık, bir an önce bu mallardan kurtulacağız” diyerek başka bir pazar kurnazlığı da geliştirdiler.