Emniyet şeridi ihtiyaç duyan her sürücü için bir emniyet şerididir.
Hastalanan, tekeri patlayan, bir yaralıyı acil taşıyan için vs kullanılabilir durumda olmalıdır.
Bizim kullanma şeklimiz her nedense bu özgürlük kulvarında değil daha çok ,trafik sıkışıklığı nedeniyle kamusal araçların öncelikli kullandığı şerit olarak algılanır….
Bu tablo netice olarak emniyet şeridi gibi bir istisnanın aslında hiç kulanılamayacağı gibi bir önkabulle hareket etmemizi ve kullandığımızda da trafik cezasının hazmedebileceğimiz gelir seviyesinde olmak gibi hınzırca duyguları davet eder düşünce dünyamıza ….
….
Peki “Seçim “ nedir ?
İnsanoğlunun yeryüzü macerasında seçimler muazzam bir şölen günüdür esasen ..
Babadan oğula geçen krallıklar ,diktatörler ve halka rağmen saltanat sürenlerden sonra insanlığın ortak müktesebatı sayılabilecek seçimler her insan için ayrıcalıklı ve onursal bir vazifedir.
Diktatörlerin kırbaç izleri insanlığın sırtında yeni yeni izini kaybettirirken ,dünya çoğrafyasının bir kısmında insanlık “seçim bayramını’ hala kutlamaktan uzaklar .
Yöneticiyi belirlemede reyinizin alınması kadar muhteşem bir onur ve neye değişilir?
Seçim yapmak deyince , adil, demokratik ve gerçekten özgürce bir rey ifade etme atmosferinin yakalandığı her ülke için bu zenginlik , ayrıca alkışlanmaya değer bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Serbestçe seçimlerin yapıldığı, açık oy, gizli tasnif gibi ayıpların yapılamadığı ülkeler de bu kazanımları kolayca elde edemiyor. Sabır, çile ve epeyce meşakkatten sonra halk iradesi tecelli edebiliyor çoğu coğrafyalarda aynen bizim ülkemizde olduğu gibi.
Seçimlerden sonra vesayetçi yapılarla halkın iradesinin felce uğratılması da ayrı bir saldırı ve diktatörlük refleksi.
Sizin iradeniz ne olursa olsun, üniversite rektörünün kendi bildiğini okuması ,asker ve bürokrasinin halk katmanlarına dokunduğu zeminlerde halk iradesine meydan okuyan refleksler geliştirip, seçime rağmen dikta eğilimlerinin sürmesi de ayrıca üzerinde durulması gereken vurgular …
Başkanlı sisteme geçişten sonra eski sisteme dönüş naraları atan slogancı çevreler halk iradesinin tecellisinden oldukça rahatsız.
”Türkiye İttifakı “ olarak kavramlaştırılması düşünülende, bu kazanımların korunması adına bir refleksin hayat bulması ve seçim şöleninin vesayet gölgelerinden uzakta güle oynaya gerçekleştirilmesi…
CHP ne yapıyor?
Grup toplantısında YSK üyelerini yuhalatan Kılıçdaroğlu, seçim heyecanına katılacaklarını açıklarken bile bu yarışa açık ve net başlamak yerine seçim atmosferinin dengesini hiçe sayan, dinamikleri yaralayan bir üslup tercih ediyor.
Saldırganlaşıyor.
Canan Kaftancıoğlu’na taş çıkartacak bir saldırganlıkla, şehitlere, ezana çemkirmek yerine mülkün temeli olan Adalet’e, onun temsilcileri olan hakimlere hakaret ediyor.
Yassıada tehditlerinin, “Kızılay’da yürüyemezsiniz , çete üyeleri “ tahkirlerinin içinin boş olmadığını teyit edercesine..
Belki de esasen hiçbir şekilde kendisini muhalefet partisi gibi görmüyor.
Bu milletin ezanı ile mesafeli, şehit yakınlarıyla sorunlu bir muhalefet lideri olamayacağının kendisi de farkında…
Belki sadece Muharrem’ den kurtulduğu gibi, Ekrem İmamoğlu’ndan nasıl kurtulurum hesabı ile sınırlı tüm dünyası ve hevesi ! Bu kadar ucuzluk, hakimlere doğrudan hakaretler başka neye işaret edebilir ki?
Seçim bir şölen değilde, yine saklambaç oynayacağı, HDP ile ittifakını mutlak gizleyeceği, sonucunu bir türlü tahmin edemeyeceği iğneli bir yol .Bu defa tutar mı acaba tereddütleriyle girdiği bu yolda İP, Saadet ve HDP ile yol arkadaşlığı sadece “ Tayyip Erdoğan yıkılsın da “diye tarif edilebilecek pamuk ipliğine bağlı.
Bu iplik önce can sonra Canan (Kaftancıoğlu ) dese bile kendisini dahi taşıyacak gibi gözükmüyor.
….
Seçim: aklıselimle değerlendirmemiz gereken bir nimet gerçektende. Emniyet şeridi kullanımı gibi önyargılarla tarif edilmemeli.
Başkalarının aklımızla, algılarımızla, heyecanımızla, ideallerimizle oynamasına izin vermeden, oyumuzu, reyimizi ve hürriyetlerimizi gündüz gözüyle çaldırmadan, helal bir oy kullanmak hepimize nasip olur inşallah.