Ayların en güzeli mübarek Ramazan Ayını yaşadık, idrak ettik. Her şeyin olduğu gibi zamanın da yaratıcısı ve sahibi olan yüce Allah, yeryüzünde halife kıldığı insan ve bütün varlıklar için hayatın belirleyici unsuru olarak da takdir etmiş. Zaman içinde zamanlar planlaması ile insanoğlunun hayatını kolaylaştırmış, durağanlıktan dinamikliğe dönüştürmüştür. Mesela dünyanın zaman planlamasında ayları on ikiye, gece ve gündüze, günü beş vakitle, haftayı Cuma ile ayları Ramazanla, yılları iki bayramla, farklı hikmetlerle anlamlandırmıştır. Bunlar insanın kul olarak Allah’la, beşer olarak insanlarla, halife olarak fizik âlemle ilişkilerinde fıtratına uygun bir hayatın inişli çıkışlı serüveninde yaşadığı hakikat yolculuğunda doğruya ulaşmak için istikamet tayininde, kıymet ifade eden anlardır.
Bu gün içinde yaşadığımız modern zamanlarda Post-Modern dijital çağın, bilgi, sanayi, teknoloji ve dijital iletişim vasıtalarının sınır tanımaz gelişimi güce dönüştü. Bu gücü elinde bulunduran insanoğlunun doymak bilmeyen hırsına varlık âlemi yenik düştü. İnsanoğlu Haz, hız, ayartı ve konfor peşinde sekülerleşti ve bir ölçüde dünyayı sömürdü. Varlıklara hayat veren hava, su, gıdalar her şey kirlendi, doğallığını kaybetti. Teknolojinin sağladığı bu kadar imkâna rağmen insan; hazlarını tatmin, daha fazlasına sahip olma ve konfor peşinde öyle hızlı bir hayat yaşıyor ki, en hayati görev ve sorumluluklarını ihmal eder durumda. Ülkesine, kendine, ailesine, çocuklarına, yakınlarına, eş ve dostuna, en önemlisi Rabbine karşı sorumluluklarını hakkıyla yerine getirebilmek için yeterince zaman bulamaz halde.
Aslında akıp giden zamanın hızlı akışına kendini kaptırmış olan insanın, sıradanlaşmış hayat akışına farkındalık katan, Yüce Allah’ın lütfettiği bu mübarek günler, geceler, aylar, bayramlar, insanoğlunun gafletten uyanmasına, insanlığını ve kulluğunu hatırlamasına, kendisine gelerek dirilişine fırsat bulduğu zamanlardır.
Bu anlamda Ramazan ayı; bahar yağmurları gibi hem ferdi, hem de toplumsal hayatı yeniden fıtrata ve fabrika ayarlarına döndüren diriliş aydır. Bu ay hidayet rehberimiz ve bizi doğru yola götüren, hak ile batılı birbirinden ayırt edici ölçütler getiren Kur’an ile daha fazla buluşma, aydınlanma ayıdır. Hatimler, teravihler, cemaatle namazlar, oruç, zekât, fitre ve infaklarla hem Rabbimizle gurbiyyet-yakınlık, rızasına ulaşmak için takvaya dayalı güzel ahlak sahibi şahsiyetli bir Müslüman, salih amellerle, infaklarla sosyal ve toplumsal dayanışma ve kardeşlik bağları güçlenmiş bir toplum inşası gerçekleşmektedir.
Bilhassa on ilimizde 6 Şubatta yaşanan depremde elli binin üzerinde insanımızı kaybettik, yüz binlerce enkazda yaralanış olarak kurtarılan kardeşlerimiz oldu. Anne ve babasını kaybeden yetim öksüz kalan yavrular var. Buralarda insanlar her şeylerini kaybetti. Onların yaşadıkları acıları millet olarak bütün vatandaşlarımız yüreklerinde hissederek yaşadı. İlk günden itibaren genciyle yaşlısıyla bütün bir millet seferber oldu. Varını yoğununu paylaştı. Devlet bütün kurumları ile özellikle sivil toplun kuruluşları burada iyi bir sınav verdi. Depremzedeleri bütün Anadolu canla başla kucakladı, bağrına bastı, yaraları sarmak için elinden geleni yaptı. Peşinden gelen rahmet ayı ramazan ikliminde birlik, kardeşlik ve dayanışma ruhu, Allah’a teslimiyetle acıları bir ölçüde teskin etti.
Küresel kültürlerin kuşattığı ülkemizde çağın estirdiği deli rüzgâr ne yandan eserse essin Müslüman Türk milletinin ruh köklerinde var olan iman, merhamet ve kardeşlik duygularını sökemediği, İslam’ın hayat veren Medeniyet değerlerini sarsamadığı pratik olarak bir daha görüldü.
Ramazanlar ve Bayramlar sevinç ve mutlulukların paylaşıldığı günler olduğu gibi hüzün ve acıların da paylaşıldığı zamanlardır. Her iki durumda da Müslümanlar bu günlerde mutluluk ve sevinçleri paylaşarak çoğaltma, acıları paylaşarak azaltma ilkesinden hareketle gönüller yapmaya özen gösterirler. Yaşanan yoğun ve hızlı akan hayatın temposunu düşürerek, biraz mola ile aile bireyleri; sılai rahim yaparak akraba, eş dost ziyaretleri ile hasret giderir, farklı illerde yaşayan anne, baba, torunlar akrabalarla buluşur, tanışır, kaynaşır aile bağları güçlenir.
Ramazan Bayramı gibi dini günler; medeniyet değer ve kültürel geleneklerimizle birlikte yaşadığımız, mutluluk ve sevinçlerin paylaşıldığı müstesna ve mübarek zamanlardır.
Bu vesile ile Ülkemiz ve İslâm âleminin, mutlu, müreffeh, güvenli, kardeşçe, birlik ve beraberlik içinde yaşadığı bir hayat sürmesi dileğiyle, Mübarek Ramazan Bayramınızı tebrik ederim.
Hayrullah Başer
Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı
Yönetim Kurulu Başkanı