2022 Yılı Bütçesi ve "Hangi Model"
MAKALE
Paylaş
29.12.2021 18:06
2 yorum
879 okunma
Şazeli Çügen

2021 yılı bütçesine göre yüzde 30 ARTIŞLA (404 milyar TL) ve 198 ADET Sayıştay raporu üzerinden görüşüler alınarak toplam meblağ 1.750.957.322.000 TL olarak TBBM de yasalaşarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

Öncelikle yeni yıl bütçemiz ülkemize hayırlı olsun demek istiyoruz.

Felaket tellallığı yapmadan “Bütçeyi” analiz ettiğimizde:

1. Milli Eğitime yaklaşık   247 milyar TL    
2. Sağlık Bakanlığına      116         
3. İç işlerine                       93
4. Milli Savunmaya            81“
5. Aile ve sosyal Hizmet    66
6. Tarım ve Orman Bak.    65
7. Ulaştırma ve Alt Yapı     63“
8. Adalet Bak.                    33        
9. Gençlik ve Spor             28
10. Hazine ve Maliye ye  775“
11. Çalışma ve Sosyal Güv. 83 “           

Bu listede en dikkat çeken husus: Tüm bu bütçe payları üzerinden CARİ TRANSFER HARCAMA kalemi olarak yaklaşık  toplam 750 milyarTL olarak öngörülmesi bakanlıklar arası bütçe payları arasında nasıl bir organik bütünlük içinde PARA transferinin yapıldığını da açık ve net olarak ortaya koymaktadır.

 SAVUNMA ve İÇ İŞLERİNE (emniyet ve jandarmaya) ayrılan pay toplam meblağ (174 milyar TL) olarak oldukça yüksek bir kalem teşkil etmektedir( ki bunun ana nedeni TERÖR ve GÜVENLİK ekseninde bütçeye yansımaktadır). İkinci husus BÜTÇE AÇIĞI ise 278.4 milyar TL olarak öngörülmüştür.  Ayrıca DEVLETİN örtülü ödenekleri de MAHFUZ tutulmuştur.

Gerek BÜTÇE büyüklüğü ve gerekse GSMH sı ÜRETİM potansiyeli LOJİSTİĞİ ve de İHRACATI itibariyle TÜRKİYE C. devleti bu ekonomik göstergeleri ile yine G 20 nin içerisinde ONYEDİNCİ sırasını halihazır da koruyabilmektedir.

Makro ekonomik ölçeklere göre: Ortalama yüzde 5 oranında büyümesini sağlayan 230 Milyar dolar İHRACATI 282 Milyar dolar İTHALATI ile CARI açığı 52 Milyar dolar olarak (ki bu açık tam anlamı ile ENERJİ kalemleri olarak yansımaktadır.) LOJİSTİK alt yapısını son 20 yılda 3.5 tirilyon dolar gibi büyük bir kaynak harcayarak kara hava deniz ve demir yallarıyla limanları ve tünelleriyle devrim niteliğinde ALT YAPISINI tamamlamış bölgesinde çok etkin verimli rantabıl bir TEDARİK MERKEZİ konumuna yükselmiş durumdadır. TÜRKİYENİN dört bir yanında TIRLARIMIZ İHRACAT yapmak üzere komşu ülkelerin yetersiz gümrük kapılarında uzun kuyruklar oluşturabilmektedir.

TÜRKİYENİN jeopolitiği stratejik derinliği tarih medeniyet ve gönül coğrafyalarımızın sınırları ile BATI ile olan İKTİSADİ entegrasyonu ve de coğrafi yakınlığı dikkate alındığında iki yıl boyunca küresel olarak bitirici bıktırıcı etki yapan ve ülkelerin tedarik zincirlerini alt üst eden KOVİT açmazının ÜLKEMİZ açısından bir FIRSAT olduğu da ap açık orta yerde durmaktadır.

SINOCAC  aşısının üretim ve kullanım aşamasına gelmesi ÜLKEMİZİN yumuşak gücünü bir kat daha gönül coğrafyalarımızda artıracağından hiç şüphemiz bulunmamaktadır.

Sekizincisi olan uydumuz olan 5 B nin fırlatılması 6A nın hazırlıklarının tamamlanması ile ülkemizin savunma sanayi şirketlerinin entegrasyon içinde yaptığı teknolojik çalışmaları mavi vatan başta Akdeniz dahil olmak üzere tüm denizlerimiz ve mavi göklerimizin çatısı füze kalkanı sistemleri ve yerli ve milli olan kara hava ve deniz araçları ile örülmesinin ve iletişim ağlarının kurulmasının an meselesi haline geldiği de ortadadır. Milli savunma san. Kalkınma hamlemize öncülük yapmaktadır.

Netice olarak ÜLKEMİZ hem yumuşak gücü ve hem de sert gücü ile bölgesinin barış ve istikrar ve de güvenliğini sağlayan ÜRETEN ve paylaşan bölgesel bir SÜPER güc olarak 21. Yüzyılın paylaşım dünyasında küresel oyun kurucu olarak hem sahada ve hem de masada hak ettiği yerini almıştır.

TEMEL SORU: HANGİ MODEL

Cumhuriyetin ilk yılında “İzmir iktisat kongresi” ile iktisadi bağımsızlık adına temelleri atılan iktisadi hamlemiz ne yazıktır ki ömrü kısa sürmüş ve tek parti döneminin de açmazları ile Ruzvelt ve Turuman ın siyasi ve iktisadi politikalarının TBMM de hareketli alkışlarla bir kurtarıcı peygamber modelleri olarak yansıtılması ile ilk dönem “KARMA ekonomik modelinin” akıbeti un şeker ve Sümerbank kaputu olan ÜÇ BEYAZ ın ikamesi ile tamamlanmıştır.

İkinci dönem Menderes hükümetleriyle başlayan Demirel hükümetleri ile devam eden “İTHAL İKAMECİ” ekonomik dönemidir ki yine ABD devrede olarak BATI ile olan ekonomik entegrasyon çabalarımız tam anlamı ile hayata geçirilememiş kaçamak olarak RUS ve de ALMAN desteği ile cılız da olsa “demir çelik ve Seydişehir sanayileri” kurulabilmiştir ki İTHAL İKAMECİ bu dönem 1960 ihtilali ve de 1980 ihtilali ile iki kez inkıtaa ya uğratılmıştır ve sanayimiz MONTAJCI olmakla iktifa etmiştir.

Ne yazıktır ki yarım asırdan fazla bu zaman diliminde yerli ve milli sanayi tam anlamı ile kurulabilmiş değildir. Ortada olan hali hazır var olan ve kendilerini beyaz TÜRK olarak tavsif eden sanayi temsilcilerimiz de LÖVANTEN geleneği ağır basan ve de BATI nın taşarön MONTAJ sanayicileri olmaktan öteye geçememişlerdir.

1980 ÖZAL dönemi nin dış dünyaya açılış modeli ile TÜRK lirasının konvetibiletisi döviz serbestisinin getirilmesi döviz büfelerinin açılması TÜRKİYE nin dış pazarlara açılabilmesi  kelimenin tam anlamı ile “SERBEST PAZAR” ekonomisine geçilmesi dönemidir ki bu döneme “EKONOMİK siyaset” dönemi denilebilir ki bu dönem de ne yazıktır ki 1990 lı yıllarda sona ermiştir.

2000 li yılların AK partili dönemi ise “SİYASET ekonomisi” dönemi olarak tavsif edilebilir ki bu dönemde bir taraftan BELEDİYECİLİĞİN hizmet siyaseti ile bir taraftan alt yapı çalışmaları yanın da kelimenin tam anlamı ile VESAYET odakları ile dişe diş bir siyasi mücadele dönemi dir ki 15 temmuz kalkışması olan 2016 ya kadar devam etmiştir.

16 nisan 2017 referandumu ile kabul edilen ve de 9 temmuz 2018 tarihi itibari ile hayata geçirilen yeni “CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ” ile TÜRKİYE yepyeni bir yönetim ve de ekonomik modele doğru hızla evirilmeye başlamıştır ki bu yeni dönemin modeline “SAVUNMA EKONOMİK” modeli denilebilir. Bu dönemde SAVUNMA SAN. küresel ölçeği yakalamıştır.

Bu dönem: Öylesine yüksek düzeyde GÜVENLİK kaygılarının yaşandığı dönemdir ki içerden ve dışardan hasmane güç odaklarının ÜLKEMİZİ dört bir yandan psikolojik harbin ve de terör ve darbe kalkışmalarının tüm çeşitlemeleri ile içine atmaya çalıştığı ateş çemberinden  ALLAHA hamdolsun ki aziz milletimizin basiret ve feraseti ile kurtulup bütün bu olumsuzlukların üstesinden gelinerek EKONOMİMİZİ 2021 ve 2022 yılı bütçe kalemlerini de dikkate aldığımızda “savunma ağırlıklı bir İKTASADİ DÖNEMİ” yaşadığımızı kelimenin tam anlamı ile ortaya koyabiliriz.

Şimdi 2022 yılı itibariyle uygulamaya konulan “yeni EKONOMİK model” dövüz ün ateşinin düşürüldüğü “konturollü kambiyo rejimi” ile TÜRK lirasının kıymetinin korunduğu ancak ihracatçı nın rekabetçi KUR nispetlerin de dikkate alındığı YATIRIM İSTİHDAM ÜRETİM ve de İHRACAT modeli olarak tavsif edilmektedir. İnşa ALLAH öyle de olur.

Çünkü TÜRKİYE  alt yapısını tamamlamış tüm LOJİSTİK KANALLARINI zirve noktalara taşımış olduğundan bu dolarizasyon ve yüksek faiz tuzaklarından ve de sıcak paranın gelip gittiği borsa şeytan üçgenin den de kurtulmuş olarak BİR TEDARİK MERKEZİ olan ülkemizin ÜRETİM potansiyeli harekete geçirilerek İHRACAT patlaması sağlayacak cari açık kalemlerini hızla çok aşağılara çekmeye muvaffak olabilecek potansiyeli vardır. Olabilir mi elbette ki olabilir yeter ki siyasi ve iktisadi İSTİKRARIN kin ve nefretten arındırılarak sağlıklı GÜVEN zeminleri oluşturulabilsin.

Son yirmi yılda AK parti hükümetlerinin

VESAYET odakları ile mücadelesi yanında belediyecilik hizmetlerini ve alt yapı çalışmalarındaki başarılarını yadsımadan ekonomik bakış açılarını hemen daima MAKRO düzeyde tuttukları ekonomik ölçeklerin daima büyük boyutta olmasını teşvik ettiklerini dikkate aldığımızda bu politikanın ÜLKEMİZİN yumuşak karnı olduğunun altını kalın çizgilerle çizmemiz gerekmektedir.

Çünkü: EKONOMİ sadece MAKRO bir anlayışla ZENGİNİN daha da zengin olduğu orta direğin zayıfladığı fakirin sosyal yardımlara mahkum edildiği bir ekonomik modeldir ki bu model KAPİTALİZMİN ağa babalarının kurguladığı ve istediği bir modeldir.

Yapılması gereken şey ekonomik ölçeklerin MAKRO düzeyde ne nispette ele alınıyor ise o nispette MİKRO düzeyler de de programlanmasının kaçınılmaz olduğu sosyal ADALETİ sağlayan GÖÇÜ önleyen ekonomiyi dengeleyen sosyal bir sistemdir.

Dememiz o dur ki MİKRO ekonomi AİLE ölçeklerinde ÜRETİMİN TEŞVİK edildiği en yaygın sosyal ADALET sistemidir ki bu model şimdiye kadar çok fazlaca dikkate alınmamıştır.

Özal ile başlayan serbest Pazar ekonomisi şartlarında oluşturulan ve de AK parti dönemlerinde de hızla yaygınlaştırılan “BÜYÜK ŞEHİR” yasası ile ÜLKEMİZİN yarısından fazlası bir “nüfus ve coğrafyanın” AİLE ÖLÇEĞİNDE üretimden kopartılarak kısıtlanması ile KÖYLERİMİZİN mahalle statüsüne kavuşturularak “TARIM ve HAYVANCILIK” üretim modeli olan küçük aile işletmeleri hemen hepsi TASFİYE edilmiş ve kırsal nüfus şehirlerde yığınlar oluşturmuştur.

Sadece bu uygulama yasa gereği değil köylerimizin tüm tüzel kişilik olan ARAZİLERİNİN de büyük şehir yönetimleri tarafından RANT kaynağı yapılarak köyler üretimden kopartılmış mahalle sakinleri olarak köylerimiz yaşlı nüfus olan emekli sakinlerine dönüştürülmüştür.

Halbuki KÖYLER gelenekleri itibariyle yaşam tarzları itibariyle ÜRETİME odaklı küçük AİLE üretim modelleri olarak daha MİKRO düzeyde destek ve teşvikler sağlanarak TARIM ve HAYVANCILIĞIN büyük SERMAYE elinde TEKEL olmasının da önüne geçilebilirdi.

Zararın neresinden dönülse KAR imiş.

Ülkemizin KIRSAL kesim sakinlerinin ve özelliklede KÖYLERİMİZİN yeniden gözden geçirilerek MİKRO ekonomik kurallar çerçevesinde KÜÇÜK aile üretim merkezlerine dönüştürülebilmesi bir AN meselesidir. Tıpkı BİN sanayi e BİN meslek lisesi açılması nasıl programlandı ise öyle yapılabilirdi.

Bütçe imkanlarını dikkate aldığımızda ayrılacak yeterli “Kırsal kalkınma” PAY IN ayrılması ile KÜÇÜK AİLE üretim merkezlerinin kırsal alan olan köylerimizde yeniden canlandırılması TARIM ve HAYVANCILIĞIN tekelci monopol sermayenin elinde ENFLASYON KAMÇISI olarak kullanılmasının önüne de geçileceğinden çok ACİL bir durum arz etmektedir.

Son olarak ESNAF ve ZENAATKARLARIMIZIN da bu yeni modelde yerini alması ve de yeniden canlandırılmasına matuf yeni teşviklerle desteklenmesi temennisi ile

ÜLKEMİZİN yeni ekonomik modelinin hem MAKRO düzeyde ve hem de MİKRO düzeyde ÜRETİM merkezlerine dönüştürüldüğünde siyasi ve iktisadi tüm handikaplarından kurtulacağı ve MİLLETİMİZİN medeni bir RAFAH toplumuna da dönüşeceğinden de kimsenin endişesi olmamalıdır.

Selam ve dua ile

Şazeli Çügen

Yorum Ekle
Adınız :
Başlık :
Yorumunuz :

Dikkat! Suç teşkiledecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Toplam 2 yorum yapıldı
Eyvallah
Eyvallah Bilge adam. Rabbim eksiklğinizi vermesin
Yorum Ekleyen: Mustafa Yıldız     5.01.2022 08:25:03
BÜTÜNCÜL BAKIŞ
Şazeli abi özlemiştik. Ülkemiz sorunlarına getirdiğimiz kendinize özgün makro analiz ve bunun mikro yansımalarını bir solukta okudum sohbetinizi dinler gibi. Yol rotamızı çizmiş gibi oldunuz. Teşekkür ediyorum.
Yorum Ekleyen: HÜSEYİN AYAZ     1.01.2022 11:03:00

sanalbasin.com üyesidir

ANA HABER GAZETE
www.anahaberyorum.com
İşin Doğrusu Burada...
İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ
BAĞLANTILAR
KISAYOLLAR
anahaberyorum@hotmail.com
0312 230 56 17
0312 230 56 18
Strazburg Caddesi No:44/10 Sıhhiye/Çankaya/ANKARA
Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı
Anadolu Ay Yayınları
Ayizi Dergisi
Aliya İzzetbegoviç'i
Tanıma ve Tanıtma Etkinlikleri
Ana Sayfa
Yazarlarımız
İletişim
Künye
Web TV
Fotoğraf Galerisi
© 2022    www.anahaberyorum.com          Tasarım ve Programlama: Dr.Murat Kaya