“Hiç kimse geçmişe gidip yeni bir başlangıç yapamaz.
Ancak herkes bugün başlayıp, yepyeni bir son yaratabilir.”
Maria Robinson
Hayata verdiği anlam içinde hedefler koyanlar, içsel motivasyon sahibi olurlar ve sabah uyanırken bir sebepleri olur. Çocukluğum ve ilk gençliğim bir kasabada geçti. Dersleri boş geçen lisenin fen kolundan mezun olup üniversiteye başlamış ve büyülendiğim Ege’nin incisi İzmir’in içinde kaybolmuştum. Sorumsuz, gerçek ve sahici yaşanan zamanlardı. Sonra üniversite değiştirerek dünyanın en yaşanabilir şehirlerinden Bursa’ya geçtim. Şadırvanlarında suların şakırdadığı yemyeşil kentin en bakir döneminde, gençliğimin dolu dolu, eşsiz dört yılını geçirdim.
İlk yılı çalkantılı geçen üniversite hayatımın ikinci yılında 12 Eylül Darbesi gerçekleşmiş ve ülke için bir dönemeç aşılmıştı. Üzerinden kırk küsur yıl geçen o dönemde, ekonomi çökmüş, ülke ve gençlik çok zarar görmüştü. Yıllar yılları kovaladı, iki binli yıllara geldik başka bir dipsiz felaket oluştu. Ülke tarihinde çok önemli dönemeci oluşturacak günler, aylar, yönetilememe acıları yaşandı. Henüz algılar fazla değildi, gerçekler çepeçevre sarıp insanları yaraladı. Bizim kuşak sonraki nesillerin görmediği kâbusları def etmekle geçirdi ömrünü, büyük yoklukların altından sıkıntılarla kalktı. Yine de o dönem, bugünden bakınca zor ve güzel yıllardı.
Aradan çok zaman geçti, pek çok şey değişti. Öyle bir döneme gelindi ki; yaşanan değişim hızı, gelecek zamanda yaşanacak değişimlerin en yavaşı olarak görünüyordu. Rumi der ki; “Dün, akıllıydım ve dünyayı değiştirmek istedim. Bugün bilgeyim değiştiriyorum kendimi”. Ülke ve millet olarak yıllar geçmesine rağmen, birçok dönemeçten geçildiği halde köklü bir reform ve değişim gerçekleştiremedik, içinde bulunduğumuz ekonomik şartlardan dört kat daha fazla refaha kavuşmak varken patinajla vakit geçirdik ve sonunda yine bir yol ayrımına geldik.
İnsanımız tam bu döneme hazırlanırken ülkemizin on bir ilinde yüzyılın en korkunç depremi yaşandı ve on binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti, on binlercesi de yaralı olarak kurtuldu. Ülkemizin, insanımızın yardımına Devlet millet olarak el ele birlikte koştuk. Fakat birlik ve beraberlik içinde yaşamayı hep felaket anlarında mı oluşturmalıyız, bu mu düşünce yapımız anlayamadım. Bir deprem ülkesi olarak şimdiden önlemler alınmalı, depremle birlikte yaşamaya alışmalı, akıl ve bilimin ışığında deprem dirençli kentsel dönüşüm yapmalıyız.
Bu dönemeçte yakalandığımız felaket bizi bir arayış ve keşif yolculuğuna götürecek. Yaşam amacının değeri yeniden belirlenmiş olacak. Bu değişimin öncüleri ve kahramanları hiç şüphe yok günümüz gençliği olacaktır. Anlar, ayrıntılar, anılar ve geçmiş zamanlar unutulmamalı, son dönemeç akıl ışığında pürüzsüz geçilebilmelidir. Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ve kutsal kitabının 49 yerinde geçen akıl ile insanoğluna daima iyi şeyler veren bilime şimdi daha çok önem vermeliyiz.
Son yıllarda ekonomik açıdan yaşanan sıkıntılı duruma bir de depremin getirdiği yükler dâhil oldu. Böylelikle farklı bir dönemece daha geldik. Bu dönemeç çok önemli olup bir çıkış yoluna dönüşmelidir. Algıların olguların önüne geçtiği, birçok ritüellerin hala yaşanıp yaşatıldığı algılar dünyasından sıyrılmalıyız. Gerçekleri gizleme konusunda usta olanları pas geçmeliyiz. Her şey olumsuza gidince hemen sorumlu ve suçlu arıyoruz. Esasen bütün olumsuz sonuçların nedeni liyakat, işin ehli kriterinin yok edilmesi ve deneyimsiz yöneticilerin verimsizliğe yol açmasıdır. Yaptığımız seçimler, aldığımız riskler ve harcadığımız çaba hayatımızdaki kapsayıcı amaçla uyum sağlamıyor. Dönemeci geçince olası sonuç ne olursa olsun kazanılmış bir hayat yaşamayı arzuluyoruz.
Bizim gençliğimizde bir “dava” vardı, bu dava “önce vatan” idealiydi. Bugün, “gençlik bir zamanlar neyse şimdi de hala o” anlayışında olunmasın. O yılların üzerinden bir yarım yüzyıl geçti. Böyle bir dönemeçte, mutluluğun ışıltılı hayatına giden yolu, neşeyi ve keyfi hangi genç yakalamak istemez? Gençler, kim tutkularını gerçekleştirmeye ve mutlu olacaklarına ikna edip inandırırsa, onlara yönelecek. İçinde bulundukları karanlıkları ışığa dönüştürecek, düşünce, alışkanlık ve davranışlarını değiştirecek, yıllardır hayallerini kurdukları günlere bu dönemeçten geçerek kavuşma imkânı bulabilecekler.
Her dönemecin sonunda yeni dengeler, dinamikler fırsatlar oluşur. Gelecek, sonraki nesillere umut için bir sebep verenlere aittir. Bugünkü manzarayı kendi akıl süzgecinden geçirmekle yetinecek gençler. Onlar araştırmacı, sorgulayıcı, meraklı ve ahlaklı olup, bu anlama sahip olan mutluluğun eşiğindedir. Gençlerin siyasi sürece katılımının en erişebilir ve en açık yolu yöneticilerini seçmekte kararlı davranmalarıdır. Yöneticisini seçenler, bundan kaçınanlara göre daha fazla yaşam tatminine sahip olabilir. Onlara yapısal reform ve düşünce yapısıyla bakış açısı değişimlerinde yardım bakımından maksimum çaba gösterilmelidir.
Karar vermenin mutluluk düzeyleri ile kuvvetli bir şekilde ilişkili olduğu uzmanlarca ifade edilmektedir. Her şeyi sorgulayan yeni gençlik kararları ile sonuçları etkileyecek güçtedir. Aslında her keşif yeni bir dönemece yaklaşım ve onu geçip daha ferah günlere erişebilmeyi amaçlar. Bir dönemeci geçmek için yola çıkıldı, bu bizi hep birlikte daha güzel günlere eriştirsin.